(Pervaneli gemiler
için)
Bir manevra sevk ve idare eden kişi geminin
kaptanıdır. Ancak, köprüüstü vardiyalarında vardiya zabitleri, manevralarda
kılavuz kaptanlar kaptandan ayrı olarak sınırlı yetki ile geminin
manevralarında kumandayı ele alırlar.
İyi
manevra yapmak;
·
Gemiyi
güvenli (Gemiye, çevreye ve kişilere zarar vermeden veya onları tehlikeye
atmadan) ve
·
Ekonomik
(Gereksiz yakıt ve zaman harcamadan) olarak kullanmaktır.
Bir
kaptanın iyi manevra yapabilmesi için;
·
Manevra
alanı yeterli olmalı,
Gemiye
istenen hareketleri yaptırmak için, geminin ebatları ve manevra kabiliyetlerine
uygun yeterli nete alanın bulunması gerekir. Bu alanın derinliği, genişliği, manevra
alanını kısıtlayıcı, su altı ve su üstü unsurlarının varlığı, gemiye güvenli
kumanda etmeyi etkileyen unsurlardandır.
·
Çevre
koşulları uygun olmalı,
Gemiye
etki eden akıntı ve rüzgâr gibi, deniz ve hava koşulları, güvenli manevra için
yeterli alan olmasına rağmen, etkilerinden dolayı bu alanı daraltarak güvenliği
etkiler.
·
Gemisi
manevra için iyi vasıflara sahip olmalı,
Geminin
ileri yol kazandırıcı (Makine gibi), yönlendirici (dümen, baş iter gibi) ile
yardımcılar unsurlar (halat, ırgat, iletişim cihazları gibi) vasıfları
manevrayı etkileyici unsurlardır.
·
Kişisel
yeterliği yüksek olmalı
Kaptanın
İyi bir gemi kullanıcısı olabilmesi için,
o
Gerekli
bilgiye,
o
Yeterli
tecrübeye ve
o
Uygun
vasıflara sahip olması gerekir, (Uygun vasıflar)
§
Özgüven,
§
Soğukkanlılık,
§
İleriyi
görebilirlik,
§
Kararları
kesin, doğru, çabuk, alabilirlik,
§
Uyanıklık.
Demirleme,
bir geminin demirini deniz tabanına bırakarak onun tutunma gücünü kullanması
işlemidir.
Demirleme
genelde aşağıdaki amaçlar ile yapılır,
·
Açık
bir demir alanında bekleme,
·
Bir
rıhtım, iskele, şamandıra veya sahile kıçtankara bağlanmada,
·
Bir
rıhtım veya iskeleye bordadan yanaşma veya ayrılış manevrasına yardımcı olma,
Biz
demirlemeyi açık demir alanında, demir üzerinde durma anlamında
değerlendireceğiz. Demirin kullanıldığı diğer durumlar ilgili manevra
şekillerinde anlatılacaktır.
Demirlemenin
amacı deniz tabanına tutunmaktır. Eğer demirleme işi iyi yapılmazsa demir deniz
tabanında tutunduğu yerden kurtulur ve yer değiştirmeye başlar. Buna demirin
taraması denir.€ Tarayan demir tekrar gemiye alınmalı ve demirleme işlemi
yenilenmelidir.
Bir
demirin deniz tabanına iyi tutunabilmesi için önemli olan unsurlar;
·
Demirin
yapısı,
İyi bir
demir, üzerine yük bindikçe daha fazla saplanarak zemini daha iyi kavrayan bir
yapıda olmalıdır. (Demir özellikleri gemicilik dersinde anlatıldı)
·
Zeminin
yapısı,
Demir
atılacak zeminde önemli olan, demirin ve zincirin zemini sıkı tutması ve
gerektiğinde kolaylıkla toplanabilmesidir. Bu amaçla en uygun zeminler, kumlu ve
akarsu ağızlarındaki milli zeminlerdir. Kayalık ve mercanlık zeminler gerek
demirin zemini tutmaması, gerekse zincirin toplanması sırasında takılması
nedenleri ile sakıncalıdır. Ayrıca küçük tekneler için sazlık zeminlerde
demirlemeden kaçınılması gereken zeminlerdendir. Kumu referans kabul edersek,
zeminlerin tutma gücünü Kum 1.0 - Balçık 1.5 - Çakıl 0.3 - Düz kaya 0.0 € şeklinde sıralanabilir.
Haritalarda
özellikle demirleme imkanı bulunan yarlerde zemin yapısı kısaltmalar ile
belirtilmiştir. Bu kısaltmalara bakarak demirleyeceğimiz yeri belirleyebiliriz.
Bu kısaltmaları kullandığımız haritayı basan kurumun “sembol ve işaretler”
kitapçığından bulabiliriz. Bu zemin yapılarından belli başlıları aşağıdaki
tabloda verilmiştir.
S
|
Sand-Kum €
|
M
|
Mud-çamur
|
Cy
|
Clay-balçık
|
St
|
Stones-taşlık
|
G
|
Gravel-ince çakıl
|
P
|
Pebbles-orta
çakıl
|
Cb
|
Cobbles-iri çakıl
|
R
|
Rock-kaya
|
S/M
|
Sand over
mud-çamur üzeri kum
|
Wd
|
Weed-sazlık,
yosunluk
|
·
Zincirin
döşenme şekli,
Zincir
demirdeki bir gemiyi tutan esas unsurdur. Demir zinciri, zincir gemiyi tutar.
İyi bir zemine, iyi döşenmiş bir zincir, kopma gücüne kadar demire güç
bindirmeden gemiyi tutabilir. İyi
döşenen zincir zemini kucaklayarak taramaya karşı direnç oluşturur. Bunda en
iyi döşeme şekli “J” biçimi döşemedir.
·
Zincire
verilen kaloma,
Gemiyi tutan esas
unsur olan zincirin, görevini yapabilmesi için gerekli ve yeterli uzunlukta
zemine döşenmiş olması gerekir. Zincir uzunluğunun belirlenmesinde bir çok
faktör rol oynar. Bu neden ile gemi kaptanı tüm olasılık ve faktörleri gözden
geçirerek denize döşenecek zincir uzunluğunu belirler. Zincir uzunluğunun
belirlenmesinde göz önüne alınacak faktörler genel olarak;
o
Derinlik,
Derinlik
arttıkça artan miktar kadar zincire kaloma verilmekle birlikte aynı zamanda
zincirin zeminle yapacağı açıda artar. Bu neden ile sadece artan derinlik kadar
değil artışa orantılı olarak artı miktar daha kaloma verilmesi gerekir.
o
Zemin
yapısı,
Zemin
yapısının tutma gücü azaldıkça daha uzun zincir döşemek gerekir.
o
Rüzgâr
ve akıntının gücü
Rüzgâr
ve akıntı demire bine yükü artıran nedenlerin başında gelir. Bu neden ile
kuvvetli rüzgâr veya akıntılarda fazla miktarda zincir döşemek gerekir.
o
Kalış
süresi
Demirlerken
mevcut akıntı veya rüzgârın az olmasına bakılmaksızın, demirde kalış süresine
ve bu arada olabilecek yüksek akıntı veya çıkabilecek kuvvetli bir rüzgâr
hesaba katılmalıdır. Uzun kalışlarda veya topografik özellik gösteren yerlerde
çıkabilecek kuvvetli rüzgâr hesaba katılarak daha uzun zincir döşemesi
yapılabilir. (Ülkemizde, Antalya, İskenderun gibi bazı yerlerde topoğrafik
özellikleri nedeni ile bazen karadan, boğaz tabir edilen dağlar arasından gelen
çok kuvvetli rüzgârlar alınmakta ve gemilerin batmasına neden olmaktadır.)
