1. BORDA EVRAKINI SAĞLAMAK
1.1. Gemide Bulunması Gereken Belgeler
Bir gemi inşa edilir, donatılır, üzerinde mülkiyet ve işletim hakları oluşturulur ve işletilir. Tüm bu işlemler ulusal ve uluslararası kurallara göre yapılır ve kurallara uygunluğu resmi belge ve sertifikalar ile ispat edilir. Borda evrakı da denilen bu belge ve sertifikaların hemen hemen hepsinin asılları gemide bulundurulmalıdır. Kaptanda bulunan “gemi çantası içinde muhafaza edilen bu belgeler periyodik olarak kontrol edilir, süresi geçenler yenilenir, gerektiğinde yapılan kontrollerde ibraz olunur. Kontroller liman başkanlıkları, PSC[1], sahil güvenlik komutanlıkları gibi makamlarca yapılır. Bu belgelerin sayısı ve çeşidi geminin cinsine, donatımına ve çalışma şekline göre değişir. “Bordo evrakı” adı verilen bu belgelerin önemli olanları aşağıda sıralanmıştır.€ Diğer belgeler ektedir.
· Gemi mülkiyeti ve bayrak çekme hakkının ispat ile ilgili belgeler
o Gemi tasdiknamesi veya
o Ölçü belgesi ile bayrak şahadetnamesi,
· Geminin denize elverişliğinin ispatı ile ilgili belgeler
o Denize elverişlik belgesi,
o Class sertifikası,
· Gemilerin yola elverişliğinin ispatı ile ilgili belgeler
o Yola elverişlik belgesi,
o Gemiadamları donatımında asgari muafiyet belgesi,
o Farelerden muafiyet belgesi,
o Tonilato belgesi,
o Yükleme sınır belgesi,
o Telsiz ruhsatı,
o Emniyet ve uygunluk belgeleri, (Geminin cinsine ve yaptığı işe göre gereken güvenlik ve uygunluğu gösteren belgeler)
· Diğer belgeler
o Sağlık belgesi (serbest pratika-hudut ve sahiller sağlık genel müdürlüğü tarafından verilen temiz patenta €),
o Gemiadamı cüzdan ve yeterlik belgeleri,
o Ücret ödeme defteri,[2]
o Gemi jurnali,
o Denizde çatışmayı önleme tüzüğü,
o Manifesto[3] ve konşimento[4],
GEMİLERDE BULUNDURULMASI GEREKEN SERTİFİKALAR
TECHİZAT SERTİFİKALARI
1.2. Belgelerin temini ile Harç ve Resimler
Gemide bulunması gereken belgelerin temin sorumluluğu esas olarak gemi işletmesindedir. Ancak geminin aksaksız işletilmesinde kaptanın üzerine düşen görevler düşünüldüğünde gereğinde bunların en azından bir kısmının kaptan tarafından temin edilmesi gerektiği görülür. Limanlarda işletme tarafından yetkilendirilmiş gemi acenteleri bu konuda kaptanın yardımcılarıdır. Bu belgelerin bir kısmı devlet tarafından yetkilendirilmiş özel ticari kuruluşlarda, bir kısmı da bizzat devlet kurumlarından alınır. Devlet kurumlarından alınan belgelerde harç ve resim ödemesi yapılır.
Harç ve resim; konularına göre devletin kamu adına değil de kişiler ile ilişkin işlerde verdiği hizmet ve yaptığı masraflar karşılığında ve yalnız o işle ilgili olarak ve yalnız ilgili kişiden aldığı az bir paradır. Aşağıda gemilerin ödediği bazı harç ve resimler tanıtılmıştır.
“Gemi Sağlık Resmi Kanunu”’na göre, Türk limanları arasında seyreden, yabancı ülke limanlarından Türk limanlarına gelen veya Türk limanlarından yabancı limanlara giden veya boğazlardan transit geçen gemilerden, her net ton üzerinden, sağlık resmi alınır.
Denizlerde seyir yardımcılarını temin ve inşa etmek kıyı devletinin sorumluğundadır.€ Ülkemizde Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bundan sorumlu kurumdur. Bunun karşılığında da gemilerden “Fener ve Tahlisiye” ücretleri adı altında harç alınır.
Liman başkanlıklarınca aşağıdaki harçlar alınır.€
· Ölçme belge harcı,
Yeni inşa edilen veya gemide yapılan değişikliklerden sonra yapılan ölçümler için alınır.
· Gemi tasdikname harcı,
Gemi sicile kayıt edildikten sonra verilen gemi tasdiknamesi karşılığında alınır.
· Denize elverişlilik harcı,
Geminin denize elverişli olduğunu belirtir, “Denize Elverişlilik Belgesi” verilirken alınır.
· Yola elverişlilik harcı,
Sefer çıkacak geminin, yola elverişli olduğunu gösterir “Yola Elverişlilik Belgesi” verilirken alınır.
Belediyelerce deniz araçlarından aşağıdaki harç ve resimler alınır.€
· Liman işgal harcı,
Belediye sınırları içerisinde boş veya yüklü duran her türlü gemiden alınır. Ancak, kamu araçları, arıza, hava durumu gibi zorunlu neden ile gelen gemilerden ve balıkçılardan bu harç alınmaz.
· Küçük deniz nakil vasıtası resmi,
Belediye sınırları içerisinde kullanılan ve bu sınırlar içerisindeki bir limana kayıtlı tüm küçük teknelerden alınır. Kamu araçları ve balıkçılar bundan muaftır.
· Plaka ve numara resmi,
Belediye sınırlarındaki her çeşit küçük tekneden alınır.
1.3. Uygulama
Gerekli belgeleri gemide bulundurmak için;
· Gemiye göre bulundurulması gereken belgelerin listesi yoksa yapılır, varsa içeriği ve geçerlik süreleri kontrol edilir.
· Süre sonuna yaklaşmakta olan belgelerin yenilenmesi için işletmeye bilgi verilir,
· İşletme tarafından zamanında yenilenemeyen belgelerin yenilenmesi için ilgili kuruma müracaat edilir,
· Belge bedeli/harcı ödenerek teslim alınır,
· Belgeler liste sırasına göre sıralanarak klasörüne konur,
· Sertifika klasörü gemi çantasına konur,
2. GEMİ MÜLKİYETİNİ İSPAT ETMEK
İspat; bir iddianın hukuken geçerli deliller ile doğrulanmasıdır. Kaptanın geminin kime ait olduğunu ispat zorunluluğu; farklı durumlarda ortaya çıkabilir. Gemi üzerinde hak iddia edenler olabilir, geminin rehnedilerek[5] deniz ödüncü[6] alınması gerekebilir. İşte bu gibi durumlarda gemi mülkiyetinin ispatı “Gemi Tasdiknamesi” ile olur.
Gemi ; teknenin, kullanım amacına uygun olarak, ebat, biçim, bölüm, kontrollü hareket ve donanım kazandırılmış halidir.
Ancak, ulusal veya uluslararası kural düzenlemelerinde, gemiler ile ilgili olarak, karşımıza birçok değişik gemi tarifi çıkmaktadır. Bunu sebebi düzenlemenin “gemi” ifadesi ile neyi kastettiğini açık olarak belirtmeye çalışmasındandır. Bunun sonucunda da karşımıza birçok gemi tarifi çıkmaktadır. Buna örnek verirsek;
Türk ticaret kanunu; gemiyi “tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması, denizde hareket etmesi imkânına bağlı bulunan ve pek küçük olmayan her türlü tekne”[7] şeklinde tanımlarken€ unsurlarını aşağıdaki şekilde belirlemiştir.€
· Teknenin işinin denizde hareket etmesine bağlı olmasını, (Yüzer oteller, restoranlar gemi kapsamı dışında kalacak.)
· Amacına uygun kullanımının teknenin denizde kendi imkanları ile hareket edebilmesine bağlı olması, (denizde hareketin bir başka aracın onu çekmesine ile olmaması, teknenin kendi yelken, makine veya küreği ile hareket ediyor olması.)
· Pek küçük olmamasını şart koşmuştur. (Küçüklük sınırı belirtilmemiş ancak tescil şartına göre 18 grt altının küçük olarak kabul edildiği düşünülebilir)
Gemiadamları yönetmeliği ile Denizde Can ve Mal koruma hakkındaki kanun ise “adı, tonilatosu ve kullanım amacı ne olursa olsun denizde ve iç sularda kürekten başka bir aygıtla yola çıkabilen araç”[8] şeklinde tanımlarken;€
· Kürekle yürütülen tekneleri gemi tasnifinden çıkartmış,
· Kullanım amacını, büyüklüğünü, nasıl yola çıkabildiğini önemsememiştir.
Bu neden ile denizcilik mesleğinde, her zaman ve her yerde, bol miktarda karşılaşacağımız düzenlemelerde öncelikli olarak, o kuralların kapsamına bakmalı, bunun içinde başta yazılı tarifleri okumalıyız. Biz ise gemiyi çalışmalarımızda kolaylık sağlaması için; “kullanım amacı ne olursa olsun denizde ve iç sularda kendi gücü ile hareket edip, yönlendirilebilen küçük olmayan deniz aracı” şeklinde tanımlayacağız.
Gemiler farklı şekillerde tasnif edilebilirler. Örnek olarak gemiler kamu ve özel gemiler olarak ikiye ayrılır. Özel gemilerde kazanç amacına göre özel hizmet veya ticari olarak ikiye ayrılırlar. Tamamen kişisel amaçlara hizmet eden gemiler özel hizmet gemileri, ticaret amaçlı olarak yük veya yolcu taşıyan veya bir hizmet üreten gemiler ise ticari gemilerdir. Kamu hizmetine tahsis edilen gemiler hizmet karşılığında bir ücret alınsa bile bu gelir kamu geliri olduğundan ticari gemi sayılmazlar.€
Gemilerin bir diğer tasnif şekli de kullanım amacına uygun yapılan tasniftir ki geminin sınıfı buna göre belirlenir. Askeri amaçlıysa askeri gemi, yük taşımak için yapıldıysa yük gemisi gibi. İnşa projeleri ve inşa sonrası belgelendirmeler, geminin belirtilen kullanım amacına uygun olup olmadığının kontrolünden sonra onaylanır ve tanzim edilir. Uygunluğu onaylanan sınıf, gemi belgelerine işlenir.
Her gemiye bir ad verilmek zorundadır ve istenen ismin seçilmesi de serbesttir. Yeter ki, bir başka gemi ile karıştırılmasın.
Bir geminin bağlama limanı; o gemiye ait seferlerin idare olunduğu limandır. € Bir başka deyişle, gemiyi işleten firmanın merkezinin bulunduğu yerdir. [9]
Geminin adı geminin başında her iki tarafa ve kıçına, silinmez, bozulmaz ve çok okunaklı harflerle yazılmak zorundadır. Kıç tarafta adın altına da tescil limanının ismi onun altına da geminin IMO numarası yazılır. (Tescil limanı genelde bağlama limanı ile aynıdır. Ancak zorunlu değildir. bak tescil konusu)
Geminin bandırası veya bayrağı olarak ifade edilen bayrak, geminin siciline kayıtlı olduğu ülkeyi tanımlayan bayraktır. Bir yabancı ülkenin limanlarına girilirken çekilen bayrak nezaket bayrağı olup geminin bandırası ile karıştırılmamalıdır.
Geminin ayrılmaz parçaları (Mütemmim cüz); o gemiye ulusal ve uluslararası kurallara göre, gemi sıfatını sağlayan, parçalamadan veya yok edilmeden gemiden ayrılamayan parçalardır. Örnek olarak geminin teknesi, makinesi, dümeni, pervanesi, kazanı ayrılmaz parçalarıdır.
Geminin teferruatı; gemiye işletme, korunma veya yararlanma amaçlı olarak tahsis edilen ve kullanışta ona bağlı kılınan veya takılan veya birleştirilen taşınabilir unsurlardır. Geminin borda iskeleleri, sabit telsiz cihazları, radarları€, mobilyaları, filikası ve demirbaş defterinde belirtilen taşınabilir eşyaları geminin teferruatıdır.
Bir gemide mülkiyetin kazanılması veya kaybı; gemi Türk siciline kayıtlı ise “Türk Ticaret Kanunu”na göre, Türk siciline kayıtlı değilse, “Medeni Kanun”un taşınır mallara ait kurallarına göre olur. Mülkiyetin devri için tarafların bu devri belirtir bir anlaşma yapmaları yeterlidir.
Devirde sadece geminin temel unsurları değil tüm teferruatı da devir edilir. Devir sefer sırasında olursa aksi belirtilmedikçe bu seferin tüm kar ve zararı devir alana ait olur.
Eğer bir kişi mülkiyetini almadığı halde gemi siciline malik olarak yazıldıysa ve 5 yıl süresince bu gemiyi kullandıysa geminin mülkiyetini mahkeme kararı ile alabilir.
Eğer bir kişi bu gemiyi sicile kayıt olmadan 10 yıl süresince, kesiksiz ve uyuşmazlık olmadan, asıl kullanıcı olarak elinde bulundurursa yine geminin mülkiyetini alabilir. (Örnek: sicilde yazılı maliğin kayıp olması ve kimsenin bu süre zarfınca hak talep olmaması)
Eğer gemi karasuları içinde terk edildiyse veya sahipsizse mülkiyet hakkı devletindir.
Bir geminin “Ölçüm Belgesi”, o geminin,
- Eni, boyu, derinliği, yüksekliği gibi uzunluk,
- Tanklarının, ambarlarının, deniz içine batan kısımları gibi hacım,
- GRT, NRT, DWT gibi tonaj,
- Makine, jeneratör gibi güç, ölçülerini belirten belgedir.
Ülkemizde, gemi ölçümlerini yapmaya ve buna “ölçme belgesi” vermeye yetkili kuruluş, Denizcilik Müsteşarlığıdır. Bir geminin ölçüm belgesi taşıyacağı yük ve yolcu miktarı ile ödeyeceği vergi ve harçların belirlenmesinde kullanılır. Bu neden ile gemi sicile kayıt olacağı zaman müracaatta ölçme belgesi gerekir.