Kabaca
sakin havada, makul bir bekleme süresinde, kum zemin için suya verilecek
zincirin boyu; derinliğin karekökü 25 ile çarpılarak bulunur. Örnek olarak 25m
derinlik için denize verilecek zincirin uzunluğu= karekök 25 x 25 = 5 x 25 =
125m. 125 /27,5=4,5 kilit.€
Tüm
bunlara rağmen ne kadar denize zincir verirsem o kadar iyi olur gibi bir
düşünceye de sahip olunabilir. Ancak zincire verilen kaloma aynı zamanda
geminin salma dairesini de artırır. Salma dairesinin artması geminin salarak
bir başka demirli gemi üzerine düşmesi gibi sonucu da doğurabilecektir. Bu
neden ile gereksiz yere zincire kaloma verilmemelidir.€
Bir demir yeri
seçilirken öncelikli olarak kontrollü alanlardaki demir yerleri seçilir. Bunlar
haritalarda demir yeri olarak gösterilen yerlerdir. Ancak yat ve balıkçılarda
ise kontrollü alan imkanı yoktur. Her kıyı gezi ve av alanı olabilir.
Zorunluluk halinde haritada demir yeri olarak gösterilmemiş dahi olsa, güvenli
olduğuna kanaat getirilen yerlerde demirlenebilir.
·
Demir
yeri seçilirken aşağıdaki hususlara dikkat edilir. €
·
Trafik
hattının dışında olacak,
·
Olağan
dışı rüzgâr ve akıntı gibi riskli doğa koşullarına maruz olmayacak,
·
Zemin
kumluk veya çamur olacak,
·
Emniyet
payı ilave edilmiş salma dairesi[1] içerisinde bir başka gemi, şamandıra,
topuk, longoz[2] gibi engel bulunmayacak,€
·
Demir
yerindeki derinlik LW zamanı, geminin mevcut en fazla draftının 1,5 katından
az, HW zamanı üç mislinden daha fazla olmayacak,
·
Sahile
çok yakın olmayacak,
·
Dıştan
gelebilecek hırsız, korsan gibi bir tehlikeden uzak olacak,
Atılacak
tek demirin seçilmesinde aşağıdaki hususlara dikkat edilir,
·
Sakin
çevre koşullarında, pervanenin döndüğü yöndeki demir,
o
Sağa
devirli tek pervane, ileri yolda döşeme, sancak demir,
o
Sağa
devirli tek pervane, geri yolla döşeme, iskele demir,
o
Sola
devirli tek pervane, ileri yolda döşeme, iskele demir,
o
Sola
devirli tek pervane, geri yolda döşeme, sancak demir,
·
Bir
seferinde sancak diğer seferinde iskele demir,
·
Planlanan
demir yerine en yakın demirli geminin kullandığı taraftaki demir,
·
Mevcut
akıntı veya rüzgâr pruvaya alındığında, nete olan taraftaki demir,
Çevre koşullarında
demirdeki geminin salması
Çevre
koşullarının etkisinde olan demirli gemi, kuvvet bileşenleri nedeniyle, pruva
pupa hattının, atılan demir tarafında bir yöne doğru salar ve bu salma yönü
merkez olacak şekilde sancak iskele salınım yapar. Yukarıdaki şekilden de
görüldüğü gibi iskele demiri atan geminin kıç daha fazla iskeleye, sancak demir
atan geminin kıçı daha fazla sancağa kaçmıştır. Salma yönüne göre, bir demir
taraması olayında, nete taraftaki demirini kullanan gemi, nete alana tarama
yapacak ve müdahale için güvenli yer ve zaman olabilecektir.
Rotaya dik akıntı veya
rüzgârda demir yerine iniş
Sağa devirli tek
pervaneli gemide tornistan ile demir döşeme
·
Demir
mevkiine gelişte rüzgâr ve akıntıya karşı rotada düşme verilir,
Planlanan
demir manevrasının gerçekleştirilebilmesi için, demir yerine inilirken mevcut
akıntı ve rüzgâra göre rotaya gerekli düşme açısı verilir. Bu şekilde, düşme
nedeni ile olacak manevra bozulması engellenir.
·
Demir
mevkiine gelince duracak şekilde kademeli olarak yol kesilir,
Geminin,
mevcut durma mesafesini etkiyecek unsurlara göre, uygun mesafeye gelindiğinde
yol kesilir ve dur verilir. Yol kesme ve düşme ayarlaması iyi olan bir gemi
üzerindeki yol bittiğinde gemi demir mevkiine planlanan pozisyonda gelmiş
olmalıdır. Bu yol kesme büyük tonajlı gemilerde kademeli olarak yapılır. Ancak
burada unutulmaması gereken önemli unsur, geminin dümen dinleme süratidir. Gemi
dümen dinlemez olunca rüzgâra borda vermeye meyil edecek ve pruva hattı
değişecek manevra bozulacaktır. Bu neden ile gemiyi düşürecek nedenlere bağlı
olarak, demir yerine gelindiğinde, gemi üzerinde bir miktar yol bulunmasına
müsaade edilebilir. Bu yol demir yerinde tornistan ile sıfırlanabilir.
·
Rüzgâr
ve akıntı baştan alınır,
Demirleme
genel olarak, manevra alanı yeterliyse, akıntı ve rüzgâr baştan alınarak
yapılır.€ Demir mevkiine geliş rotamız her zaman akıntı ve rüzgâra karşı
olmayabilir ancak, demirleme öncesi gerekli sürat ve mesafe ayarlayarak dönüş
yapılır ve rüzgâr ile akıntı baştan alınabilir.
·
Tornistan
verilir,
Zorunlu
olmadıkça ileri yol ile demirleme yapılmaz. Bunun nedeni gemi ataletinin
sağlıklı hesaplanamama halinde çıkabilecek sorunlar ve ileri yolda zincirin
karinaya vereceği hasardır. Gemi ataleti
iyi hesaplanamamış ve üzerinde kuvvetli ileri yol varsa aşağıdaki sorunlar
çıkabilir,
o
Zincirin
döşenme şekli bozulabilir,
o
Zincire
aşırı yük binerek zinciri kesebilir,
o
Demir
tarayabilir,
o
Gemide
kontrolsüz savrulma olabilir,
Bu gibi
aksaklıkların olmaması için demir, geri yolda atılarak zincir döşenir. Demir
atma mevkiine gelince tornistan verilir. Gemiye geri yol kazandırılır, demir
atılır ve stop verilir. Geminin üzerindeki geri yol ile zincir döşenir. Geri
yol bittiğinde de planlanan zincir döşenmiş olur. Burada önemli olan, planlanan
zincirin döşenmesi için gerekli ve yeterli geri yolun kazandırılarak makineye
dur verilmiş olmasıdır.