Devletin bayrağını taşıyan gemilerin resmi kaydı tescil işlemi ile olur. Bir geminin tescili; geminin gemi siciline kayıt ettirilmesidir. Gemi sicili, geminin bayrak çekme hakkı ile gemi üzerindeki mülkiyet, ipotek ve intifa[10] gibi hukuki hakları belgeleyen en önemli resmi kayıttır. Bu kayıtlar ilgili herkese açıktır.€
Türk bayrağı çekme hakkına sahip 18 grt’den büyük tüm özel mülkiyete sahip gemiler (Kamu mülkiyeti tescile tabi değildir) Türk gemi siciline kayıt ettirilmek zorundadırlar.€ Tescil işlemi geminin bağlama limanına göre hükümetin tayin edeceği yerlerde, liman başkanlığının emrindeki sicil memurlarınca, o yer asliye hukuk mahkemelerinin kontrolünde € yapılır. Bir geminin seferleri yabancı bir limandan idare edilecekse veya bağlama limanı yoksa maliki gemisini dilediği yer siciline tescil ettirme imkânı vardır. 18 Grt’nin altındaki gemiler sicile kayıt olmak zorunda değildir.
Gemi siciline tescil, ancak malikin veya maliklerden birinin talebi üzerine yapılır. Talep, aşağıdaki konuları ve sicile kayıt isteğini belirten bir dilekçe eşliğinde, gerekli belgelerin verilmesi ile yapılır.
Bildirilmesi gereken bilgiler;
- Gemiyi tanımlayıcı bilgiler,
- Geminin adı, bağlama limanı, tanıtma işareti,
- Sınıfı ve imalatında kullanılmış olan esas malzeme,
- İnşa olunduğu yer, kızağa konduğu ve indiği yıl,
- Resmi ölçme neticeleri ve makine gücü,
- Mülkiyet hakkını tanımlayıcı bilgiler,
- Geminin maliki veya maliklerinin tanıtıcı bilgileri,
- Sahip olunma şekli,
- Gemi üzerindeki ipotek ve intifa hakları,
- Türk Bayrağını çekme hakkına esas teşkil eden unsur,
- Donatma iştirakinde varsa gemi müdürü;
Yukarıdaki bilgiler geminin kayıt edildiği gün ve verilen sicil numarası ile birlikte sicil kayıtlarına işlenir.
Bir geminin sicile kayıt olmasından sonra sicil memurluğu, geminin sicile kaydolunduğuna dair bir gemi tasdiknamesi tanzim eder. Tasdiknameye sicildeki kayıtların tamamı aynen ve tam olarak geçirilir. Tasdiknamede ayrıca gerekli yazılı vesikaların ibraz edildiği ve geminin Türk Bayrağını çekme hakkına haiz olduğu da belirtilir.
Gemi mülkiyetinin ispat etmek için;
- Gemi mülkiyetinin ispatını gerektiren önemli bir durum orta çıktığında işletme haberdar edilir.
- Tasdiknamenin kaptan haricinde yetkili bir kişi tarafından gemi dışına götürülmesi gerektiğinde bir fotokopisi alınır, üzerine aslı alınmıştır ibaresi yazılır, yetkiliye imzalattırılır ve teslim edilir.
- Belgenin işi bittiğinde veya her durumda gemi limandan ayrılmadan aslı geri alınır.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar;
- Gemi tasdiknamesinin aslı özel durumlar hariç mutlaka gemide bulundurulur.
- Mülkiyetin ispatını gerektiren önemli durumlar gemi üzerinde menfaati olan kişilerin menfaatlerine bir zarar getirebilecek tüm durumlardır.
Bir gemi limana gelmeden önce kime ait olduğu ve işleteninin kim olduğu gidilen liman yetkililerine bildirilir. Bu bilgiler geminin limanda olduğu sürece oluşacak maddi sorumluluğun muhatabının belirlenebilmesi içindir.
Eğer geminin limandaki sorumlusu konusunda bir itilaf oluşursa kaptan sorumlunun kim olduğunu belgelemek zorundadır. Önceki faaliyette gemi mülkiyetini tasdikname ile ispat etmiştik. Eğer gemiyi sahibi işletiyorsa geminin limandaki sorumlusu da o kişidir ve sorumluluğun ispat için yine gemi tasdiknamesi kullanılır. Ancak gemi “bare boat” olarak başkasına kiralandıysa sorumlu; gemiyi kiralayan kişidir. Bunun da ispatı gemi sahibi ile kiralayan arasında İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanıp imzalanan sorumluluk anlaşması ile olur.
Talep halinde kaptan bu belgeleri liman yetkililerine ibraz[11] etmekle yükümlüdür.
Bir geminin kaptanı; o gemiyi sevk ve idare eden veya zorunlu sebeplerle görevi başında bulunamaması halinde ona vekâlet eden kişidir[12]. Bir gemiyi sevk ve idare edebilmek için gerekli yeterlik belgesine sahip olunması gerekir.€ Donatan tarafından gemisini sevk ve idare etmek üzere atandırılır. Atanma liman başkanlığına verilmek üzere yazılan bir atanma yazısı ile olur.
Kaptan, açık deniz ve yabancı limanlarda gemisinin taşıdığı bayrağın devletini temsil eder. Bu temsilcilik sorumluluğu kaptana bazı yetkiler ve görevler yükler. Bunlar onun “Kamu hukuku”na ilişkin kanuni yetki ve görevleridir.€
Yetkileri;
- Emir ve disiplin yetkisi,
- Soruşturma yapma yetkisi,
Görevleri;
- Kaptanın şahsi sicil ve nüfus memurluğu görevi,
- Yedieminlik[13] ve muhafaza görevi,
- Jurnal tutma görevidir.
Kaptanın kamu hukukuna ilişkin bayrak devletini temsil etmenin dışında özel hukuk kapsamında donatanı, taşıyanı, yük ve yük ilgililerini temsil eder.€ Temsil aslının bulunmadığı yer için geçerlidir.
- Donatanı temsil,
Kaptan geminin donatanını temsil eder. Kaptanın bu yetkisi genel olarak, bağlama limanı dışında geçerlidir. Ancak, gemiadamına iş verme ve dava durumlarında, istisna olarak kaptan bağlama limanında da donatanı temsil edebilir. Kaptanın donatan temsilcisi olması sıfatı ile bağlama limanı dışındaki yetkileri aşağıda sıralanmıştır;€
- Gemiyi donatma yetkisi,
- Gemiyi ve navlunu sigorta ettirme yetkisi,
- Yakıt ve kumanyasını alma yetkisi,
- Gemiadamını işten atma veya işe alma yetkisi,
- Geminin iyi halde muhafaza edilmesi için gereken tedbirleri alma yetkisi,
- Yolculuğun selametle yapılması için gerekli tedbirleri alma yetkisi,
- Taşıma mukavelesi yapma yetkisi,
- Donatan tarafından akdedilmiş navlun ve taşıma sözleşmesini feshetme yetkisi,
- Kendi vazifeleri çerçevesine dâhil hususlarda dava açma yetkisi,
- Deniz ödüncü alma yetkisi,
- Şartlı olarak gemiyi satma yetkisi
Kaptanın gemiyi satma yetkisi aşağıdaki şartlara bağlıdır.[14] €
- Kati zaruret
- Zaruretin mahkeme kararı ile tespiti
- Açık artırma ile satış. (pazarlık süresi)
- Taşıyanı temsil,
Kaptan taşıyanı temsil eder. Taşıyan; yolcu ve yükü o gemide taşımak üzere 3.kişiler ile anlaşma yapan kişidir. Kaptan bu görevine dayanarak konşimento[15] tanzim etme yetkisine sahiptir.
- Taşınan ile ilgili olanları temsil,
Kaptan taşınan ile ilgili olanları da temsil eder. Kaptan, yük ve yolcu ile ilgili olanların menfaatini korumak için, bağlama limanı veya dışında gerekli yetkilere sahiptir. Bu yetkiler aşağıdaki şekilde sıralanabilir; (Yolcu bagajı taşıma sözleşmesi (navlun değil!) kapsamındaki yük gibi değerlendirilir.)
- Yükü veya yolcuyu tamamen veya kısmen boşaltma yetkisi.
- Yükü sigorta ettirme yetkisi,
- Yükü satma yetkisi.
- Yükü muhafaza etme yetkisi.
- Deniz ödüncü alma yetkisi.
- Adli ve idari makamlara veya fertlere karşı her türlü taleplerde bulunma yetkisi.
- İlgili davaları açma yetkisi.
Kaptan yola çıkmadan gemisini denize ve yola elverişli hale getirir. Yükleme veya yolcu alımlarının güvenli olarak yapılmasını sağlar. Yola çıkış için gerekli gümrük, polis, liman gibi resmi muameleleri yapar veya yaptırarak yolculuğa çıkar. Yolculuk sırasında gemiyi dikkat ve itina ile sevk ve idare eder, deniz seyir kurallarına uyar. Gidilen limana varışta gerekli resmi muameleleri yapar veya yaptırır, yükü ve yolcuyu usulüne uygun boşaltır ve gemiyi yeni sefere hazırlar. Tüm süreç zarfında yerli ve yabancı mevzuata uyar, donatana gerekli bilgilendirmeyi yaparak onun talimatlarını alır. Gemi sefere çıkmadan denize ve yola elverişli hale getirilir yola çıktıktan sonra değil. Ambar temizliği sefer bittikten sonra geminin yeni sefere hazırlaması sırasında yapılır.€ Gemiye yük veya yolcu aramak da kaptanın görevlerinden biri değildir.€
Tüm bu işlemler kaptanın kamu hukuku dışında kalan özel hukuk kapsamına giren görevleridir. Bu görevler kanunlar, uluslararası anlaşmalar ve örfler ile belirlenmiş olup aşağıdaki şekilde genel başlıklar altında tasnif edilebilir.
- Geminin denize ve yola elverişliliğinin devamının sağlanması,
- Geminin kullanım amacına uygunluğunun ve işletilmesini sağlanması,
Kaptan geminin yük, yolcu, eğitim v.s kullanım amacına göre uygunluğunu sağlamakla görevlidir. Bunun için gerekli işletim, bakım, onarım planlarını yapmalı, uygulamalı ve eksikleri tamamlamalıdır.
- Geminin güvenli ve ekonomik seyrinin sağlanması,
Kaptan can, mal ve çevre güvenliğini birinci planda tutarak, geminin güvenli ve ekonomik seyrini sağlamak ile görevlidir.
- Donatan, taşıtan ve yükle ilgili kişilerin temsilcisi olma vasfı ile onların menfaatlerini korumak,
Kaptan, iyi niyetli olarak, temsil ettiği kişilerin menfaatlerini kendi menfaatleri gibi gözetmek, gerekli tedbirleri almakla görevlidir. Bunun için karasularında bulunan ülkelerin kanunlarına uymalı, gerekli belgeleri gemide bulundurmalı, gerekli işlemleri yaptırmalı, bu kişilerin menfaatlerini ilgilendiren sorunlarda, onların bilgilendirmeli, en az zarar görecekleri çözümlere yönelmeli ve onların onaylarını almalı, gemi güvenli olarak yola çıkmaya hazır olunca yola çıkmalıdır.
- Şirket güvenli işletim sistemi doğrultusunda, gemi, personel ve çevre güvenliğinin, sağlanması,
Kaptan gemi, personel ve çevre güvenliğinin sağlanması amacı ile ISM kuralları doğrultusunda hazırlanmış ve idare tarafından onaylanmış, şirket emniyetli işletim sistemine göre belirlenmiş plan ve yöntemlerini uygulamakla görevlidir.
- Gemi güvenlik planları dâhilinde, terörizmin gemiler aracılığı ile yayılmasını engellemek,
Kaptan, terörizmin gemiler aracılığı ile yayılmasını engellemek amacı ile ISPS kurallarına göre hazırlanmış gemi güvenlik planlarını uygulamakla görevlidir.
- Gemi içi disiplininin sağlanması,
Kaptan, personel ve yolcunun gemideki disiplinin sağlamak ile görevlidir. Bu görev personelin limanlarda, sahildeki disiplinini de kapsar.
- Gerekli kayıtların tutulması, raporların tanzimi, belgelendirilmesi ve delillerin toplanması,
Kaptan, başta gemi jurnali olmak üzere tüm gemi faaliyetlerini ve durumunu belirten kayıtları tutmak, yazışmaları yapmak, olaylar ile ilgili delilleri toplanmak ile görevlidir.
- Denizde ihtiyacı olana yardımcı olunması,
Her kaptan denizde, can tehlikesine uğramış olarak rast geldiği kimselere, düşman bile olsa, kendi gemisini, gemi adamlarını ve yolcusunu ciddi bir tehlikeye atmaksızın elinden gelen her yardımı yapmakla ödevlidir.[16]
Kaptan üzerine düşen görevleri yerine getirirken, tedbirli bir kaptan gibi hareket etmeye mecburdur. İşlediği kusurlardan, kanunlarla yazılı görevlerinin yapılmamasından doğacak zararlardan sorumludur.
Kaptanın özel hukuka giren temsil yetkisinden kaynaklanan sorumlu olduğu kişiler TTK md 973’de aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.€
- Donatan,
- Taşıtan
- Yükleten
- Gönderilen
- Yolcu
- Gemiadamı
- Gemi alacaklısı
- Deniz ödüncü veren.
Kaptan bu kişilerin menfaatlerini görev sorumluluklarının sınırları içerisinde tamamen iyi niyetli olarak sanki kendi şahsi menfaatini korurcasına korur. Ancak bunun karşılığında işvereni haricinde kimseden pirim veya ikramiye alamaz.€ Donatanın emrine uymuş olması, kaptanı sorumluluklarından kurtaramaz. Durumu bilerek böyle emir veren donatan da şahsen sorumlu olur.
Donatan; gemisini donatarak deniz ticaretinde kullanan gerçek[17] veya tüzel[18] kişidir. Kendisine ait olmayan bir gemiyi, “bare boat”[19] olarak gemi sahibinden kiralayarak donatan ve deniz ticaretinde kullanan gemi işletme müteahhidi de 3.şahıslara karşı donatan sayılır. Bu kişiler aynı zamanda gemiadamlarının işverenidir.[20] €
Donatan olmanın şartları,€
- Geminin olması,
Kişinin mülkiyet hakkı veya kira yoluyla edindiği bir gemisinin olması lazımdır.
- Geminin ticaret gemisi olması,
Geminin, denizde ticaret yapmak üzere sicile ve maliyeye kaydedilmiş olması lazımdır. Özel yatlar gibi bir ticari kazanç gözetmeksizin sahip olunan gemilerin sahipleri donatan sayılmaz.
- Gemiyi donatarak kendi adına deniz ticaretinde kullanılması,
Ticaret gemisinin, sefere çıkacak ve amacına uygun çalışabilecek şekilde donatılmış ve onun adına deniz ticaretinde kullanılıyor olması lazımdır.
Donatanın genel sorumlulukları aşağıdaki belirtilmiştir.
- Donatanın sınırsız sorumluluğu,
Donatanın sınırsız sorumluluğu donatanın sadece gemisi veya navlun ile değil tüm kişisel olarak sahip oldukları ile sorumlu olmasıdır. bu durumlar aşağıda sıralanmıştır;
- Donatanın kendi eylem ve işlemlerinden doğan borçta,
- Donatanın bir işin yapılacağına dair verdiği garantilerden,
- Donatanın gemi adamları ile yaptığı hizmet ve iş mukavelelerinden doğan gemiadamının alacaklarından.
- Gemi adamlarından birinin vazifesini yaparken verdiği bedeni zararda,
- Yükle ilgili olan kişilere verdiği zararlardan kusuru oranında,
- Diğer kişilere verdiği zararın hepsinden,
- Gemi ve navlun ile sınırlı sorumluluk,
Donatanın sınırlı sorumluluğu; donatanın sadece gemi ve navlun ile sorumlu olmasıdır. TTK md. 947 yükle ilgili kişilere olan sorumluluğun sadece gemi ve navlun ile değil aynı zamanda gemiadamının sorumluluk oranında olduğunu da belirtir.€ Donatanın, sınırsız sorumluluğuna girmeyen 3.şahısların alacağından dolayı donatan aşağıdaki durumlarda gemi ve navlun ile mesuldür.
o Alacak kaptanın hususi bir vekâletle değil, sırf kaptan sıfatıyla sahip olduğu kanuni yetkilerine dayanarak yaptığı hukuki işlemlerden doğmuş ise,
o Alacak gemi adamlarının kusurundan olsa da, olmasa da, donatan tarafından imzalanmış olup da yapılması kaptana düşen bir anlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesinden veya eksik veya kötü yapılmasından doğmuş ise, (Can ve mal kurtarma amacı ile oluşan gecikmeler sapmanın haklı gerekçeleri içerisindedir.€)
Birden fazla şahsın ortak mülkiyet şeklinde sahip oldukları bir gemiyi aralarında yapmış oldukları anlaşma gereğince hepsinin adına ve hesabına deniz ticaretinde kullanmalarına donatma iştiraki denir.€
Bir ortaklığın donatma iştiraki olma koşulları;
- Ortaklığın donatma ortaklığı olduğu ve payların miktarı tescil edilmeli,
- Geminin ortakların kurduğu bir şirkete değil adi ortaklığa ait olması,
Şirketlerden farklı olarak tüzel kişilikleri yoktur. Ortaklar, bir donatanın sahip olduğu sorumluluklara payları oranında sahiptirler. Her birisi donatan ve işveren kabul edilir. €
Geminin işletilmesi sırasında oluşan borçlarda yük ve gemi alacaklısı olarak iki değişik tip alacak doğar. Yük alacaklısı yük üzerindeki alacak hakları, gemi alacaklısı gemi üzerindeki alacak haklarıdır.
Gemi alacakları kanunda sayılan hallerde geminin işletilmesinden doğan alacaklar olup, hak sahibine alacağını donatanın deniz servetinden (Gemi ve navlun) öncelikli tahsil hakkı veren alacaktır. Gemi alacaklarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;
- Gemi icra ile satılırsa son limandaki bekçilik ve koruma giderleri,
- Seyir ve liman resimleri, şamandıra-fener-liman paraları
- Gemiadamlarının hizmet ve sözleşmeden doğan hakları,€
- Kılavuz, kurtarma yardım paraları,
- Müşterek avarya borçları,
· Kaptanın kanuni temsil yetkisine dayanarak yaptığı deniz ödüncü ve kredi işlem borçları,
· Yük ve bagaj taşıma işleminin gereği gibi yapılmamış veya teslim edilmemiş olmasından doğan borçlar,
· Kaptanın özel vekalet ile değil kaptanlık sıfatı ile yaptığı veya donatan tarafından imzalanan ve yapılması kaptana düşen sözleşmenin gereği gibi veya hiç yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan borçlar,
· Gemiadamlarının kusurundan kaynaklanan borçlar,
- Donatanın işçi güvenlik sigorta kurumlarına kanununa göre oluşan borçları.
3.4. Uygulama
Gemi sorumlusunu ispat etmek için;
- Gemi limandayken işletme üzerinde olağan dışı bir sorumluluk doğması halinde durum derhal gemi işletmesine bildirilir.
- Liman yetkililerinin talebi halinde, gemi tasdiknamesi ve sorumluluk sözleşmesinin kaptan haricinde yetkili bir kişi tarafından gemi dışına götürülmesi gerektiğinde belgelerin birer fotokopisi alınır, üzerlerine aslı alınmıştır ibaresi yazılır, yetkiliye imzalattırılır ve teslim edilir.
- Belgelerin işi bittiğinde ve her halükarda gemi limandan hareket etmeden asılları geri alınır.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar;
- Gemi tasdiknamesinin mutlaka aslı gemide bulundurulur.
- Gemi sahibi ile kiralayan arasındaki sorumluluk sözleşmesinin İngilizce ve Türkçe birer nüshası (ıslak imzalı) gemide bulundurulur.
4. YOLA ELVERİŞLİĞİ İSPAT ETMEK
4.1. Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun
“Denizde can ve mal koruma hakkında çıkartılan kanun” bir geminin yapacağı işe uygunluğunun, denizde çatışmayı önleme kurallarına uygun güvenli çalışmanın, denizde bir kaza olduğunda nasıl hareket edileceğinin ve denizden can ve mal kurtarmanın ana hatlarını belirtmiştir.
Yapacağı işe uygunluk öncelikle geminin denize ve yola elverişli hale getirilmesi ile olur. Bu görev de TTK tarafından kaptana verilmiştir.[21] Denize ve yola elverişli olmayan gemi sefere çıkamaz. Kaptanın bu görevini yerine getirip getirmediği limanlarda yetkililerce kontrol edilir. Uygunsa geminin yola çıkmasına müsaade edilir. Kaptan bu ispatı geminin geçerli denize ve yola elverişlik belgeleri ile yapar.
4.2. Denize Elverişlik
Denize elverişlilik; bir geminin
· Tekne,
· Umumi donatım,
· Makine,
· Kazan,
· Can kurtarma,
· Yangından korunma ve yangın söndürme ve
· Sair (seyir donanımı gibi) araç ve teferruatı
bakımından yapacağı yolculuğun (anormal tehlikeler hariç) deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olmasıdır.(22)€ Kaptan gemisinin gerekli bakım ve onarımlarını yaptırarak, eksiklerini tamamlatır ve denize elverişliği sağlar.
Denize elverişlilik Denizcilik Müsteşarlığının yetkili görevlileri tarafından en azından yılda bir defa kontrol edilir, uygun olanlar onaylanır ve sertifikalandırılır. € Denize uygun olan gemiye müsteşarlığı tarafından “Denize Elverişlilik Belgesi” verilir. Denize elverişli olmayan gemilere yola çıkış belgesi verilmez.[23] Bu neden ile de denize elverişlilik belgesi olmayan gemiye bir anlamda ticari faaliyet yapma izni verilmemiş olur. €
Türk gemilerinin denize elverişlilikleri aşağıdaki yetkililer tarafından denetlenir;€
· 500 grt’den büyük gemilerin denetimi Marmara bölgesi liman ve deniz işleri genel müdürlüğü sörvey kurulu,
· 500 grt’den küçük gemilerin denetimi bölge müdürlükleri sörvey kurulları.
· Geminin bulunduğu yerde sörvey kurulu yoksa 50 grt’ye kadar olan gemilerin denetimi liman başkanlıkları tarafından yapılır.
4.3. Yola Elverişlik
Denize elverişli olup (can kurtarma, yangın koruma ve söndürme ile seyir donanımı dahil) teşkilatı, cins ve miktarı ile yükleme durumu, yolcu sayısı, yakıtı, kumanyası, gemiadamlarının sayısı ve yeterliği bakımlarından liman sınırlarını aşarak yapacağı yolculuğun (anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilecek vasıflara sahip gemiye “yola elverişli gemi” denir.[24] Kaptan sefer öncesi gemisini yola elverişli hale getirmekle yükümlüdür. Bu durum tonajı ne olursa olsun liman başkanlığının denet memurları tarafından kontrol edilir ve uygun olan gemiye liman başkanlığınca “yola elverişlik belgesi” verilir.€ Denetimde aşağıdaki hususlar kontrol edilir. €
· Gemiadamlarının ehliyet ve sayıları,
· Yangından korunma, yangın söndürme araçları,
· Can kurtarma ve seyir donatımları,
· Yolcu sayısı, kumanya ve yakıt yeterliği,
· Yükün istifi, markası, yükleme ve boşaltma araçları,
Alması gerekip de bu belgeyi almayan veya alamayan bir gemi limandan ayrılıp sefere çıkamaz. Bir başka deyiş ile bir ticaret gemisinin tahsis edildiği gaye deniz ticareti olduğuna göre yola elverişli olmayan ticaret gemisi ticari faaliyette bulunamaz.€ Bu belge seferlik olup geçerlik süresi sefer sonunda sona erer.€
Ancak yat ve balıkçı gemilerinde her sefer için değil de, kaptan, mürettebat, yolcu, sefer bölgesi gibi unsurlar değişmediği sürece belirli bir zaman için geçerli olan bir liman çıkış belgesi verilir. Bu tekneler liman çıkışlarında geçerli “liman çıkış belgesi” olduğu sürece ayrı bir yola elverişlik belgesi almazlar. Tabii ki bu belgenin alınabilmesi içinde geçerli bir denize elverişlik belgesinin olması gerekir.
Yola elverişlik için gerek unsurlardan biri de geminin cinsine ve yapacağı yolculuğa göre belirli sayı ve yeterlikte gemiadamını ile donatılmasıdır. Bir gemiyi gemiadamı ile donatmak; mevzuata belirtilen sayı ve yeterlikteki gemiadamının gemide istihdam ettirilmesi anlamındadır. Buradaki ilgili mevzuat “Gemilerin, gemiadamı ile donatılmasına ilişkin yönerge”dir. Gemiler en az bu yönergede gösterilen sayı ve yeterlikte gemiadamı ile donatılmalıdır. Geminin yola elverişliliği için bu zorunludur. Gemiadamı yönergesinde verilen gemiadamı yeterlik sıralamasında üst derecedeki bir ehliyetli, alt derecedeki ehliyetlerin yapabilecekleri görevleri yapabilir.
Bugün bir gemiyi gemiadamı ile donatmak gemi işletmesinin görevidir. Ancak mevzuat kaptana gemisini yola elverişli hale koyma görevini vermiştir. Bu neden ile uygun donatımın işletme tarafından sağlanamaması halinde kaptan gereken gemiadamını kendisi temin ederek geminin mevzuata göre limandan hareket etmesini sağlar. Mevzuatlar kaptana bu yetkiyi vermiştir.
4.4.1. Sefer Bölgeleri
Gemilerin gemiadamı ile donatılmasında referans alınan sefer bölgeleri ve sınırları aşağıda belirtilmiştir.
· Liman seferi,
Sınırları belirli limanlar içinde yapılan seferdir.
· Kabotaj seferi,
Liman sefer bölgesi sınırları aşılarak Türkiye limanları arasında yapılan seferdir.
· Yakın kıyısal sefer,
Kabotaj sefer bölgesi sınırları aşılarak, Karadeniz’de ve Akdeniz’de Mataban burnundan Girit’in batısındaki Krio burnuna ve oradan İsrail’in Yapa şehrinin güney sınırına çekilen çizginin kuzeyinde kalan deniz alanında yapılan seferdir.
· Uzak sefer,
Yakın kıyısal sefer bölgesi sınırları aşılarak yapılan seferdir.
50 Nrt’den büyük olan gemiler müsteşarlıktan, donatılmak zorunda oldukları gemi adamlarını gösteren “Gemiadamları Donatımında Asgari Emniyet Belgesi”ni almak zorundadırlar.
Limanlara giriş çıkış yapan gemiler Liman başkanlıklarınca, ulusal ve uluslararası kurallara göre denetlenirler. Liman başkanlığınca, denetlenen ve seyre uygun olan gemiye yola elverişlilik belgesi verilir. Bu denetlemeleri sefer hattına ve geminin bayrağına göre ikiye ayırırız.
· Kabotaj sefer hattında sefer yapan Türk bayraklı gemiler,
Kabotaj seferi yapan gemilerimiz liman ayrılış öncesi, o liman başkanlığına bağlı denet memuru tarafından kontrol edilir ve bir denet formu doldurulur. İşlemlerin kolaylık ve sürati açısından bu formlar öncelikle gemiler tarafından hazırlanır, sonra görevlinin gelmesi ile kendisine verilir. Ancak her seferde denet memurunun gelmesi söz konusu olmamakta, denet formları bir anlamda Kaptan beyanı olarak Kaptan tarafından doldurularak, liman başkanlığına verilmektedir.
· Uluslararası çalışan gemiler,
Paris memorandumu gereği bir limana gelen yerli ve yabancı tüm gemilerin uluslararası kurallara uygunluğu liman otoriteleri tarafından kontrol edilebilir. Bu kontroller liman başkanlıklarınca istihdam edilen, uzak yolda kaptan veya başmühendis olarak çalışmış, belirli bir bilgi ve tecrübeye sahip ve otorite tarafından PSC görevlisi olarak atanmış kişilerce yapılır.
PSC olarak geçen bu kontrollerde standart kontrol formları doldurulmakta, uluslararası kurallara göre bulunan eksiklerin giderilmesi için belirli süreler tanımakta, eksiğin büyüklüğüne göre gereğinde gemiler bağlanabilmektedir. Bu işlem genelde uluslararası sefer yapan gemiler için uygulanıp, kabotaj hattında sefer yapan gemilere uygulanmamaktadır.
4.6. Uygulama
Geminin denize ve yola elverişliğini ispat etmek için,
· Geminin denize elverişlik belgesi ibraz edilir,
· “Gemiadamı asgari donatım” belgesine uygun olarak donatılan geminin personel listesi ibraz edilir,
· Geminin çıkacağı sefer için yeterli olan gemideki yakıt, kumanya, su miktarları beyan edilir,
· Geminin çıkacağı sefer için tonilato belgesine göre güvenli yüklemeyi gösteren su çekimi değerleri beyan edilir,
Bayrak çekme hakkının ispatı çok sık gereken bir durum değildir. Ancak ne zaman bir şüpheli durum ortaya çıkar o zaman yetkili makamlara karşı bu hakkın ispatı gerekir.