·
Deniz
tabanını kucaklayacak şekilde zincir döşenir,
Zincir
denize bir doğru hat üzerinde döşenmeyip, zemini kucaklayacak şekilde döşenir.
Bu şekilde demirin gemiyi tutma gücü artırılır. Aşağıda tek pervaneli bir gemi
için verilen döşeme şekli, çift pervaneli bir gemi için oldukça kolay olup,
zincirin istenilen şekilde döşenmesi sağlanabilir.
Burada
önemli bir husus, zincirin geminin aldığı yol miktarında salıverilmesi. Aksi
taktirde zincir zemine döşenmez, yığılır. Bu şekilde, gemiyi tutamaz ve üzerine
güç bindiğinde açılarak, geminin yer değiştirmesine ve gemiyi tutma gücünün
azalmasına yol açar.
Bekleme
amacı ile çift demir atılmaz. Bunun istisnası, geminin belirli ve 6 ay, bir
sene veya daha çok uzun süre demirde kalması ve bu sürede hava şartları ne
olursa olsun geminin makinelerinin çalıştırılamayacak durumda olması halidir.
Tek ve sağa devirli bir geminin çift
demir atması Karamusala
vurmak
·
Genel
akıntı-rüzgâr yönüne dik gelinir,
·
İlk
demir atılır,
·
Zincire
bindirerek yavaş yavaş ilerlenirken kıçta hafif attırılır,
·
İlk
demirden 3 kilit mesafede ilk demir zinciri aganta edilerek, ikinci demir
atılır,
·
Tornistan
ile geminin kıçı atılırken, geri geri ilerlenir ve ikinci demir zinciri
döşenir,
·
İkinci
demir zinciri de 3 kilit verildikten sonra her iki demir zincirine beraberce
boş verilerek zincir döşenmeye devam edilir.
·
Her
iki demir zincirine toplamda 6 şar kilit boş verildikten sonra, kastanyolalar
suğa edilir.
·
Bu
şekilde uzun süre durulacaksa zincirler karamusala vurulur.
Demirde
bu şekilde beklenirse, gemi rüzgâr ve akıntı nedeniyle döner ve zincirler
birbirlerine dolanır. Bu dolanmanın önüne geçilmesi için zincirler karamusala
vurulur. Karamusala vurmak; uygun şekilde ve eşit olarak denize döşenmiş
zincirlerin gemi loçalarından girmeden önce kilitlerinden sökülerek bir
fırdöndünün bir ucuna bağlanması, zincirin gemide kalan çımalarının da
fırdöndünün diğer ucuna bağlanması şekli ile olur.
Normal
durumlarda çift demir atılması özellikle tankerlerde, geminin mümkün olduğunca
sabit tutarak, bir iskeleye kıçtan kara olması veya kıçtan denizdeki
şamandıralara bağlanarak, denizden akaryakıt hortumunun alınması gibi
durumlarda kulanılır. Atılması ve döşenmesi, çift demirde beklemede olduğu
gibidir. Ancak, geliş rotası, kıçtan kara olunacak yere dik olur, kıçtan karaya
bağlanır ve zincirler karamusala vurulmaz.
Bu tip
manevrada gemi sağa devirli tek pervaneliyse atılacak ilk demir sancak demir,
sola devirliyse ilk demir iskele demir olacak şekilde manevra yapılması,
tornistanda geminin kıçının bağlanacağı yere çevrilmesinde yararlı olacaktır.
Eğer demirler dengeli atılamazsa ve yük bindirilemezse, geminin başı bir tarafa
doğru, diğerinden daha fazla dönük olabilir.
·
Yanaşılacak
rıhtımın dik olarak iki gemi boyu açığına, yanaşma pozisyonuna dik açı ile
gelinir,
·
İlk
demir, yanaştıktan sonra alınacak pozisyonun dik hizasına yarım gemi boyu kala
atılır,€
·
İlk
demir atıldıktan sonra düşük süratle ikinci demir yerine ilerlerken zincir 3
kilit suya verilir.
·
İkinci
demir yerine gelince ilk demir kastanyolası suga edilir ve diğer demir atılır.
Bu şekilde geminin kıçı yanaştırılacak yere doğru çevrildikten sonra tornistan
verilerek ikinci demirin zinciri döşenmeye başlanır.
·
İkinci
demir zinciri de 3 kilit döşendikten sonra her iki demir zincirine yavaş yavaş
ve eşit şekilde kaloma verilerek kıçtan bağlanacak yere kadar her iki zincir
denize döşenir.
·
Rıhtım,
iskele veya şamandıralara bağlanır.
Çift demir ile
kıçtankara olunması
Bir
gemi kıçtankara olarak bir rıhtıma, bağlarken kıçüstünde, her iki taraftan yani
iskele ve sancaktan, rıhtımda her iki ileri sancak ve iskele babalara, birer
takım doğrudan, birer takım çapraz olarak halat gönderir. Denizdeki
dalgalanmalar, uzama payı fazla olmayan dik halatlar üzerinde yıpratıcı
olacağından, kısa açmazların verilmesinden kaçınılır.€ Şamandıra veya sahil
gibi unsurlara yapılan bağlamalarda da buna dikkat edilir.
Tek
demir ile kıçtankara olunmasında, çift demirle kıçtankara olunmasında olduğu
gibi gelinir ancak tek demir atılır.
Tek demir ile kıçtankara
·
Kıçtankara
olunacak yere dik açı ile gelinir,
·
Demir,
yanaştıktan sonra alınacak pozisyon hizasına 1,5 kilit kala atılır,
·
Gemi
demir döşeyerek ilerlerken bir yandan kastanyola kontrollü olarak sıkılarak,
geminin kıçı kıçtan kara olunacak yere doğru attırılır.
·
Geminin
kıçı kıçtankara olunacak yere döndüğünde tornistan ile zincire yük bindirmeden
kaloma edilerek geri gidilir,
·
Kıçtankara
olunur.
Yukarıda
anlatılan yöntem ile kıçtan kara olunmasında, eğer zemin tutucu değil, zincir
gemiye uygun kalınlıkta değil veya iyi döşeme yapılmadıysa, demir boşlama
yaparak baş rüzgâr veya akıntı ile diğer tarafa atabilir ve gemi kıçtan karaya
vurabilir. Bunun karşılanması için zincirin boşu alınır ancak bu durumda da
döşenen zincir kısaltılmış ve tutma gücü azaltılmış olur. Sonuçta, manevranın
yenilenmesi gerekebilir. Özellikle, teknelerin borda bordaya yanaştığı yat
limanlarında ve demir zincirinin kısa tutularak kısmen halat yapıldığı küçük
teknelerde, zincir zemini kavrayacak şekilde döşenemeyeceğinden, dik olarak
döşenmesi doğru olacaktır.