Bir kaptan için doğrudan geminin bayrak çekme hakkını ispatı nadir de olsa açık denizde bir gümrük veya güvenlik aracı tarafından yapılan kontrollerde gerekebilir. Bu husus da uluslararası hukuk tarafından düzenlenmektedir.
Kabotaj hakkı, devletlerinin kendi karasuları içerisinde, deniz ticareti yapama yetki ve hakkını sadece kendi vatandaşlarına ve kendi bayrağını taşıyan gemilere verme hakkıdır.€
Osmanlı zamanında, kapitülasyonlar ile yabancı bayraklı gemilere tanınan, Türk limanları arasında ticaret yapabilme hakkı, önce Lozan anlaşması kaldırılmış, sonra 1926 yılında çıkartılan “Kabotaj Kanunu” ile yürürlüğe sokulmuştur.
Kabotaj kanunu ile yabancılara getirilen yasaklar aşağıda olduğu gibidir;
- Yabancı gemiler Türk limanları arasında taşımacılık yapamazlar,
- Yabancılar Türk limanlarında, liman işletme ve ek hizmet işlerine giremezler,
- Yabancılar, Türk karasularında su altı ve su üstü zenginliklerini çıkartma ve toplama yapamazlar,
- Yabancılar, Türk liman ve gemilerinde çalışamazlar,
Kabotaj kanunu ile yabancılara Türk gemilerinde çalışma hakkı da verilmemektedir. Ancak 90’lı yıllarda Türki Cumhuriyetlerden Azerbaycan vatandaşlarına, Türk bayraklı gemilerde Kaptanlık harici, gemi görevlerinin verilebilmesi ile ilgili bir kanun çıkarılmıştır. Bu kanuna bağlı olarak halihazırda, Türk bayraklı gemilerde Azerbaycan vatandaşları çalıştırılmaktadır. Ancak bu kişilerin çalışabilmeleri, T.C. Deniz Müsteşarlığının 3 aydan fazla olmamak kaydı ile verilen izine tabidir.
Bunun yanı sıra liman işletmelerinde yapılan özelleştirmelerde yine kabotaj kanununa rağmen bazı aksi uygulamalar yapılmaktadır.
Karasuları,
Karasuları, bir ülkenin sahilleri ile açık deniz arasında kalan, ülke hak ve kanunlarının geçerliğinin devam ettiği sulardır. Suyun en fazla çekildiği noktadan başlar. Birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi 1982’ye (UNCLOS 82) göre her devlet 12 mili geçmemek kaydı ile karasularının genişliğini tespit etme hakkına sahiptir.[25] € Ülkemizde Karasuları Kanunu ile belirtildiği üzere karasuları genişliği 6 nm.’dır. Komşumuz Yunanistan’ında karasuları genişliği 6 mil olarak kabul edilmektedir.
Karasuları sınırları çizilirken, giriş noktaları arasında 24 mil veya daha az mesafe olan girintilerin giriş noktaları birleştirilir. İki ayrı ülkenin karasuları iç içe giriyorsa, orta hat sınır olarak alınır ve her tarafta eşit olacak şekilde su genişliği bırakılır.
- Bitişik bölge,
Bir devletin, kendi güvenliğini, düzenini ve barışı korumak maksadı ile karasuları sınırından başlayarak açık denizde, kontrol yetkilerini kullandığı alana Bitişik Bölge denir. Bu bölge, sahilden itibaren 24 milden fazla olamaz.
- Münhasır ekonomik bölge
Münhasır ekonomik bölge; karasularının bittiği yerden başlayarak, sahildar devletin bazı hak, yetki veya yükümlülüklerinin olduğu bölgedir. Karadan 200 nm’den daha ötesine uzanamaz. Bu bölgede sahildar devlet deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yataklarında ve bunların toprak altında canlı ve cansız doğal kaynaklarını araştırılması, işletilmesi, muhafazası ve yönetimi konuları ile; aynı şekilde sudan, akıntılardan ve rüzgarlardan enerji üretimi gibi, bölgenin ekonomik amaçlarla araştırılmasına ve işletilmesine yönelik diğer faaliyetlere ilişkin egemenlik haklarına sahiptir.[26] €
- Kıta sahanlığı,
Kıta Sahanlığı denizin, sahilden açıklara doğru uzanırken belli bir derinlikten sonra, birdenbire keskin bir yamaç halinde derinleştiği yer ile sahil arasında kalan kısımdır. Sahildar ülke açık deniz haklarına ilaveten kıta sahanlığının yeraltı zenginliklerinden de yararlanabilir. Devletler, başka bir ülkenin açık deniz kapsamına giren, kıta sahanlığı alanında, açık deniz haklarını kullanabilir ancak yer altı araştırmaları yapamazlar. Kıt’a sahanlığı sahilden 200 nm mesafeden daha kısa ise sahildar devlet 200 nm mesafeye kadar deniz yatağı ile toprak altı haklarını kullanabilir. Eğer kıta sahanlığı 200 nm’den daha fazlaysa sadece 200 nm mesafeye kadar bu haklarını kullanabilir.[27]
- Açık deniz;
Açık deniz, bir devletin karasularına veya iç sularına ait olmayan denizdir.
- Devletlerin kullanım hakkı,
Devletler açık denizlerde, kendi bayrakları altında, aşağıdaki kullanım haklarına sahiptir;
- Seyir yapabilir,
- Balık avlayabilir,
- Denizaltı kablo veya borusu döşeyebilir,
- Bu suların üzerinde uçabilir.
- Açık denize çıkabilme,
Açık denizlere sahildar olan devletler, bu sulara sahildar olmayan devletlerin gemilerinin bu açık denizlere çıkabilmesi için gerekli kolaylığı sağlarlar.
- Açık denizde avlanma
Açık denizlerde avlanma tüm milletlere açık olmakla beraber, teknolojik gelişmelere bağlı olarak kullanılan yöntemler, tüm denizlerdeki canlıları yok etmektedir. Bu neden ile gemiler, balıkçılık ve açık denizdeki canlıların muhafaza sözleşmesine uyacaklar, avlanmada sınırsız davranmayacaklardır.
- Aynı bayraklı bir geminin tutuklanması
Eğer bir gemi bayrağını taşıdığı ülkesinin güvenliğini, düzenini veya barışını ihlal etmiş veya üzerinde ihlal ettiği şüphesi varsa o ülkenin görevli bir savaş gemisi veya bu maksatla kamu hizmetine tahsis edilmiş bir kamu deniz aracı tarafından kesintisiz takip şartlarına uymaya gerek olmadan, kendi ülkesinin karasularında veya açık denizde takip edilebilir, yakalayabilir, aranabilir veya tutuklanabilir.
- Zararsız geçiş hakkı;
Bir gemi uluslararası zararsız geçiş hakkına dayanarak yabancı bir ülkenin karasularından, o ülkenin barışına, düzenine ve güvenliğine zarar vermeden geçebilir veya zorunluluk halinde durabilir ve hatta demirleyebilir. Ancak sahildar devletler zararsız geçişin sağlanabilmesi amacıyla özel tedbirler alabilir ve geçiş kuralları koyabilir.
- Kesintisiz takiple yabancı bayraklı bir geminin açık denizde tutuklanması
Eğer bir gemi karasuları içerinde bulunduğu ülkenin güvenliğini, düzenini veya barışını ihlal etmiş veya üzerinde ihlal ettiği şüphesi varsa o ülkenin görevli bir savaş gemisi veya bu maksatla kamu hizmetine tahsis edilmiş bir kamu deniz aracı tarafından uluslararası hukukun tanıdığı “kesintisiz takip hakkı”na dayanarak, ülke karasularından veya bitişik bölgeden başlamak ve kesintisiz olmak kaydı ile gemiyi takip edilebilir, açık denizde yakalayabilir, arayabilir veya tutuklanabilir. Ancak kesintisiz takip, takip edilen geminin başka bir ülkenin karasularına girmesi ile sona erer.
- Kesintisiz takip olmaksızın yabancı bayraklı bir geminin tutuklanması
Eğer bir gemi; korsanlık yapıyorsa, köle ticareti yapıyorsa veya bir takipten kurtulmak için bayrak çekmediği veya takip eden gemi ile aynı bayraklı olmasına rağmen yabancı bayrak çektiği şüphesini uyandırıyorsa açık denizde dahi olsa bir ülkenin görevli bir savaş gemisi veya bu maksatla kamu hizmetine tahsis edilmiş bir kamu deniz aracı tarafından takip edilebilir, aranabilir ve tutuklanabilir.
- Açık denizde tutuklanan geminin yargı makamı
Açık denizde tutuklanan geminin kaptan veya personeli, geminin taşıdığı bayrak devletinin veya ilgili kişilerin uyruğunda olduğu devletin mahkemelerinde yapılabilir. Malum olduğu üzere karasularında yapılan tutuklamada yargı makamı o ülke mahkemeleridir. Bu tip tutuklamalarda geminin bayrağı; tutuklama yapılabilme ve mahkeme edilebilme yeri açısından önem arz etmektedir. Geminin bayrak çekme hakkı bu durumda ispat edilebilmelidir.
Yalnız Türk vatandaşlarının malı olan gemiler, Türk siciline kayıt olabilir ve Türk Bayrağı çekebilirler. Türk kanunları uyarınca kurulan şirketlerin sahibi olduğu gemilerin, Türk bayrağı çekebilmeleri için o şirket yönetim oylarının yarıdan fazlasına Türk vatandaşları sahip olmalıdır. Bu özelliğini kaybeden gemi, Türk bayrağını çekme hakkını da kaybeder.
Bir geminin bayrak çekme hakkı “Bayrak Şahadetnamesi” veya “Gemi Tasdiknamesi” ile ispatlanır.€ Henüz gemi siciline tescili yapılmamış, yurt dışından satın alınan Türk bayrağı çekme hakkına sahip gemiler bayrak çekme haklarını, geminin satın alındığı ülkedeki Türk konsolosluğunca tanzim edilen “Bayrak şahadetnamesi” ile ispat ederler. € Yurt dışından alınarak getirilen veya yurt içinde imal edilen gemiler sicile kayıt olduktan sonra “Gemi Tasdiknamesi”ni alırlar. Bu andan itibaren geminin Türk Bayrağı çekme hakkı bu belge ile ispat olunur. Bayrak şahadetnamesi, zorunlu kalınmadıkça da 1 yıl süreyle veya gemi tasdiknamesi çıkıncaya kadar gemi tasdiknamesi yerine geçer.
Gemi tasdiknamesi veya bunun sicil memurluğunca tasdik edilmiş bir hülasası yahut bayrak şahadetnamesi yolculukta daima gemide bulundurulur ve istendiği zaman gösterilir. 18 Grt’den ufak gemiler, gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağını çekebilirler.[28]€
Ancak bir istisna olarak Türkiye'de kurulmuş yat işletmeleri tarafından kiralanan yabancı yatlara Bakanlık tarafından yukarıda anlatılan kurala bağlı kalınmaksızın Türk bayrağı çekilmesine izin verilebilir.[29]
Bayrak çekme hakkı aynı zamanda “Bayrak Kanunu”na göre bir sorumluluktur. Bu neden ile bayrakla ile ilgili olarak aşağıdaki durumlarda gemi kaptanı ve geminin işletmesine para cezası bulunmaktadır.
- Türk Bayrak Tüzüğünde belirtilen kurallara uyulmaması,
- Türk bayrağı çekmesi gerekirken geminin başka bayrak çekmesi,
- 18 Grt’den büyük olmasına rağmen tasdikname veya şahadetname almadan bayrak çekmesi,
- Tasdikname veya şahadetnamenin gemide bulundurulmaması,
- Harp gemileri ve sahil istihkâmları önünde veya Türk limanlarına girerken yahut bunlardan çıkarken bayrak çekilmemesi,
Bayrak çekme hakkını ispat etmek için;
- Seyir sırasında bir gemiden dur ikazı aldığınızda mevki kontrolü yaparak bir ülkenin karasularında olup olmadığınızı belirleyiniz.
- Sizi durdurma yetkisine sahip olmayan bir geminin dur ikazında VHF irtibatı kurarak taleplerinin gerekçesini öğreniniz.
- Sizi durdurma yetkisine sahip olan bir geminin dur ikazına uyarak gemi süratini dümen dinleme süratine düşürünüz.
- Sizi durdurma yetkisine sahip olan bir gemiden geminize çıkmak isteyen görevliye çıkış iznini ve imkânını sağlayınız.
- Gemiye çıkan yetkili görevliye istediği gemi belgelerini gösteriniz.
- Gemiye çıkan görevlinin geminin taşıdığı bayrağı taşıma yetkisi olmadığını iddiası halinde tasdikname alınmadıysa bayrak şahadetnamesini, alındıysa gemi tasdiknamesi ile bayrak çekme hakkını ispat ediniz.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar;
- Korsanlık yapılan bölgelerde güvenlik aracı görünümünde olan deniz araçlarına dikkat ediniz ve gerekirse sahil güvenlik kurumlarından aracı doğrulayınız.
- Dünya denizlerinde jandarmalık yapan ABD savaş gemilerine karşı dikkatli olunuz ve ikazlarına derhal uyunuz. Aksi halde sizi vurmaktan kesinlikle çekinmezler.
Kurtarma, bir deniz tehlikesi ile karşı karşıya olan ve gemi personelinin kontrolünden çıkan bir gemi ve/veya yükünün, üçüncü bir şahıs tarafından kurtarılarak güvenliğe alınmasıdır. Yardım ise bir deniz tehlikesi ile karşı karşıya olan ve kendi imkânları ile bundan kurtulma imkanı olmayan bir gemi ve/veya yükünün, üçüncü bir şahsın yardımıyla kurtarılarak güvenliğe alınmasıdır. Bu iki durum arasındaki fark; kurtarmada gemi başıboş ve personelsizdir. Yardımda ise personel vardır ve onlara yardım edilerek gemi kurtarılmıştır.
Denizde ihtiyacı olan bir geminin yardım talebine kaptan cevap vermekten kaçınamaz. Denizde yardım kaptanın ana görevlerinden biridir. Ancak gerek yardım gerekse kurtarma işlemlerinde işlemi yapan gemi veya gemilerin aşağıda anlatılan usuller doğrultusunda tazminat isteme hakları bulunmaktadır.
Kurtarma ve yardımın unsurları ve kuralları aynı olduğundan aşağıda anlatılan konu sadece ”Kurtarma yardım” olarak belirlenecektir. Kurtarma yardım konusuyla ilgili hukuki düzenlemeler Türk ticaret kanununun, deniz hukuku bölümünde düzenlenmiştir.
Kurtarma-Yardım’da yardım tazminatının söz konusu olabilmesi için aşağıdaki unsurların gerçekleşmesi gerekir.€
· Tehlike unsuru,
· Tehdit unsuru,
· Yetersizlik unsuru,
· Hizmet unsuru,
· Kaptanın onay unsuru,
· Faydalı veya başarılı sonuç,
Bu unsurları teker teker incelersek;
· Tehlike unsuru,
Bir büyük deniz tehlikesinin mevcut olması.
· Tehdit unsuru, (hizmetin konusu tehdit altında olan gemi ve yük)
Tehdit unsuru; deniz tehlikesinin bir gemi ve/veya yükünü tehdit etmesidir. Burada insanlar bahsedilen kurtarma ve yardımın dışındadır. Çünkü tehlikede olan insanların kurtarılması hem insani hem de uluslararası kurallar gereği zorunludur. Ancak kurtarma çalışması sırasında sadece insanların kurtarılması için çalışanlar varsa bu kişiler gemi ve/veya yükün kurtarılması veya yardım verilmesinden sonra alınacak tazminattan pay isteyebilirler.
· Yetersizlik unsuru,
Tehlikenin tehdit ettiği geminin gemi adamlarının kontrolünden çıkmış veya o gemideki adamlarının dışarıdan yardım görmeden, gemiye ve/veya yüke gelebilecek büyük bir zararı önleme imkânının olmaması.
· Hizmet unsuru,
o Kurtarma yardım edenin olması,
Bir müdahale olmaksızın, kendiliğinden oluşan bir kurtulma halinde kurtarma tazminatı söz konusu olamaz.
o Kurtarma yardım hizmetinin gemi personeli haricindeki kişilerden gelmesi,
Gemi personelinin hizmeti, kurtarma yardıma girmez. Ancak gemideki gemi personeli haricindeki kişilerin, dışarıdan gelenlerin hizmeti kurtarma yardıma girer ve hatta şirketin bir başka gemisinin hizmeti dahi kurtarma yardıma girer.
o Hizmetin, kamu hizmeti kapsamında olmaması gerekir.
Tehlikenin yüksek ve devamlı olduğu yerlerde veya standart güvenlik uygulaması dâhilinde olan durumlarda kurtarma ve yardım tazminatı söz konusu olamaz. Örnek olarak,
§ Yanaşmada römorkör mecburiyeti olan yerlerde, römorkörlü yanaşan bir geminin bir tehlikeye düşmesi halinde, römorkörün yaptığı kurtarma veya yardım,
§ Buzla kaplı bir denizde, buz kıranlar yardımıyla seyir yapan bir geminin bir tehlikeye düşmesi halinde buz kıranların yaptığı kurtarma ve yardım,
§ Rıhtımda bağlı bir gemide çıkan yangına müdahale eden bir itfaiye teşkilatının kurtarma ve yardım hizmetleri için bir tazminat söz konusu olamaz.
Römorkör tarafından çekilen geminin yahut yükünün emniyet altına alınma veya kurtarılmış olmasından dolayı kurtarma veya yardım ücreti istenebilmesi için cer mukavelesinin yerine getirilmesi mahiyetinde sayılamayacak derecede fevkalade hizmetlerde bulunulmuş olması şarttır.
· Kaptanın onay unsuru,
Kurtarma ve/veya yardımın söz konusu olabilmesi için, o gemi adamları tarafından yapılacak bir şey kalmaması gerekir. Bunu en iyi o geminin Kaptanı değerlendirebilir.
o Kaptanın kurtarma ve yardım talep etmiş olması,
Kaptanın açıkça kurtarma yardımı kabul etmiş olması gerekir. Kaptanın kurtarma talebi, yazılı, sözlü veya her hangi bir şekilde belirtilebilir. Kaptan açık olarak, kurtarma ve/veya yardımı reddetmişse, yapılacak kurtarma ve/veya yardımda tazminat söz konusu olamaz.
o Kaptanın kurtarma ve/veya yardım talebini reddetmesi için makul bir nedenin olmaması gerekir.
Acil durumların Kaptan üzerinde önemli bir baskısı vardır. Bu baskı bazen Kaptanlara makul hareket etme imkânı vermez. Çok açık olarak, Kaptanın, kurtarma ve/veya yardım talebini reddetme gerekçesi makul değilse yapılacak kurtarma ve/veya yardımda tazminat talep edilebilir. Makul olmayan neden Kaptan üzerindeki baskıdan da kaynaklanabilir, bir art niyet de söz konusu olabilir.
· Faydalı veya başarılı sonuç.
Kurtarma veya yardım çalışmasının faydalı veya başarılı sonuçlanmış olması gerekir. Yani, kurtarma veya yardım için yapılan sonuçsuz müdahaleler, müdahaleyi yapan bir harcama yapmış veya bir kaybı olmuş olsa bile tazminata konu olamaz.
Kurtarma yardım anlaşması, genel olarak bir şekle bağlı olmayıp, yazılı olarak yapılabildiği gibi telsizle de yapılabilir. Genel uygulama, kurtarma yardım anlaşmalarında LOF (Lloyyd’s Open Form of Salvage Agreement) kullanılmasıdır
Kaptanın bir kurtarma yardımı onaylaması, yazılı veya sözlü bir akti yürürlüğe sokar. Ancak yazılı sözleşme yapılması, olabilecek sorunları önlemede büyük yararı sağlar. Anlaşmalarda genel uygulama formatı LOF olmakla birlikte, kurtarma yardım hizmeti vermek üzere kurulmuş şirketler bu anlaşma için kendi form ve şartlarını oluştururlar.
Geminin bir kurtarılma ihtiyacı ortaya çıkar çıkmaz, Kaptan durumu işletmesine bildirir ve çevreden alabileceği yardım konusunda bilgi verir. Kendisinin imzalamasını gerektirecek bir kurtarma anlaşma için işletmenin, kiracı ve yük sahiplerinin onayını talep eder. Gerekli onayın alınmasındaki gecikme, geminin ve yükün geleceğini daha kötüye götürecekse, Kaptan gerekli girişimi kendisi yapar ve durumun aciliyetine göre çevreden bir gemi veya anlaşmalı olarak yakın limandan bir kurtarıcı ile anlaşabilir. Anlaşmada, ya kendi formunu ya da LOF’u üzerinde mutabakata varılması uygun olur.
Eğer durum ve şartlar, tehlikede olan ve kurtarılması istenen gemi veya yükün kurtarılması için yazılı bir sözleşme yapılmasına meydan bırakmamış, halat alınmış, kurtarma ve/veya yardım başarılı gerçekleşmiş ve sonunda da tazminat istenmişse, anlaşmazlık halinde başvurulan mahkemeler tarafından, kurtarma işlemlerinde LOF’a anlaşmasının imzalandığı ve onun kurallarının kabul edildiği yönünde bir eğilim vardır.
Kurtarma yardım unsurlarının gerçekleşmesi halinde, hizmeti verenin yapılan anlaşma veya LOF’a göre kurtarma yardım tazminatı isteme imkânı doğar. Ancak kurtarma veya yardım durumu, kendiliğinden kurtarma ve yardım masraflarını ödemek için şahsi bir borç doğurmaz. Bu neden ile öncelikli olarak tazminat talebinin yapılmış olması gerekir.
Kurtarma yardım tazminat talebi, mahkemeye yapılır. Aşağıdaki durumlarda, Kurtarma Yardım tazminatı mahkeme tarafından indirilebilir veya hiç verilmeyebilir.
· Kurtarma yardım tazminatının söz konusu olması gereken esas unsurların gerçekleşmemiş olması,
· Kurtarma yardım hakkında yapılan anlaşma, tehlike zamanında ve tehlikenin tesiri altında yapılmış ve kabul edilen şartlar hakkaniyet esaslarına aykırı bulunmuş olursa,
· Anlaşmaya bir ücret yazılmış ve yapılan hizmetlerle herhangi bir cihetten aşırı derecede nispetsiz bulunursa,
· Hizmet alan taraf, hile ile mukaveleyi yapmaya sevk edilmiş ise,
· Hizmeti verenler, kurtarma yardım işini kendi kusurları ile zaruri kılmış ise,
· Hizmeti verenler, hırsızlık etmiş veya mal gizlemiş ise,
· Hizmeti verenler, doğruluğa sığmayan başka hareketlerde bulunmuş olurlarsa,
Bu konudaki anlaşmazlıklar ise tahkim mahkemelerinde çözümlenir.
Anlaşmada kurtarma yardım için bir ücret belirlenmediyse veya belirlenen ücret konusunda anlaşmazlık varsa, kurtarma yardım ücreti mahkeme tarafından, halin icabı gözetilerek hakkaniyet çerçevesi içerisinde belirlenir. Kurtarma veya yardım ücreti para olarak tespit olunur. Taraflar oy birliğiyle istemedikçe ücret emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerlerinin bir yüzdesi nispetinde tespit edilemez.
Ücretin belirlenmesinde mahkemece başlıca şu hususlar göz önünde tutulur.
· Elde edilen netice,
· Çalışmış olanların emeği ve hizmeti,
· Emniyet altına alınan veya kurtarılan geminin ve içindeki can ve malların maruz kaldıkları tehlike,
· Yardım veya kurtarmaya iştirak etmiş olanların kendileri ve gemileri için göze aldıkları tehlike,
· Sarf edilen zaman,
· Meydana gelen zararlar ve yapılan masraflar,
· Kurtarma veya yardıma iştirak etmiş alanların göze aldıkları tazmin mesuliyeti veya diğer mahzurlar,
· Tehlikeye soktukları malzemenin değeri,
· Yardım eden veya kurtaran gemi hususi bir maksada tahsis edilmişse bu maksat,
Kurtarma-yardım ücretinin belirlenmesinde, emniyete alınan veya kurtarılan şeylerin değeri ile hak kazanılan navlun ve yolcu taşıma ücretleri ikinci derecede göz önünde tutulur. €
Eğer kurtarma yardım hizmeti birden fazla gemi tarafından verildiyse her bir tekne için ayrı ayrı tazminat tespit edilir ve ödenecek toplam tazminat, hiçbir halde emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerini geçemez.
Resmi dairelerin masraf ve harçları ve emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler için ödenmesi lazım gelen gümrük ve diğer resimlerle bu şeylerin muhafazası korunması değerlerinin biçilmesi ve satılması maksatlarıyla yapılan masraflar kurtarma ve yardım ücretine dâhil edilmez.
Kurtarma yardım ücretinin borçluları, verilen hizmetle gemisi ve malı kurtarılan kişilerdir. Borç ise kurtarılan değere göre orantılı olarak hesap edilir.
Örn. Büyük bir tehlike altında olan gemi ve yükü kurtarma yardım unsurlarının oluştuğu bir durumda yardım edilerek güvenliğe alınmıştır. Kurtarılan gemi 1000 birim, gemideki (X)’e ait yük 1000 birim, (Y)’ye ait yük 2000 birim değerindedir. Tespit edilen kurtarma yardım ücreti 1000 birimdir. Bu durumda, borç dağılımı aşağıdaki şekilde olur.
Kurtarılan toplam değer 4000 birimdir. Bu durumda gemi, kurtarılan toplam değerin ¼’ü kadardır ve donatanın borcuda kurtarma yardım ücretinin ¼’ü kadar, yani 250 birimdir. Bu şekilde, (X)’in borcu 250 birim, (Y)’nin borcu da 500 birim olur.
Kurtarılan kimseler kurtarma veya yardım ücreti ödemeye mecbur değildir. Ancak, kurtarma yardım hizmeti sırasında insan kurtarmak için çalışmış olan kimseler, gemi veya yüke kurtarma yardım hizmeti verenler için tespit edilen ücretten hakkaniyete uygun pay isteyebilir.
Yükün alıcısı, gönderilen malları teslim alırken onlardan kurtarma veya yardım masrafı ödeneceğine vakıf ise bu masraflar için mallar teslim edilmiş olmasaydı bunların paraya çevrilmesi halinde masraflar ne nispette ödenecek idiyse o nispette şahsen mesuldür.
Teslim edilen mallarla birlikte başka şeyler de emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olursa gönderilenin şahsi mesuliyeti masrafların bütün şeyler arasında pay edilmesi halinde teslim edilen mallara düşecek miktarı geçemez.
Bir gemi veya yükü, bir başka gemi tarafından tamamen veya kısmen emniyet altına alınır veya kurtarırsa, mahkeme tarafından belirlenen kurtarma veya yardım ücretinden donatanın ve gemisinin, yardım veya kurtarma yüzünden uğradığı zararlar ve işletme masrafları düşürülür, kalanı geminin donatanı, kaptanı ve diğer gemiadamları arasında pay edilir. Paylaşma aşağıdaki tabloya göre yapılır.€
Kurtarma yardım pay tablosu
Kaptan hariç olmak üzere diğer gemi adamlarına düşen miktar, her birinin bilhassa maddi ve şahsi hizmeti gözetilerek aralarında pay edilir. Pay yolculuk bitmeden kaptan tarafından belirlenir ve gemi adamlarına bildirilir. Para dağıtımı ücret alındıktan sonra bu pay oranına göre yapılır.
Kurtarma veya yardım işlerinin bu maksada tahsis edilmiş olan gemi veya römorkör tarafından yapılması halinde yukarıdaki hükümler tatbik olunmaz.
Yardım ve kurtarma masrafları ile ücretlerinden dolayı alacaklının emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler üzerinde rehin hakkı ve emniyet altına alınan şeyler üzerinde teminat verilinceye kadar aynı zamanda hapis hakkı vardır. Alacaklının alacağı tediye veya temin edilmedikçe, kaptan, malları tamamen veya kısmen teslim edemez, ederse alacaklının teslim edilen şeylerden teslim zamanında elde edebileceği miktar nispetinde alacaklıya karşı şahsen mesul olur.