·
Demir
yerine dik gelinir,
·
Geminin
kıçı, kıçtankara olunacak yere doğru çevrilir,
·
Demir
atılır,
·
Tornistan
ile demir döşenir,
·
Kıçtankara
olunur.
Büyük
tonajlı gemiler için bir iskele veya rıhtıma yanaşma ve kalkma, kılavuz kaptan
ve römorkörler eşliğinde olur. Bu bir liman güvenlik düzenlemesidir. Ancak
kılavuz kaptan ve römorkör hizmetlerinin verilemediği veya geminin küçük
olmasından dolayı bu hizmetleri almakla yükümlü olmadığı yerlerde bu yanaşma ve
kalkma manevrası doğrudan kaptan tarafından yapılır.
Geminin
tonajı arttıkça manevrada halat ve demire daha fazla, makineye daha az iş
düşer. Bunun tersi olarak da, geminin tonajı küçüldükçe, makineye daha fazla,
halat ve demire daha az iş düşer. Hele gezi teknesi gibi küçük teknelerde, bir
anlamda halat sadece yanaştıktan sonra geminin güvenceye amacı ile kullanılır.
Bunun nedeni, tonaj küçüldükçe geminin manevra kabiliyetinin artmasıdır.
Geminin
manevra kabiliyetini artıran diğer unsurlar, çift pervane ve baş ve kıç
iterlerdir. Bunların bulunduğu gemilerde manevralar çok daha kolay olabilir.
Manevra
şeklinin seçilmesini etkileyen bir çok unsur bulunmaktadır. Gemi kaptanı,
gemisini, çevre koşullarını ve diğer gereklilikleri düşünerek yapacağı
manevrayı belirler. Aşağıda çevre etkenlerinin olmadığı farz edilerek, tek
pervaneli ve römorkör mecburiyeti olmayan gezi teknesi gibi küçük bir gemi ile
manevra yaptığımızı düşünüyoruz.
Eğer
durum uygun ise yanaşmada kolaylık için, sağa devirli pervaneli bir gemi iskeleden,
sola devirli pervaneli bir gemi sancaktan yanaştırılır,€
·
Geminin
başı baş halatın takılacağı baba olacak şekilde rıhtıma dar açı ile gelinir,€
·
Baş
halatı verilir ve boşta tutulur,
·
Pervanenin
padıl etkisinden yararlanmak için kısa süreli kuvvetli bir tornistan vurularak
geminin kıçı rıhtıma doğru attırılır,
·
Geminin
kıçı rıhtıma yanaştığında kıç halatı verilir,
·
Baş
ve kıç halatların sadece boşu alınır,
·
Spring
ve açmaz halatlar sahile gönderilerek rıhtıma yanaşma pozisyonuna göre babalara
takılması sağlanır.
·
Gemi
başa kayacaksa kıç spring, kıça kayacaksa baş spring vira edilerek gemi
hizalanır,
·
Baş
ve kıç açmazlar vira edilerek gemi rıhtıma yaslatılır,
·
Diğer
halatların boşları alınır,
·
Halatlar
rüzgâr, akıntı, liman içi trafiği, mevcut halatların kalınlığı gibi şartlara
bağlı olarak iki veya üçlenir.
Bu
geminin kalkışında ise halat manevrası yapılır.
·
Tüm
halatlar teklenir,
·
Baş
spring harici tüm halatlar mola edilerek gemiye alınır,
·
akine
pek ağır yol ile spring üzerinde ileri yol çalıştırılır ve geminin kıçının
açması sağlanır,
·
Kıç
yeterince açınca makineye dur verilir,
·
Makineye
pek ağır yol tornistan verilir,
·
Baş
spring mola edilir ve gemiye alınır,
·
Yeterince
rıhtımdan uzaklaşılınca, dümen açık deniz tarafına basılır ve ileri yolla
oradan ayrılınır.
Bu
manevra şekli çok genel bir şekilde anlatılmış olup, gemi kabiliyetleri, çevre
koşulları ve Kaptan ile personel maharetine göre değişebilir.
1.4.1.Sakin Havada Dar Yere Yanaşmak
Tek
pervaneli ve römorkörsüz olarak bir geminin baştan ve kıçtan kayma imkanının
olmadığı çok dar bir yere girmek zorunda olunması halinde bu, hem girişte hem
de çıkışta sorun olacaktır. Bu gibi durumlarda manevraya yardımcı olarak demir
kullanılabilir. Manevrayı bozacak rüzgâr ve akıntının olmadığı durumda
aşağıdaki gibi bir manevra yapabiliriz. Durum uygun ise yanaşmada kolaylık
için, sağa devirli pervaneli bir gemi iskeleden, sola devirli pervaneli bir
gemi sancaktan yanaştırılır,
·
Geminin
başının iki gemi arasında geleceği yere dik veya dike yakın olarak gelinir ve
geminin üzerinde atalet ile ileri yol varken 1-1,5 kilit mesafede demir atılır,
·
Zincire
tamamen boşta tutularak serbestçe akması sağlanır. Geminin başı rıhtıma
yaklaşınca baş açmaz verilir ve sadece boşu alınır,yük bindirilmez,
·
Geminin
başı yeterince rıhtıma yaklaştığında demir aganta edilir.
·
Atalet
ile ileri gitmeye çalışan gemi başı tutulunca kıçı rıhtıma doğru savrulmaya
başlar,
·
Kıç
yeterince rıhtıma yaklaşınca kıç açmaz verilir. (eğer geminin başı ileri
kayarak öndeki gemiye çarpma riski doğduysa makineye kısa süreli ve kuvvetli
bir tornistan verilir.)
·
Açmazların
boşu alınarak gemi rıhtıma yaklaştırılır.
·
Baş
ve kıç halatlar ile springler verilir.
·
Springler
kullanılarak gemi istenen pozisyona getirilir,
·
Açmazlar
sıkılarak gemi rıhtıma yaslatılır,
·
Tüm
diğer halatların boşu alınır,
·
Halatlar
rüzgâr, akıntı, liman içi trafiği, mevcut halatların kalınlığı gibi şartlara
bağlı olarak iki veya üçlenir.
Gemi
rıhtımdan ayrılırken de, önce baş halatlar mola edilir, demir vira edilip baş
açılır ve sonra kıç halatlar mola edilerek pek ağır ileri yol ile rıhtımdan
uzaklaşılır.
Bu
manevra şekli çok genel bir şekilde anlatılmış olup, gemi kabiliyetleri, çevre
koşulları ve Kaptan ile personel maharetine göre değişebilir.
1.4.2.Rüzgârlı Havada Dar Yere Yanaşma
Rıhtımda
ancak yanaşabileceğimiz bir yer var ama bu sefer rıhtıma paralel şekilde rüzgâr
esmekteyse;€
·
Rüzgâr
pruvada rıhtıma paralel gelinir,
·
Yanaşılacak
yer biraz geçilip gemi üzerindeki ileri yol durdurulur,
·
Dümen
rıhtım tarafına alabanda yapılır,
·
Rıhtımın
ters tarafındaki demir fundo edilir.
·
Kastanyola
açık tutulur ancak geminin kıçı rıhtımın ters tarafına kaçtıkça kısa süreli
aganta edilir.