Gemiadamları pay cetveli için, bildirilmesinden sonra varılan ilk limandaki mahkemeye veya orada imkan yoksa geminin bağlama limanındaki mahkemeye on gün içerisinde itiraz dilekçesi verebilirler.
Mahkemece ilgililer dinlendikten sonra pay cetveli aynen veya lüzumunda değiştirilerek tasdik olunur. Bu karar katidir. Kararın bir sureti mahkemece gecikmeden donatana kendiliğinden tebliğ edilir.
Kurtarma-yardım tazminatı talep etmek için;
- İşletme kurtarma-yardım faaliyetinden haberdar edilir.
- Yardım talebinde bulunulan gemini kaptanı ile yardım anlaşması üzerine yazılı veya sözlü mutabık kalınır.
- Yardım anlaşması yapılan veya kaptanın yardım talebini reddetmesi için makul bir neden olmayan gemiye yardım amacı ile halat verilir.
- Halat verilen gemi emin yere çekilerek güvenliğe alınır.
- Gemiadamları için pay cetveli hazırlanır.
- Ticaret mahkemesine kurtarma-yardım tazminat davası açılır.
- Kurtarılan mallar alacaklılar alacaklarını tediye veya temin edinceye kadar rehnedilir.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar;
- İşletme her adımda haberdar edilerek hukuki işlemlerde bir aksaklığın olmaması sağlanır.
Bir gemi gerek normal çalışma şartlarından, gerekse denizin olağan üstü tehlikelerinden dolayı daima büyük riskler altındadır. Bu neden ile gemilerde çok çeşitli kazalar meydana gelir. Bir kaza meydana geldikten sonra zararın büyümemesi için alınması gereken tedbirlerden başka, sorumluluk derecelerinin belirlenmesi ve tazminat talepleri için kaza ile ilgili belge ve delilerin toplanması, gereken bildirim ve müracaatların yapılması çok önemli bir durum arz etmektedir. Burada en büyük görev sahip olduğu temsilcilik yetkilerinden dolayı kaptana düşmektedir.
Her ne kadar toplanması gereken belge ve deliller ile gereken bildirim ve müracaatlar kazanın cinsine göre değişmekteyse de ana hatları ile aynıdır. Aşağıda en sık karşılanılan bir kaza şekli olan çatışma halinde gemi ve yükünün hasara veya kayba uğraması ile ilgili olarak hazırlanan bir kaza raporunun mahkemeye tespit ettirilmesi anlatılmaktadır.
Kaza raporunun mahkemeye tespit ettirilmesi tüm kaza tipleri için aynıdır.
Gemi jurnali olarak bilinen “Günlük” geminin günlük olaylarının kayıt edildiği resmi kayıt defteridir. Bir liman içinde yolculuk eden küçük gemiler haricinde tüm gemilerde tutulması kaptanın kamu hukuku açısından kanunla belirlenmiş görevlerinden birisidir. Doğrudan kaptan tarafından veya onun görevlendirdiği vardiya zabitlerince tutulur. Ancak gemide tutulan tek kayıt defteri bu değildir. Makine kontrolde, telsizde v.s. düzenli kayıtlar tutulmakta ve bunlarda jurnal olarak adlandırılmaktadır. Bu neden ile bir karışıklığa sebep olmamak için gemide kaptanın tuttuğu bu jurnale “Güverte Jurnali” denir.
· Jurnal, gemi kaptanı veya onun adına vardiya zabiti tarafından doldurulur ve imzalanır.
· 1.Zabit jurnalin usulüne göre doldurulduğunu kontrol eder ve imzalar.
· Kaptan 1.zabit tarafından kontrol edilerek imzalanmış sayfayı imzalar.
· Kayıtlar solmaz, siyah mürekkepli kalem kullanılarak, büyük harfle, okunaklı ve anlaşılır ifade ile yazılır.
· Manevra, trafik ayrımlı sahalardan geçiş, vbg. dar saat aralığına kayıt edilir, unsurların fazlalığı ve çabukluk nedeni ile düzgün kayıt tutulmasının zor olduğu durumlarda müsfette jurnal tutulur. Her kayıt sayfasının üstünde kayıtın tutulduğu günün tarihi altında kaydı tutan veya tutanların isim ve imzaları bulunur ve ilk müsait zamanda müsfette jurnal kayıtları ana jurnale geçirilir.
· Acil durum kayıtları her durumda müsfette jurnale tutulur ve kaptanın kontrol ve onayı ile ana jurnale geçirilir.
· Müsfette jurnal ikinci derecede resmi evrak statüsündedir ve ciltli olur, karalama veya hesap maksatlı kullanılmaz, solmaz mürekkepli kalem ile tutulur ve bitiminden sonra en az bir yıl süre ile saklanır.
· Her vardiya sonunda, vardiya zabiti, vardiya süresine ait jurnal kayıtlarını tamamlar ve imzalayarak görevini teslim eder.
· Her gece saat 24.00’da vardiyasını teslim alan 2.zabit yeni bir sayfa açar ve başlık bilgisini girer. Her gece 04.00’da da vardiyasını teslim alan 1.zabit, bir gün önceye ait sayfanın tamamını ve o güne ait sayfanın da başlık bilgisini kontrol eder, eksik varsa tamamlanmasını sağlar ve önceki güne ait jurnal sayfasını imzalar.
· Jurnale düşülen kayıtlar hiçbir şekilde silinemez, değiştirilemez, yada kesilip çıkartılamaz. Gerekiyorsa düzeltme ancak, alttaki yazı okunabilir şekilde hatalı kısmın tek çizgi ile üzerinin çizilmesi, doğrusunun, yazının üst tarafına yazılarak düzeltmeyi yapanın imzalanması şeklinde olabilir.
· Jurnalde yazılması için hane açılarak belirlenmiş unsurlar,
· Emniyetli işletim sistemi gereği, jurnale kaydı istenen unsurlar,
o Hazırlık formlarının doldurulması
o Kontrol listelerinin doldurulması
· Mevcut durumu gösteren unsurlar
o Seyirde kontrol ve vardiya tesliminde mevki koordinatı,
o Atılan demir, demir mevki, döşenen zincir uzunluğu, su derinliği,
o Girilen liman, bağlanılan rıhtım, bağlanılan taraf, verilen halat,
o Yüklenmiş veya boşaltılmış olan yük cins, miktar, ambar no,
o Balast durumu,
o Gemi denge (stabilite) durumu,
· Mevcut durumdaki değişimi gösteren unsurlar
o Kaptan değişikliği,
o Seyirde, rota değişimlerinin mevkii, saati ve yeni rota derecesi, referans nokta geçişleri,
o Rotadan makul olmayan sapma miktar ve nedenleri,
o Ani hava ve deniz değişimleri,
o Makine, seyir veya haberleşme cihaz, arızaları gibi gemi emniyeti ile doğrudan veya dolaylı ilişkili aksaklıklar,
o Demirleme, yanaşma, ayrılma gibi olağan manevralarla ilgili güverte ve makine hazırlık, yol kesme veya tam yola çıkarak manevranın başlatması veya bitirilmesi,
o Personele ilişkin ölüm, doğum, yaralanma, önemli hastalık vbg olaylar,
o Saat değişimleri,
o Yakıt, yağ, kumanya ikmalleri
o Balast durumundaki değişiklik ve operasyonlar,
o Yük işlemleri
· Hukuki sorumluluk doğuran unsurlar
o Acil durumlar (çatışma, yangın, deniz kirliliği, karaya oturma v.s.)
o Yük ile ilgili hazırlık, kontrol, ambar kapaklarının açılması, kreynlerin çalıştırılması ve havalandırma, yükleme, boşaltma, yük miktarı gibi işlemler,
o Toplu iş sözleşmesi kapsamına giren herhangi bir olay
o Liman devlet yetkilileri tarafınca yapılan tutuklama ve engelleme
o Yardım isteyen bir gemiden alınan yardım talebi, yapılan işlem, gemiye veya kazazedeye yapılan yardım, kurtarma çalışmaları,
o Gemi can ve mal emniyeti ile doğrudan ilişkili önemli onarım ve tadilatlar,
o Denetleme, deney ve talimler,
o Kaçak yolcu, uyuşturucu aramaları,
o Yararlanılan römorkör isim ve çalışma saatleri,
o Kılavuz kaptanın gemiye katılış ve ayrılışları,
o Rıhtım yanaşma ve kalkışlarında ilk ve son halat, volta ve molaları,
o Önemli haberleşmeler,
Çatma, birbirinden ayrı gemilerin çarpışması veya fiili bir temas olmadan bir geminin bir manevrayı yapmak veya yapmamak veya kurallara uymamak gibi nedenler ile diğer bir gemiye veya o gemideki yüke veya insanlara zarar vermesidir.[30] Bir geminin denizde çatışmayı önleme kurallarına aykırı davranışı ile bir diğer geminin zarara uğramasına sebep olmak, yakın geçiş veya yakın pervane çalıştırma gibi nedenler ile yükleme, boşaltma, su altı çalışması gibi bir çalışma veya bekleme yapan bir geminin, yakın geçiş, manevra, pervane çalıştırma gibi nedenler ile zarara uğramasına sebep olmak, bu tarz temas olmaksızın çatışma hükümlerinin uygulanabileceği durumlardır.
Çatmanın unsurları aşağıda olduğu gibidir;€
· Çatmanın ve zararın olması
Tanıma göre fiilen veya hükmen bir çatmanın mevcut olması ve bundan fiilen bir zararın oluşması gerekir.
· Çatışanların gemi olması,
Çarpışan unsurların, deniz ticaret kanununa göre gemi olması gerekir. Çarpışan taraflardan birinin kanuna göre gemi sayılmayan pek ufak tekneler olması veya çarpılan yerin bir deniz aracı olmaması halinde çatma hükümleri uygulanmaz.
· Çatışmanın denizde olması,
Bu kuralların uygulanabilmesi için, çarpışmanın denizde olması gerekir. Göl ve nehirlerde meydana gelen çarpışmalarda bu kurallar uygulanmaz.
· Çatışan gemilerin o an için ayrı bir hukuki ilişkiye sahip, ortak bir deniz manevra çalışması olmaması gerekir,
Römorkörlü yanaşma manevrasında, römorkör ile gemi arasındaki, yedekleme sırasında, yedekleyen ile yedeklenen arasındaki çarpışmalar gibi çarpışmalarda bu kurallar uygulanmaz.
Çatma kusur durumuna göre ikiye ayrılır.€
· Kusursuz çatma,
Bir çarpışmanın, umulmayan bir hal veya zorlayıcı bir kuvvet yüzünden meydana gelmiş veya neden ileri geldiği anlaşılamamış olma halidir. Bu durumda çarpışan gemilerin yahut gemilerde bulunan can ve malların çatışma yüzünden uğradıkları zarar için tazminat istenemez.
· Kusurlu çatma,
Bir çatışmanın çatışan gemilerdeki personel kusurundan kaynaklanmış olması halidir. Çatma gemilerden birinin gemi adamlarının kusurundan ileri gelmişse, zararı o geminin donatanı tazmine mecburdur. Eğer, çarpışma, çarpışan her iki gemideki gemi adamlarının müşterek kusurlarından ileri gelmişse, bu durumda gemilerin donatanları çatışma yüzünden gemilerin veya gemi de bulanan malların uğradıkları zararı kusurlarının ağırlığı nispetinde tazmin etmeye mecburdurlar. Can ile ilgili zararlarda ise durum farklı olup donatanlar müteselsilen[31] borçlu olurlar.€
Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğüne riayet edilmemek yüzünden can veya mal zararına sebebiyet verilen hallerde, durumun hal ve şartları, tüzükten ayrılmayı kati olarak gerekli kıldığı mahkemede sabit olmadıkça, hadise sırasında köprü üstünde vardiyada bulunan kaptan veya mevzuata göre yetkili güverte zabiti kusurlu sayılır.
Dar ve sığ sularda seyir, akıntı ve trafik yoğunluğu bulunan geçişler, limanlara giriş ve çıkışlar geminin sevkinde özel bilgi ve ihtisas gerektirir. Gemi kaptanları buralarda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip kaptanların hizmetlerine başvurabilirler. Bu hizmete kılavuzluk, bu hizmeti, verenlere kılavuz veya uluslararası adı ile “pilot” denir.
Kılavuzluk aşağıdaki şekilde tasnif edilir.
· İhtiyari kılavuzluk
Alınması veya alındığında bilgisine uyulmak zorunluluğu olmayan kılavuzluktur. İhtiyari kılavuz varken meydana gelen zararlardan kaptan ve donatan mesuldür.
· Mecburi kılavuzluk
o Mecburi müşavir kılavuzluk
Alınması zorunlu ancak bilgisine uyulmak zorunluluğu olmayan kılavuzluktur.
o Mecburi sevk ve idare kılavuzluğu
Geminin sevk ve idaresinin verilmesinin zorunlu olduğu kılavuzluktur. Ancak bu tip kılavuzluk ülkemizde olmadığı gibi dünyada çok istisna yerlerde uygulanmaktadır.€
Ülkemizde liman ve boğaz kılavuzları vardır. Bunlar mecburi müşavir kılavuzluktur. Alınması zorunlu fakat uyulması zorunlu değildir. Ancak özellikle liman girişlerinde sadece kılavuz alınması değil römorkör alınması da zorunludur. Bunun nedeni limanların deplasmanlı gemiler için sığ su özelliğinde olması ve buralarda güvenli manevraları için yeterince alan bulunmamasıdır. Bu neden deplasmanlı gemiler limanlara kendi marifetleri ile girip yanaşamazlar. Yanaşma ve kalkmaları kılavuz kaptan ve onun komutasındaki römorkörlerin ve palamarcıların yardımı ile olur. Bunun sonucu olarak kaptan zorunlu olarak geminin sevk ve idaresini de kılavuz kaptana bırakmak zorunda kalır. Ancak bu mutlak değildir. Gereklilik halinde manevra sırasında dahi geminin komutasını tekrar geri alabilir.
Kılavuz kaptanlar gemiye geldiklerinde kaptanlar tarafından geminin manevra yeteneği ve mevcut özellikleri konusunda bilgilendirilirler. Römorkörler kılavuzun talimatı ile gemiye bağlanıp onu çekerek limana yanaştırırlar. Geminin bağlanmasında palamar motorları ve görevlileri çalışır. Manevra sırasında komutlar doğrudan kılavuz kaptan tarafından verilir ve gemi personeli dahil diğer görevliler tarafından yerine getirilir.