·
Rıhtıma
kontrollü yanaşmak için baş rıhtımdan uzak düşerse pek ağır yol ileri kıç uzak
düşerse pek ağır yol tornistan verilerek rıhtıma uygun mesafede ve yanaşma
yerinin hizasına gelinir.
·
Sahile
önce baş halat ve kıç spring gönderilir.
·
Halatlar
rıhtım babalarına alınınca boşu alınır,
·
Baş
ve kıç açmazlar gönderilir,
·
Halatların
boşu alınarak rıhtıma yanaşılır,
·
Kıç
ve baş springler verilir.
·
Halatların
boşları alınarak gemi yerine yanaştırılır.
·
Ek
halatlar verilip boşları alınır.
Bu
manevra şekli çok genel bir şekilde anlatılmış olup, gemi kabiliyetleri, çevre
koşulları ve Kaptan ile personel maharetine göre değişebilir.
Rıhtım,
iskele, platform gibi gemilerin yanaşma alanları kısıtlıdır. Özellikle rıhtım gibi
büyük ticari gemilerin bordadan yanaştığı yerlerde sıklıkla yer yetersizliği
sorunu çıkar. Bu gibi durumlarda gemiler açıkta rıhtımın boşalmasını bekler.
Bazen de yer boşalır ama bekleyen geminin sığabileceği kadar büyük olmaz. Bu
gibi durumlarda bazen gemiler rıhtımdan ayrılmadan kaydırılarak yanaşacak
gemiye yer açılır.
Rıhtımda
bağlı bir geminin kaydırma (Shifting) işlemi genelde kısa mesafe için olur ve
makine yardımı ile değil halat yardımı ile kaydırma yapılır. Eğer yer değişimi
uzun mesafe için yapılacaksa makinelerin hem güvenlik hem de işleme yardımcı
olabilmesi için devreye alınır. işlem uygun hava şartlarında yapılır.
·
Palamarcıların
hazır olmasını takiben personel halat manevrası için manevra yerlerine davet
edilir.
·
Tüm
halatlar teklenir,
·
Geminin
kaydırılacağı tarafa kumanda eden halatlar (Gemi baş tarafa kayacaksa baş halat
ve kıç spring, kıç tarafa kayacaksa kıç halat ve baş spring) ile açmaz
halatları dışındaki tüm halatlar mola edilerek gemiye alınır,
·
Geminin
kaydırılacağı tarafa kumanda eden halatlara boş koyularak palamarcıların bu
halatları geminin kaydırılacağı tarafta bir sonraki babaya takmaları sağlanır,
·
Açmaz
halatlarına boş verilerek geminin kaydırılacağı tarafta bir sonraki babaya
takılmaları sağlanır.
·
Geminin
kaydırılacağı tarafa kumanda eden halatlardan spring halatı vira edilerek gemi
istenen tarafa kaydırılmaya başlanır.€
·
Geminin
kaymaya başlaması ile boşalan diğer halatların sadece boşu alınır.
·
Spring
vira edilirken geminin diğer tarafı (başı veya kıçı) çok açarsa o taraftaki halat
biraz vira edilerek rıhtıma temas etmeyecek derecede gemi rıhtıma
yaklaştırılır.
·
Vira
edilen spring halatı açmaza kumanda etmeye başladığında aynı sıra ile
halatların transferi ve springin vira işlemi tekrarlanır.
·
Gemi
istenen yere geldiğinde açmaz halatlar vira edilerek gemi istenen yere
yanaştırılır.
·
Mola
edilerek gemiye alınan tüm halatlar tekrar sahile verilir.
·
Tüm
halatların boşu alınarak geminin güvenliği sağlanır.
Bu
manevra şekli çok genel bir şekilde anlatılmış olup, gemi kabiliyetleri, çevre koşulları
ve Kaptan ile personel maharetine göre değişebilir.
1.6.
Palamar Şamandırasına Bağlama
Gemilerin
baştan bağlanmaları için atılmış, güçlü çapalara sahip şamandıralara palamar
şamandırası denir. Atılma gerekçeleri genel olarak,
·
Iskarça
yerlerde çok sayıda kıçtankara geminin, zincir ve demirlerin birbirine
takılması, dolanması gibi durumların önlenmesi,
·
Belirli
bir gemi veya gemilerin devamlı kıçtankara bağlandıkları yerde zeminin sağlıklı
olmaması nedeniyle sık sık meydana gelen demir tarama durumunun engellenmesi,
·
Sık
yanaşılıp kalkılan yerlerde zamandan tasarruf,
Palamar
şamandıralarına bağlamak için rüzğar ve akıntı baştan alınarak gelinir. Gemi
halatının kasası bir kilit ile veya kasası yoksa bir izbarço bağı ile bu
şamandıranın anelesine takılır. Eğer yeterince uzun ve anale içinde
çalışabilecek kalınlık ve yumuşaklıkta bir halatımız varsa, halat doğrudan
analeden geçirilerek gemiye alınır ve başüstünde bir babaya takılır veya
bağlanır. Sonra halat doblin olarak işletilerek istenen uzunluk verilir.
Eğer
kıçtan kara olunacaksa, önce palamar halatı kısa tutulur. Geminin kıçı bu
palamardan güç alarak ileri yolda rıhtıma doğru döndürülür. Sonra bir yandan
palamara boş verilirken bir yandan da tornistan ile rıhtıma kıçtan yanaşılır ve
kıç halatlar sahile verilir. Sonra tüm halatların ve palamarın boşları alınarak
gemi sabitlenir.
Ayrılışta
da önce palamara vira edilerek gemide pruvaya doğru bir gerilme yaratılır ve
kıç halatlar birden mola edilerek, palamar halatı süratli vira edilir. Böylece
yandaki gemiler üzerine düşmeden süratli olarak rıhtımdan ayrılınır.
Seyir
halindeki bir gemiden bir kişinin düşmesi halinde derhal,
·
Alarm
verilir,
·
Markalama
yapılır,
·
Manevraya
geçilir.
Denize
düşen adamın kurtarılmasında kullanılacak manevra yöntemi, gemi ile denizin
özel bir durumu yoksa denize adam düşmesi ile kurtarma manevrasına geçilmesi
arasında geçen zamana bağlı olarak seçilir.€ hangi yöntem olursa olsun
kazazedeye yanaşırken rüzgâr baş omuzlukta kazazede ise rüzgâr altında olacak
şekilde yanaşılacaktır.€
Burada birçok değişken yüzünden tek bir
standart kurtarma yöntemi olmamakla birlikte genel olarak aşağıdaki yöntemler
kullanılır.
Anderson
veya tek Dönüş (270° manevra) denilen yöntem, denize düşen kişinin köprü
üstünden görülerek manevranın hemen başlatılabildiği durumlarda uygulanır. Kazazedenin
pervaneden korunması amacı ile dümen, kazazedenin düştüğü tarafa alabandaya
basılır. Dümen alabandada kalarak dönüşe devam edilir. İlk rotadan 250°
saptıktan sonra, dümen ortalanarak yol düşülür veya duruma göre “Dur” verilir.€
Tek dönüş-Anderson
metodu Williamson
metodu
Williamson
yöntemi, kazanın başkası tarafından bildirildiği, yani manevranın gecikmeli
olarak başlatılabildiği durumlarda seçilen bir yöntemdir.
Bu
manevrayı yapmak için, ilk olarak dümen, kazazedenin denize düştüğü tarafa
alabandaya basılır. İlk rotadan 60° saptıktan sonra, dümen ters tarafa
alabandaya basılır. İlk rotanın tersi rotaya 20° kala dümen ortalanarak, ilk
rotanın tersi rotaya ve gelişteki dümen suyuna girilir ve böyle viya edilerek
araştırmaya başlanır. Bu yöntemle gemi dönüşü tamamladığında kazazedenin
muhtemel yeri, pruva hattında yakın mesafede olacaktır.
Scharnow
yöntemi, denize düşenin çok gecikmeli olarak bildirildiği durumlarda kullanılan
bir yöntemdir. Dümen, derhal bir tarafa alabanda yapılır. İlk rotadan 240°
saptıktan sonra, dümen ters tarafa alabandaya çevrilir. Pruva geliş rotasının
tersine 20° kala dümen ortalanır ve ilk rotanın ters istikametinde gelişteki
dümen suyunda viya edilir ve arama çalışmasına başlanır. Bu yöntem Williamson
metoduna benzemekle birlikte, devir dairesine hemen geçilmesi ile geliş
rotasına Williamson metoduna nazaran 1-2 mil daha geride girileceğinden,
kazazedeye ulaşmada zaman kazancı sağlanır.
Scharnow metodu Scharnow dönüşü ile Williamson dönüşü
arasındaki
Denize
düşen adamın markalanması, geminin tekrar aynı noktaya ulaşmasına yardımcı
olması nedeni ile önemlidir. Sakin ve görüşün güzel olduğu havalarda, denize
düşen bir kazazedeyi, hemen fark etmek kaydıyla, hiç gözden kaybetmeden tekrar
aynı noktaya gelebiliriz. Ancak,
·
Gece,
·
Sis
veya pus,
·
Dalgalı
deniz,
Gibi
faktörler, bizim kolaylıkla kazazedeyi gözden kaybetmemize sebep olur. Bu neden
ile kazazedenin düştüğü yere markalama yaparız. Tabii ki bu markalamayı,
kazazedeyi denize düştüğünde yapmamız gerekir ki, bu markaya göre yapılan dönüş
sonunda kazazedeye ulaşabilelim. Kazazedenin gözden kaçırılması, yapılan
markalamayı yetersiz kılar.
Markalamayı
üç değişik yolla yaparız,
·
Denizde
markalama,
Kazazedenin düştüğü
görülür görülmez atılan MOB şamandırası, hem kaza yerinin markalanması, hem de
kazazedenin kurtulmasına yardımcı olur. MOB şamandırasının verdiği duman ve
ışık işareti, gemiye kılavuzluk eder.
·
Radarda
markalama,
Radar ile markalama,
klasik tip radarlarda ancak ekonun tespit edilmesi ve haritaya mevki konması
ile olabilir. Ancak günümüz teknolojisinde imal edilen Arpa radarlar ile, bu
radarların bir fonksiyonu olarak tespit edilen eko markalanmakta ve ekonun
varlığını devam ettirip ettirmemesine bakmaksızın marka yerinde kalmaktadır. Bu
şekilde dönüşünü tamamlayan gemi rahatlıkla markalanan kazazedenin üzerine
gidebilmektedir.
·
GPS
ile markalama.
GPS uydu sistemi ile
her an Dünya üzerindeki fix mevkiimizi görebilmekteyiz. Yine bu cihazın bir
fonksiyonu olarak MOB tuşuna bastığımızda, o anki mevkii hafızaya alınmakta ve
devamlı olarak, o mevkiine mesafemizi ve o mevkiine ulaşmak için gitmemiz
gereken hakiki rotamızı okuyabiliyoruz. Bu şekilde kazazedenin denize düştüğünü
görür görmez GPS cihazında MOB tuşuna basmamız bizim onu bulmamızı ve ona
ulaşmamızı kolaylaştırmaktadır.
Çatışma sonrasında
gemi makineleri durdurulur ve dümen son pozisyonda bırakılır. Tabii olarak
çarpışma sonunda gemiler birbirinden doğal şekilde ayrılmadıysa ve birbirine
takılı kaldılarsa, kesinlikle hasar ön tespiti yapılmadan gemiler birbirinden
ayrılmaz. Bunun nedeni, takılma, bir kapalı alanın su ile dolmasını
engelliyorsa veya ayrılmanın oluşacak yeni bir hasarla daha büyük tehlikeye
sebebiyet vereceği durumların engellenmesidir. Ön tespitler sonunda böyle bir
risk görülmezse, gemi güvenliği için makineler çalıştırılabilir.
Gemiler
daima günlük olarak hava durumunu takip eder ve fırtına ihbarı alınması halinde
olası kötü şartlara karşı hazırlıklı olurlar. Limandaki gemi gerekiyorsa,
·
Manevra
hazırlıklarını yapar,
·
Halatlarını
güçlendirir,
·
Tüm
kaporta ve lumbuzlarını kapatır,
Ağır
hava şartlarında güvenli oldukları yerlerden çıkarak bir manevraya girmez veya
seyire çıkmazlar. Ancak bulundukları yer ağır hava şartlarından etkilenmiş ve
güven kalmamışsa derhal oradan ayrılınmalıdır. Güvenli demir yerine sahip
koylar, adaların rüzgar altı tarafları, liman mendirek içleri sığınılacak
yerlerdir. Ve hatta bazen tonaja da bağlı olarak açık denizler, sahilde
sığınmaya çalışmaktan da daha güvenli olur.
Ağır
hava şartlarında gemiyi etkileyen kuvvetli rüzgarlar ve yüksek dalgalar gemi
manevrasını oldukça zorlaştırır. Rüzgârın düşürme durumu düşünülerek hareket
halinde gerekli ve yeterli düşme verilir, tehlikeli yerlerden uzak kalınmaya
çalışılır ve dümende tecrübeli bir denizci bulundurulur.
·
Dümen
tutulurken büyük dümen açısı kullanılır,
·
Başın
dalga ile savrulmaları göz önünde tutularak, savrulma başlamadan dümen diğer
tarafa basılarak savrulma etkisi azaltılır,
·
Verilen
rota, dalgaların bordadan alınmasını zorunlu kılıyor fakat düşülen yalpa sadece
üçlemelerde[3] tehlikeli oluyorsa, denizler takip edilir ve sadece üçlemelerde
baş dalgayı omuzluktan alacak şekilde çevrilir, sonra tekrar rotaya alınır.
Eğer yüzey dalgaları da tehlikeli derecede yalpaya sebep oluyorsa rota
değiştirilir.
·
Verilen
rota, dalgaların tam baştan alınmasını zorunlu kılıyor fakat sadece üçlemelerde
tehlikeli gerilmelere sebep oluyorsa, denizler takip edilir ve sadece
üçlemelerde baş dalgayı omuzluktan alacak şekilde çevrilir, sonra tekrar rotaya
alınır. Eğer yüzey dalgaları da tehlikeli derecede gerilmelere sebep oluyorsa
rota değiştirilir.