Gemi güvenli manevraya uygun, kaptan kılavuza gerekli bilgilendirmeyi yapmış, gemi personeli de yanaşma görevinde üzerlerine düşeni gereği gibi yapmış ancak kılavuz kaptanın kusuru ile bir çatma meydana gelmişse kılavuz bundan sorumlu olur.[32] €
7.2.4.Çatmada Yardım ve Zamanaşımı
Çatışan gemilerin kaptanları, çatma yüzünden gemilere ve içindeki kimselere gelecek zararları önlemek veya azaltmak için, kendi gemilerini ve içinde bulunan gemi adamlarını ve yolcuları ciddi bir tehlikeye atmaksızın mümkün olan her yardımı yapmakla görevlidir. Bundan ötürü çatışan gemilerin kaptanları, birbirine yardıma muhtaç bulunmadıklarına inanç getirinceye kadar, gemilerini hadise yerinde tutmağa mecburdurlar.[33]
Çatışan gemilerin kaptanları, gemilerini ve içindeki kimseleri ciddi tehlikeye atmadan yapabilirlerse, yollarına devama başlamadan önce, gemilerinin adını, tanınma işaretini, bağlama, kalkma ve varma limanlarının adlarını öbür gemilerin kaptanlarına bildirmek görevlidir.
Çatışan gemilerin kaptanları, olayın sebeplerini ve hangi hal ve şartlar altında baş gösterdiğini, kazadan hemen sonra ve mümkünse, gemi jurnallerine yazarlar. Gemi jurnalindeki bu kaydın altı, kaptan, birinci zabit ve güverte tayfasından biri tarafından beraberce imzalanır.
Çatmada zamanaşımı süresi 2 yıldır. Bu süre aşıldıktan sonra taraflar birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar.€
Kaptanın, yolculuk sırasında meydana gelen, geminin ve/veya yükün kaybına veya hasara uğramasına, geminin bir barınma limanına girmesine veya herhangi başka bir zarara sebep olan kazalar hakkında yazdığı ve yetkili makamlarca tespiti yapılan rapora, “Kaza raporu” denir. Bir kaza sonunda toplanması gereken belge ve delilerin arasında yer alır ve çok önemlidir.
Kaza raporu kaptanın yolculuğun önemli hadiselerini, özellikle kazanın ve zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için alınan tedbirleri açıklayan kaza beyanından ibarettir. Ancak bir kaza raporunun hukuki geçerliliği, bu raporun mahkemeye tespit ettirilmesi ile kazanılır. Eğer kazada kaptan ölür veya tespit yaptıramayacak bir halde bulunursa gemide kaptandan sonra en yüksek rütbeli zabit (1.Zabit) bunu yaptırmaya mezun ve mecburdur.
Kaza raporunun tespiti için;
· Türk limanlarında, asliye ticaret yoksa asliye hukuk mahkemelerine,
· Yabancı limanlarda ise liman başkanlıklarına veya noterlere başvurulur.
Başvuru sırasında kaptan beyanının yanı sıra;
· Mühürlü ve kaptan tarafından imzalanmış kopyası olan personel listesine ve,
· Gemi jurnali veya ilgili sayfaların noterden tasdikli yeterli sayıda nüshalarına ihtiyaç vardır.
Ayrıca mahkemeye hâkimin gerekli soruları sorabilmesi için gemi adamlarının tamamı yahut içlerinden bir kısmı ile gidilir.
Çatmada kaza raporunun mahkemeye tespit ettirilmesi için;
· Kaza sonunda kaza ile ilgili kaptan beyanı hazırlanır.
· Kaza beyanının bir nüshası gemi işletmesine gönderilir.
· Kaza sırasında gemide bulunan personeli gösteren kaptan onaylı yeterli sayıda personel listesi hazırlanır.
· Kaza gününe ve ilişkili olayların geçtiği günlere ait gemi jurnal sayfalarının yeterli sayıda fotokopileri hazırlanır.
· İlk girilen limanda jurnal sayfaları notere tasdik ettirilir.Kaza raporunun tespitini talep eden bir dilekçe eşliğinde hazırlanan evraklar ile mahkemeye başvurulur.
· Mahkemenin çağırdığı gün ve saatte gemi personeli ile mahkemeye gidilerek ifade verilir.
· Mahkemece tespiti yapılan kaza raporu, sorumluluk ve tazminat taleplerinde kullanılmak üzere ilgili diğer belge ve deliller ile birleştirilir.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar;
· Kaptan beyanının mahkemeye tespit ettirmeden işletmeye gönderilmesinin amacı işletme avukatlarınca ifadelerin eksik veya gereksizlerinin tespiti içindir.
Sigorta; bir menfaat üzerindeki riski en aza indirmek için kullanılan bir yoldur. Gemi işletmeleri deniz tehlikelerine karşı işletmelerinde olan gemileri sigorta ettirirler.
İşletmece sigorta ettirilmeyen bir gemi, işletmenin onayı ile kaptan tarafından da sahip olduğu temsil yetkisi ile sigortalanabilir.
Menfaatlerin zarara uğramaması için ne kadar tedbir alınırsa alınsın, zarara uğrama riskini çok aşağılara çekemeyiz. Riskin sıfırlanabilme veya çok aşağılara çekilebilme imkânı ancak sigorta ile mümkün olabilir. Sigorta, sigortalıya ait belirli bir maddi menfaatin, belirli bir riskin gerçekleşmesi ile uğradığı zararın, sigortacı tarafından karşılanma taahhüdünü içeren bir ticari ve hukuki anlaşmadır.
Risk altında bulunan menfaatlerini sigorta ettirmek isteyen bir kişi, bilinçli olarak sigorta yaptırmalıdır. Sigorta fiyata göre değil ihtiyaca göre yapılmalıdır. Bilinçli bir sigortalı, poliçeyi okumasını, yorumlamasını ve neyi satın aldığını bilir. Sigortacısını seçerken gücünü, tecrübesini, personelini tartar ve ona göre seçer.
Bir poliçenin iyi okunabilmesi ve yorumlanabilmesi sigortalıya, haklarını ve sınırlarını gösterir. Bu şekilde ne gereksiz taleplerde bulunulur, ne de alınabilecek bir hakkın talebinde eksik kalınır. Bu neden ile öncelikle aşağıdaki terimlerin bilinmesinde yarar vardır.
· Sigortacı,
Sigortalı ile sigorta akdini doğrudan veya yetkili bir acentesi aracılığı ile gerçekleştiren sigorta şirketidir.
· Sigortalı,
Belirli bir menfaatin zarara uğraması halinde mali kayıpları olacak, sigorta şirketi ile sigorta akdi yapmış menfaat sahibi veya kiracısı veya ipotek alacaklısıdır.
· Risk,
Bir menfaatin belirli bir ortamda karşı karşıya olduğu ve kendisine zarar verebilecek olan bir tehlikedir. Riskin sigorta teminatı altına alınabilmesi için muhtemel olmalıdır. Mutlak riskler, yani gerçekleşmesi muhakkak olan riskler sigorta akitlerinin konusu olamaz. Bir başka deyişle de eğer belirli bir riskin kesinlikle gerçekleşeceği biliniyor ve öyle sigortaya gidiliyorsa, zarar oluştuğunda, sigortacıda bunu tespit ederse riskin mutlak olduğu gerekçesi ile tazminatı ödemekten imtina edebilir. Risk sigorta akdinde teminatın konusudur. Bir başka deyişle, belirli riskler için belirli sigortalar oluşmuştur. Örnek ile yangın tehlikesine karşı yangın sigortası, deprem riskine karşı deprem sigortası gibi. Ancak riskler o kadar çoktur ki her risk için ayrı bir sigorta oluşturulamaz. Dolayısıyla bazı riskler de ek teminatlar olarak sigorta poliçelerine katılırlar.
· Sigorta Poliçesi,
Yapılan sigorta akdinin yazıldığı belgedir. Ekindeki genel ve özel şartlar ile bir bütün teşkil eder. Genel olarak ihtiva ettiği unsurlar, sigortacı, sigortalı, sigorta konusu, sigorta bedeli, teminat altına alınan riskler, süre, ücretlendirme, ödeme şartları, özel şartlar vs. Aynı poliçe birden fazla sigortayı içerebilir ve genelde de öyle olmaktadır. Belirli sigorta konuları, belirli şartlarda, farklı risklere maruzdur. Bu farklı riskler ister ayrı ayrı sigortalar olsun, ister ek teminatlar olsun, tek bir isim altında bir poliçe içinde toplanabilir.
· Teminat,
Sigortacının sigortalıya, sigorta konusunun, belirli bir riskin gerçekleşmesi halinde vereceği nakdi karşılığı belirtir sözdür. Yani sigorta ettirilen bir menfaat kaybolduğunda sigorta şirketi o menfaati veya muadilini bulup yerine koymakla değil, muadilinin nakdi karşılığını vermekle mükelleftir. Teminatlar sigorta şekline göre, sigorta konusunun değerine veya belirli bir rakama göre belirlenir. Örnek ile bir mal sigortalandıysa o malın değeri, bir sorumluluk sigortalandıysa belirli bir miktar teminatı belirleyebilir.
· Sigortanın konusu,
Sigortalının sahip olduğu menfaattir. Bu menfaat bir mal olabilir, bir gelir olabilir, bir sorumluluk olabilir.
· Sigorta fiyatı
Verilen teminatın riskine göre sigortacının alacağı ücrete temel oluşturan orandır.
· Sigorta primi,
Sigortacının, yapılan sigorta akdine göre verdiği teminatın ücretidir. Prim etkileyen unsurlar, sigorta konusunun bedeli, verilen teminatlar ve fiyatları ve özel şartlardır. Miktarı, sigorta bedelinin fiyatla çarpılıp, ek prim ve indirimlerin uygulanması sonunda elde edilen rakama vergi ilavesi ile belirlenir. Poliçenin geçerliliği, sigortalının prim ödeme şartlarına uymasına bağlıdır. Kanuni süreç zarfında, anlaşıldığı şekilde ödeme yapılmaması halinde, sigortacı hasarı tazminden imtina edebilir.
· Sigorta Değeri
Sigorta konusunun, riziko gerçekleşmeden bir an önceki piyasa değeridir. Hasar ödemesine esas teşkil eden rakam budur. Örnek ile 1000 liraya satın alınan bir eşya, sigortalanır ve kullanılır. Kullanılma sırasında bu eşya eskir ve bir miktar değer kaybeder. Sigorta değeri işte bu, eşyanın kullanımdan sonra düşmüş olan değeridir. Sigortaya konu olan risk gerçekleştiğinde sigortanın yapıldığı zamanki değer değil, risk gerçekleşmeden bir an önceki sigorta değeri referans alınır.
· Sigorta Bedeli
Sigorta konusunun, sigorta ettirildiği değeridir. Bu miktar sigorta değeri ile eşit olmalıdır. Eşit olmaması, aşkın veya eksik sigortayı doğurur.
· Aşkın Sigorta
Sigorta bedelinin, sigorta değerinden yüksek olduğu durumdur. Bu durumda sigortalı gereksiz yere fazla prim ödemiş duruma düşer. Çünkü prim, yüksek belirlenmiş sigorta bedeline orantılı olurken, hasar tazminatı da daha düşük olan sigorta değerine göre belirlenir. Yüksek bedel gösterildi, primi de ona göre yüksek ödendi diye yüksek hasar ödemesi yapılmaz.
· Eksik Sigorta
Sigorta bedelinin, sigorta değerinden eksik olduğu durumdur. Burada da eksik hasar tazminatımız söz konusu olur. Belki bilerek (prim düşük olsun diye) belki de bilmeyerek sigorta bedelini sigorta değerinden düşük tutarsak, sigorta bedeli, hasar ödemesine esas tutulur. (bir anlamda müştereklik oluşmuş olur) Bu durumda da alınan tazminat, zararımızı karşılamaz.
· Sigorta Bedel Tespiti
Sigorta yapılırken, bir ön uzman incelemesi (ekspertiz) yapılsa da, sigortalının beyanı sigorta değerine esas olur.
· Sigorta Değer Tespiti
Hasar olduğunda kabaca hasar oranı tespit edilir. Sonra sigorta konusunun piyasa fiyatı araştırılır ve bundan sonra da hasar ödemesine esas teşkil edecek rakamlar belirlenir. Burada sigortalının malının daha değerli olduğu konusundaki itirazları olur. Ancak uzman (eksper) ve şirket değerlendirmeleri sonucu belirler.
· Muafiyet
Muafiyet; sigorta poliçesi kapsamındaki bir hasarın ödenmesinde hasarın sigortalının üzerinde kalan bölümüdür. Bu akit gereği konan özel bir şarttır. İki çeşittir.€
o Entegral Muafiyet
Muafiyet kısmının altında kalan hasarlar hiç ödenmez, hasar miktarı muafiyet miktarının üzerine çıktığında tamamı ödenir.
o Tenzili Muafiyet
Bir hasar halinde, muafiyet olarak belirlenen (%) kısma kadar olan hasarda ödeme yapılmaması, bu miktarı aşan hasarda da sadece aşan kısmın ödenmesini belirten bir kuraldır. Örnek ile sigorta bedeli 1 milyon dolar olan bir malın %2 muafiyetli sigortasında, 20.000 dolara kadar olan hasar ödenmez, bu miktarı aşan hasarda da 20.000 dolar eksiği ile ödeme yapılır.
· Müştereklik
Akit gereği konan özel bir şarttır. Sigorta hasarının sigortalı ile sigortacı arasında paylaşımını ön görür. Örnek ile %50 müştereklik, bir hasarda tazminat miktarının %50 sini sigortacı ödeyecek, %50 side sigortalı üzerinde kalacaktır.
· Tazminat Miktarı
Sigorta değeri veya bedelinden hangisi daha düşük ise o miktarın, hasar oranı ile çarpılması sonucu elde edilen miktara, muafiyet, müştereklik gibi özel şartların uygulanması ile elde edilen miktardır.
· Sigorta Süresi
Aksi belirtilmedikçe, teminatın başladığı gün, öğleyin saat 12.00’ da başlayıp, bittiği gün saat 12.00’ye kadar olan süredir.
· Çifte Sigorta
Çifte sigorta; aynı menfaatin aynı rizikolara karşı birden çok sigortacıya sigorta ettirilmesine çifte sigorta denir.€
Bir menfaatin belirli bir riske karşı teminat altına alınması yani sigortalanması zarara uğrandığında tazminat alınması için yeterli değildir. Riziko gerçekleştiğinde doğru hareket edilmemesi tazminat veya zaman kayıplarına sebep olur. Bu neden ile riziko gerçekleştiğinde neler yapılması ve bilinmesi gerektiği aşağıda açıklanmıştır.
· Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Tarafların Yetki Ve Yükümlülükleri,
Riziko gerçekleştikten sonra, tarafların bütün hakları saklı kalmak koşulu ile her türlü koruma önlemlerini almaya veya bunların alınmasını istemeye, gözetmeye veya bunlara girişmeye yahut başlamaya sigortalı veya sigorta ettiren zorunlu, sigortacıda yetkilidir. Sigortacının bu eylemlerinden dolayı ödeme yükümlülüğünü peşinen kabul ettiği ileri sürülemez. Sigortalı veya sigorta ettiren bu konularda sigortacı ile tam bir işbirliği yapmak, bu önlemlerin alınmasına yardım etmek için elindeki bütün belge ve bilgileri sigortacıya vermekle yükümlüdür. Bundan başka, sorumlu üçüncü kişilere karşı rücu haklarını korumak üzere, bütün önlemleri zamanında almak ve gerekli işlemleri yapmak için, sigortalı veya sigorta ettiren, sigortacı ile koşulsuz işbirliği yapmakla yükümlüdür. Sigorta ettiren veya sigortalı bu maddede sayılan yükümlülükleri yerine getirmez ve bunun sonucu zarar miktarında bir artış olursa bu kısım sigortacının ödeyeceği tazminattan indirilir.
· Hasar Bildirimi ve Hasara İlişkin Belgeler
Sigorta ettiren veya sigortadan haberi olması halinde sigortalı, rizikonun gerçekleştiğini öğrenir öğrenmez bu durumu sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinden doğan borcun muaccel olabilmesi için sigortalı, tazminatın hesabını gösteren bir liste ile diğer gerekli belgeleri vermek zorundadır.
· Halefiyet
Sigortacı, ödemiş olduğu tazminat tutarı ile sınırlı olmak kaydı ile sigortalının üçüncü kişilere karşı olan tazminat talebi haklarına sahip olur. Sigortalı, sigortacının isteği üzerine bu hususu dispeçte veya sigorta tazminatı makbuzunda yahut buna ait belgede belirtmeyi kabul eder. Dispeç gemi ve yükle ilgili zararın, alacak ve borçlarını tespit işlemidir.
· İyi Niyet Yükümlülüğü
Taraflar, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında ve devamı boyunca iyi niyetli hareket etmekle yükümlüdür. Sigorta edilen menfaat sigortalı tarafından sanki sigortalı değilmişçesine korunmalı ve olası zararlara karşı tedbirleri alınmalıdır. Sigorta ettiren veya sigortalı yahut bunların sözleşmeyi yapmakla görevlendirdikleri kişiler, sözleşmenin esasına ilişkin kendilerince bilinen her hususu, sözleşme yapılmadan önce sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde iyi niyete aykırı hareket edilmiş sayılır. Sigorta ettiren veya sigortalı yahut bunların sözleşmeyi yapmakla görevlendirdikleri kişiler, işlerinin olağan süreci içinde, kendilerince bilinmesi gerekli her hususu biliyor sayılırlar. Rizikonun değerlendirilmesi açısından taşıdıkları önem dolayısıyla; sözleşmeyi yapıp yapmama veya sigorta priminin ya da şartların belirlenmesinde, basiretli bir sigortacının vereceği karara etken olabilecek her husus sözleşmenin esası ile ilgili husus sayılır ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır.
· Sigorta Priminin Ödenmesi
Sigorta priminin tamamı veya taksitle ödenmesi kararlaştırılmış ise ilk taksit, poliçenin tesliminde ve kalan taksitler de poliçede belirtilen tarihlerde nakden ödenir. Sigorta ettiren kimse primini vermemiş, prim tecil edilmiş veya poliçede vadeleri tayin ve tespit edilen herhangi bir taksidini vade gününün bitiminde ödememiş ise temerrüde düşer. Temerrüt gününü takip eden 15 gün içerisinde de sigorta ettiren prim borcunu ödemezse bu müddetin bitiminden itibaren 15 gün süre ile sigorta teminatı durur. Bu sürenin sonuna kadar prim ödenmediği takdirde sigorta sözleşmesi herhangi bir ihtara gerek kalmadan fes edilmiş olur. Bu poliçe ile ilgili herhangi bir prim iadesi ekli özel şartlara göre yapılır.
· Tebliğ Ve İhbarlar
Sigorta ettiren veya sigortalının bildirimleri, sigorta şirketinin merkezine veya sigorta sözleşmesine aracılık eden acenteye, noter aracılığı yahut taahhütlü mektup ile yapılır. Sigorta şirketinin bildirimleri de sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesine aracılık eden acenteye bildirilen son adreslerine aynı surette yapılır. Taraflara imza karşılığı elden verilen mektup, telgraf, telex veya fax ile yapılan bildirimler de taahhütlü mektup hükmündedir.
· Ticari ve Mesleki Sırların Saklı Tutulması
Sigortacı ve sigortacı adına hareket edenler bu sözleşmenin yapılması dolayısıyla sigorta ettirene ve sigortalıya ilişkin olarak öğrenecekleri sırların saklı tutulmamasından doğacak zararlardan sorumludur.
· Yetkili Mahkeme
Sigorta sözleşmesinden doğan anlaşmazlıklar nedeniyle açılacak davalarda yetkili mahkeme, sigorta şirketi merkezinin veya sigorta sözleşmesine aracılık yapan acentenin ikametgâhının bulunduğu yerdeki veya rizikonun Türk karasularında gerçekleşmesi halinde rizikonun gerçekleştiği yerdeki ticaret davalarına bakmakla görevli mahkemedir.
· Zamanaşımı
Sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler, hasar tarihinden itibaren iki yılda zamanaşımına uğrar.
· Özel Şartlar
Tarafların anlaşmasına göre, genel şartlara aykırı olmamak kaydı ile özel şartlar konulabilir ve bu özel şartlar, genel şartlara göre öncelikli uygulanır.
Donatan, zarara uğrama riskini en düşük seviyede tutabilmek için gerekli sigortaları yaptırmalıdır. Bu anlamda ilk ve en önemli kişi donatan veya donatan adına hareket eden kişidir.
· Bir tekneye sigorta yaptırmadan önce,
· Büyük ve ödemeler konusunda kötü bir ünü olmayan ve sigorta edilecek tekneyi sigorta edecek bir sigorta şirketi seçilir, (Sigorta şirketlerinin sigorta yapmayı kabul etme konusunda yaş gibi belirli şartları olur)
· Bilgili, tecrübeli ve sorumluluk sahibi bir acente seçilir,
· Sigorta bedeli sağlıklı olarak belirlenir,
· Satın alınacak teminatlar belirlenir,
· Sigorta şirketine aşağıdaki konularda gerekli bilgileri verir,
o Sigorta ettiren,
o Sigorta konusu (Tekne ile ilgili)
o Çalışma şekli,
o Çalışma alanı, (Sefer bölgesi)
o Sigorta bedeli,
o İstenen teminatlar,
· Sigortanın yapılmasından sonra,
o Poliçe peşinatı ve taksitleri zamanında ve düzenli olarak ödenir,
Zamanında yapılmayan bir ödeme, tazminatın ödenmesini engeller.
o Poliçenin aslı işleten kişide, bir foto kopyası da teknede bulundurulur,
o Zararın oluşmaması için gerekli tedbirler alınır,
Sigortanın hasarı karşılayacak olması, zarar oluşmaması için gerekli tedbirleri almamızı gevşetmemelidir. Unutulmamalıdır ki, sigortalı iyi niyet kuralına göre, sanki sigortalı değilmişçesine tedbirli olmalıdır. Ve ne kadar olursa olsun sigortaya konu bir olayda, donatanın öyle veya böyle yine kayıpları olacaktır.
· Sigortadan talebe ilişkin bir durumun olması halinde,
Bu durumda en önemli kişi gemi kaptanıdır. Çünkü bazen çok basit ihmaller veya bilgi eksiklikleri bu sigortaları işe yaramaz hale getirir ve bir anlamda, donatanın gereksiz sigorta primi vermiş olmasına sebep olurlar. Ve hatta daha da ötesi bilgisiz ve tedbirsiz bir kaptan donatanın zarara uğrama riskini azaltma imkânı bile elinden almış olur. Kaptanın ilk müdahalesi, zararın mümkün olduğunca çabuk ve eksiksiz tazmin edilebilmesi için çok büyük önem arz eder. Sigortaya konu olacak bir hasar olduğu takdirde derhal Kaptan tarafından aşağıdaki işler yapılır,
· Zararın artmasını engelleyici tedbirlerin alınması,
Zararın sigortadan alınacak olması, kazanın olmasından sonra zararın artmasını engelleyici tedbirlerin alınmasını gereksiz kılmaz. Gerekli tedbirlerin alınmaması halinde büyüyen zarar, sigorta kapsamı dışında kalır.
· Bilgilendirme,
Sigortadan talebini doğuran bir durumun meydana gelmesi üzerine, olayın olmasından veya 6 ay içerisinde öğrenilmesinden itibaren 5 gün içerisinde, sigorta şirketine bildirim yapılmalıdır.
· Belgelendirme,
Bildirimin arkasından olayı ve işlemleri tanımlayıcı belgeler toparlanmalıdır.
o Deniz raporu (Tespiti yaptırılmış)
o Kaza ile ilgili güverte ve makine jurnallerinin onaylı kopyaları,
o Denize elverişlilik belgesi,
o Gemi adamları donatımında asgari emniyet belgesi,
o Gemi adamları listesi,
o Zarara ilişkin proforma fatura, makbuz, vb. belgeler
o Ekspertiz ve/veya dispeç raporu,
· Ekspertiz ve ödeme,
Sigortalı teknede, sigorta kapsamına giren bir hasarın oluşmalı halinde, sigorta şirketi gerekli incelemeyi (Ekspertiz) yaptırarak durumu belirler ve uygun görülen ödeme hesap edilir. Uygun görülen ödeme nakit olarak yapılır.
Sigorta tazminatı talep etmek için;
· Sigorta teminatı altına alınması istenen gemi üzerindeki riskler tespit edilir.
· Geminin sigorta bedeli tespit edilir.
· Güvenilir sigorta şirketlerine geminin istenen bilgisi, teminat altına alınması istenen riskler ile sigorta bedeli bildirilerek fiyat çalışması istenir.
· Sigorta şirketlerince yapılan çalışma mukayeseli olarak incelenir ve uygun olan şirkete sigorta yapılması talimatı verilir.
· Poliçe priminin peşinat ve taksitlerinin zamanında ödenmesi sağlanır.
· Gemi sigortalı değilmişçesine korunur.
· Rizikonun gerçekleşmesi halinde hasarın büyümemesi için gereken tedbirler alınır.
· Gerçekleşen risk ve gerçekleşme sırasında geminin durumu ile ilgili belge ve deliller toplanır.
· Sigorta şirketine hasar bildiriminde bulunularak tazminat talebinde bulunulur.
· Sigorta eksperlerinin gerekli incelemelerini yapabilmeleri için gereken imkan sağlanır.
· Sigorta şirketince haksız olarak ödeme yapılmaması veya yetersiz ödeme tahakkuk ettirilmesi halinde poliçede belirtilmiş yerdeki ticaret mahkemesine tazminat davası açılır.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar;
· Sigorta yapılmasında işletmenin onayı alınmalıdır.
· Sigorta şirketinin gemiyi incelemek üzere gönderdiği uzmana (eksper) yardımcı olunur.
[1] PSC: Port State Control: Paris memorandumu gereğince ülkelerin limanlarına gelen gemilerin uluslar arası kurallara uygunluğunu denetlemekle görevlendirdiği kişiler.
[2] DİK md 31
[3] Manifesto: Gemideki yük konşimentolarının ve üzerindeki kayıtların tahliye limanına göre sıra ile yazıldığı listedir.€
[4] Konşimento: Yükün gemi ile taşınmak üzere teslim alındığını ve varma limanında hak sahibi kişiye aynen teslim edileceğine ilişkin bir taahhüdü içeren kıymetli evraktır.€
[5] Rehnetmek: Rehin vermek. Bir taşınırın alınacak borca karşılık gösterildiği anlaşma.
[6] Deniz ödüncü: Kaptanın kanunla belirlenmiş yetkisine dayanarak gemiyi veya yükünü rehin vererek aldığı borç.
[7] TTK Md.816
[8] GA yönetmeliği Md.4, Denizde Can ve Mal koruma Kanunu Md.1
[9] TTK md.819
[10] İntifa: Kullanma hakkı.
[11] İbraz: göstermek, sunmak.
[12] Deniz iş kanunu Md.2
[13] Yedieminlik: Uyuşmazlık konusu şeyin saklanması veya idaresi kendisine verilen güvenilir kişi.
[14] DTK md. 990
[15] Konşimento: Gemi yükünün sevk irsaliyesi
[16] DCMK md.10
[17] Gerçek kişi: İnsan.
[18] Tüzel kişi: Şirketler, dernekler gibi başlı başına bir varlığa sahip olmak ve belli bir amaç gütmek üzere kurulan veya oluşan varlık.
[19] Bare boat: Personelsiz olarak kiralanan gemi
[20] DİK md.2
[21] TTK md.974
[22] TTK md.817, DCMK md.2
[23] DCMK md.3, DCMK md.4
[24] TTK md.817, DCMK md.6
[25] BM deniz hukuku sözleşmesi md.3
[26] BM deniz hukuku sözleşmesi md.56
[27] BM deniz hukuku sözleşmesi md.76
[28] TTK md.829
[29] Yat Turizmi Yönetmeliği Md.20
[30] TTK md.1220; Çatma olmaksızın bir manevrayı yapmak veya yapmamak suretiyle yahut nizamlara riayetsizlik yüzünden başka bir gemiye yahut gemide bulunan can veya mallara bir zarar verilmesinde de çatma hükümlerinin tatbik edileceğini belirtmiştir.
[31] Müteselsilen alacak: Sadece kanunla düzenlene durumlarda alacaklı kusur oranına bakmaksızın zarara sebebiyet veren herkesten zararın tamamını isteme hakkına sahiptir. Buna müteselsilen alacak denir.
[32] TTK md 1219
[33] Denizde Can ve Mal Güvenliği Hk.Kanun Md.10