·
Dönüşlerde
üçlemeler takip edilir ve en yüksek dalga geçer geçmez alabanda ile dönüşe
geçilir,
Geminin
sahilde güvenli olarak barınma imkânı ve bir başka yere de gitme imkanı yoksa
açık denize çıkılır. Derin denizde oluşan dalgaların boyu sığ denizde
oluşanlara nazaran daha uzundur ve düzenlidir. Bu neden ile açık deniz kıyıdan
daha güvenli olabilir. Açık denizde hava şartlarının düzelmesi, uygun rotada
gidip gelerek beklenebilir.
Dünya
denizleri üzerinde belirli bölgeler, yılın belirli zamanlarında tamamen veya
kısmen buz ile kaplanır. Genelde sadece kutuplara yakın denizler için buz ile
kaplanma akla gelse de, Azak denizi gibi kapalı sularda da bu tip olaylar
gerçekleşebilir.
Buzla
kaplanan denizlerde, gemilerin limana ulaşım yolları ilgili devlet veya
devletler tarafından açık tutulmaya çalışılır. Bu açık tutma buz kıran sınıfı
gemiler ile gerçekleştirir. Genel olarak “Ice Class” olmayan gemilerin donmuş
denizlerde seyir yapması engellenir. Bu engelleme de genelde donmuş denizde
buzkıran hizmetinin verilmemesi şeklinde olur.
Liman
deniz yollarının donduğu zamanlarda, limana gidecek gemiler için belirli
toplanma noktaları oluşturulur. Bu noktalarda gemilere sıra numarası verilir,
özelliklerine göre gruplara ayrılır ve başlarına geçen bir buzkıran eşliğinde,
buzda pilotlu seyir başlar.
Buz
kıranın parçalayarak yanlara doğru açtığı buzların arasından, eşliğindeki
gemilerde ilerler. Ancak ilerledikçe buzlar kalınlaşmaya ve gittikçe daha hızlı
olarak yanlardan geri gelerek açılan yolu kapatmaya başlar. Bu durumda arkadaki
gemilerde yani kapanmış buzu kolaylıkla kırarak ilerler. Bu durum bir müddet
sonra daha zorlaşmaya başlar, buzların kalınlığı daha da artar, çok süratli
olarak kapanırlar ve yine aynı sürat ile birbirine yapışırlar. Kapanan ve
süratle yapışan buzları kırmak artık arkadan gelen gemiler için zor olmaya
başlar. Kalın buz tabakaları, zaten mevcut şartlarda düşük süratte seyir yapan
gemileri durdurur, ilerlemelerini engeller. Bu durumda gemiler, durma
noktasından tornistan ile bir miktar geriye gelir ve tekrar ileri yolda baştan
buzun üzerine tırmanır. Geminin ağırlığı ile kırılan buzun açtığı yolda bir
müddet daha ilerleye gemi, bir süre sonra yine kalın buzlar tarafından
durdurulur ve gemi tarafından buzu kırma ve ilerleme manevrası tekrarlanır. Bir
süre sonra geminin kırarak ilerlediği buzlar kıç tarafında da sürat ile
birleşmeye ve yapışmaya başlar. Bu durum o gemi imkânları için son noktadır.
Artık geri dahi gelemeyen gemi o noktada kalır. Burada buz kıranlar tekrar
devreye girer. Geri dönerek buza saplanan geminin önündeki buzları kırarak
yeniden ilerlemeye başlamasını sağlarlar. Bu uğraşlar limana varıncaya kadar
devam eder. Eğer hava şartları bu yöntemi de uygulanamaz hale gelirse, liman
trafiğe kapatılır. Liman trafiğe kapandığında, limanda kalan gemiler için de
baharı beklemekten başka çare kalmaz. Ancak buz nedeniyle gemilerin,
hasarlanması, devrilmesi, batması gibi nedenler ile limanlarında kullanılmasına
engel olmamak için genelde trafiğe kapatma, limandaki gemilerin güvenli sulara
çıkartılmasından sonra olur.
Gemilerin
buz arasında saplanmaları farklı şekillerde olur. Konvoyda öndeki geminin
yavaşlaması veya durması halinde arkadaki gemi durmak istemez ve onu bir
taraftan geçmeye çalışır. Geçme için mecburen kırılmamış sert buzların arasına
girmek zorunda kalır ve bu buzları da kıramayarak buzlar arasına saplanabilir.
Bazı
gemilerde ise ana makine soğutma suyundaki ısınma nedeni ile makine hararet
yapabilir, bu neden ile yavaşlayan gemi buzu kıramadığından buza saplanabilir.
Bu hararetin nedeni, ana makine soğutma suyunun soğutulmasında kullanılan deniz
suyunun alındığı kinistin girişlerinin buzla tıkanması ve su
alınamamasıdır. Bu olasılığın
düşünülerek safra tanklarına deniz suyu alınması ve makinenin soğutulmasında bu
suyun kullanılması ise riskli olur. Tanklardaki safra donarak hasara sebep
olabilir.
Demirin
taraması halinde girilecek risk, yapılacak iş, kaybedilecek zaman ve para her
zaman, demirin güvenilir atılması sırasında yapılacak ve harcanacaklardan çok
daha fazladır. Bu neden ile her zaman bir demirleme işlemini ciddiye almalı,
kısa süreli bekleme olup olmadığına bakmaksınız kuralları uygulamalıdır. İyi
bir demirlemede en önemli iki unsur, zemin ve demir zincirinin döşenmesidir.
Unutulmamalıdır ki gemiyi demir değil, zincir tutar. Bu neden ile demirlenecek
iyi bir zeminin seçilmesinden sonra düzgün bir zincir döşeme, bizlerin gece
daha rahat uyumamızı sağlar.
Özellikle
kötü havalarda, gemi demirdeyken, bir taramaya karşı devamlı makineler seyire
hazır tutulur ve köprüüstü vardiya zabiti devamlı olarak demir tarama durumunu
takip eder.
·
Radardan
veya pusuladan aldığı kerterizler ile mevki kontrolü yapar,
·
GPS
cihazını demir tarama moduna alır,
·
Arpa
radarda tarama alarmını devreye alır,
·
Salma
takibi yapılır,
Geminin
demir tarayıp taramadığının tespitinde, mevki kontrolü önemli bir unsur olmakla
birlikte izlenen mevki değişimi gominalarla ölçülmektedir. Bu durumda konması
gereken hassas mevkilerdeki küçük hatalar ile geminin salmasının ve zincirin
boşunu alması gibi durumlarda değişen mevki, tarama ile karıştırılabilir. GPS
ve ARPA radar tarafından yapılan tarama takipleri de aynı neden ile hatalı
olabilir. Bu neden ile gözlem, demir taramada en sağlıklı yoldur ve mutlaka
diğer yöntemler ile desteklenmelidir. Demiri taramadan taradığını zannederek
gemiyi kaldırmak, taradığı halde taramıyor diye umursamaz davranmak sonucu
ciddi sıkıntılar yaşanabilir.
Salma
takibi, gözlem ile yapılan bir demir tarama takip yöntemidir. Bu yöntemde,
geminin sancak ve iskele tarafta en fazla kaç dereceye kadar saldığına ve
periyoduna bakılarak kayıt edilir. Salma derecesi ve periyodundaki bir
anormallik görülmesi halinde derhal diğer yöntemler ile kontrol yapılır ve
şüphenin devamı halinde derhal Kaptana haber verilir. Anormallik, geminin bir
tarafa normalden fazla salması ve toparlanmayıp o vaziyette kalmasıdır.
Kaptan
durumu kontrol eder. Geminin demir taradığını gösteren en belirgin durum, geminin
rüzğara veya akıntıya borda vermesidir. Eğer Kaptan demirden kalkış kararını
verirse, derhal makineye yol verilerek rüzgâra karşı baş tutulur ve makine pek
ağır yolda ileri çalışır durumda demir alınarak yol artırılır ve gemi güvenceye
alınarak ya demir tazelenir yada açık denize çıkılır. Demir tarayan geminin
zincirine biraz daha kaloma vermek uygun düşmez, demir alınarak yenilenmelidir.
Çok
kuvvetli havalarda demir tarama riski yüksek ve açık denize çıkılmak
istenmiyorsa makine pek ağır yol ileride çalıştırılarak, rüzgâra karşı baş
tutulur ve demire düşen kuvvet azaltılarak, havanın düşmesi beklenebilir.
Limanlarda rıhtımda
bağlı olan gemiler, çevrelerinde manevra yapan gemilerin oluşturdukları,
pervane suları veya dalgalardan etkilenirler.
·
Dalgalar,
Gemiler,
liman içi gibi sığ ve dar sularda dalga oluşturlar. Bu dalgaların büyüklüğü,
manevra yapan geminin büyüklüğü ve sürati ile doğru orantılıdır. Gemi büyüdükçe
ve sürat arttıkça oluşan dalgalarda büyür. Oluşan bu dalgalar, rıhtımda çalışma
yapan gemileri olduğu yerde yalpaya düşürür, rıhtıma çarpma ve rıhtımdan açma
durumları yaşanır. Gemide, rıhtımda, halatlarda, gemi üzerinde çalışan
vinçlerde hasara sebep olabilir.
·
Pervane
suları,
Liman
içinde manevra yapan gemilerin pervane suları, geminin büyüklüğüne ve
pervanenin devir yüksekliğine göre çevredeki gemilerde hareketlenme yapar.
Özellikle daha rıhtımdan ayrılışta çalıştırılan pervane, kıç tarafta bağlı bir
gemiyi, rıhtımdan açarak halatlarının kesilmesine, üzerinde çalışma yapan
vinçlerin devrilmesine sebep olabilir ki bu çok önemli sorunlara yol açabilir.
Bu
neden ile, bağlı gemilerin nöbetçileri çevre manevraları gözlemeli, tehlikeli
durumlarda Kaptanı haberdar etmelidirler. Ayrıca, manevra yapan gemi Kaptanları
da bu konuda çok dikkatli olmalı, rıhtımdaki gemilerin yakınlarında pervane
çalıştırmaktan, liman içerisinde sürat yapmaktan kaçınmalıdırlar. Manevra
kılavuz kaptan tarafından yapılıyor dahi olunsa Kaptan gerekli tedbirleri
almalı ve ikazlarda bulunmalıdır.
Gemi
Kaptanları nehir ve boğazlarda seyir ve manevra yaparken, aşağıdaki hususlara
dikkat etmelidir.
·
Yüksek
akıntı,
Nehir
ve boğaz gibi sularda akıntılar genelde kuvvetli ve değişkendir. Bunun
nedenleri;
o
Rüzgâr,
Suyolundaki
sakin havadaki akış, rüzgarlar ile artar veya azalır,
o
Suyolunun
genişliği,
Suyolunun
genişlediği yerlerde akıntı azalır, daraldığı yerlerde artar,
o
Suyolunun
üzerindeki kıvrımlar,
Suyolu
üzerindeki kıvrımlar akıntı yönünde değişimlere neden olur. Özellikle suyolunda
ilerleyen gemileri, büyüklüklerine bağlı olarak önce başlarını etkileyerek bir
taraf savururken sonra kıçını etkileyip diğer tarafa savrulma yaparlar.
·
Yoğun
trafik,
Bu tip
sular genelde, trafik kontrol istasyonlarının (VTS-Vessel Traffic Service)
kontrol ve denetimi altındadır. Ülkemizde boğazlar (İstanbul ve Çanakkale
boğazı ile Marmara denizi) bu tip sulardandır. Bu sulara girmeden ve bu sularda
seyir ve manevra yapmadan önce VTS’lere bilgi verilir ve izin alınır. Bu sular
için hazırlanmış rehber kitaplarda belirtilen ve istasyonlarca verilen
talimatlara uyulur.
Bu
sulardaki trafik kontrollü olmasına rağmen, özellikle küçük tekneler tarafından
yapılan karşıdan karşıya geçişler oldukça fazla ve kuralsızdır. Bu konuda
oldukça dikkatli olunmalıdır.
·
Dar
ve sığ suların etkisi,
Bu
sularda dar ve sığ suların etkilerini görürüz. En önemlisi hızın düşmesi ve
buna bağlı olan manevra kabiliyetindeki değişimlerdir. Ayrıca bu sularda oluşan
büyük dalgalar ile kıyı unsurlarına zarar verme durumları ortaya çıkabilir. Çok
daralan ve sığlaşan yerlerde ise geminin farklı yerlerinde oluşan farklı
basınçlar gemide savrulmalara sebep olur.
--------------------------------------------
[1]Salma Dairesi: Tek demirde yatan
geminin değişen rüzgar veya akıntı nedeni ile demir etrafında çizdiği daire.
Pratik olarak salma dairesini gemi + zincir kaloma boyu olarak belirleriz.€
[2]Longoz; birden
derinleşen çukur.
[3] Kuvvetli rüzgâr
önce deniz yüzeyinde bir dalga oluşturur. Rüzgârın devam etmesi ile daha büyük
su tabakaları rüzgârdan etkilenmeye ve hareketlenmeye başlar ve bu şekilde
yüzey dalgalarının haricinde bir de derin dalgalar oluşur. Oluşan bu yüzey ve
derin dalgaların periyotları farklıdır. Bunlar belirli anlarda birleşerek daha
yüksek dalgaları oluştururlar. Bu birleşmenin periyodu iki alçak dalga ve takip
eden bir yüksek dalga şeklinde olur. Buna üçleme denir.
"Yazı, edinilen yeni bilgi, değişim ve yapılan yorumlar ile tekrar tekrar güncellenmektedir. Bu neden ile kopyalayıp almak yerine ihtiyacınız olduğunda tekrar açıp okumanızda yarar bulunmaktadır. Bu yazı her zaman burada olacaktır."
elinize sağlık, bir amatör olarak bilgi edindim, teşekkürler
YanıtlaSil