Gemide
sağlık konusunda yetkili kişi normal olarak gemi doktoru veya sağlık memurudur.
Doktor ve sağlık memuru olmayan gemilerde güverte 2.zabiti, zabit olmayan
gemilerde ise geminin kaptanı sağlık konusunda yetkili kişidir. Yolcu ve askeri
gemilerde doktor bulunabilirken, yük gemilerinde doktor bulunmaz, yat ve
balıkçı gemilerinde ise ne doktor ne de zabit bulunur.
Bu
neden ile tüm denizcilere “Temel İlk Yardım”, zabıtana ise buna ilaveten “İlk
Yardım” ve “Tıbbi Bakım” eğitimleri verilir. Verilen bu eğitimler bir anlamda
denizde başımızın çaresine bakabilmemiz için bize gereklidir. Görevli bir
doktor veya başka bir sağlık elemanının bulunmadığı gemilerde 2.zabitler bir
anlamda geminin doktorudurlar. Gemideki hasta veya kazazedelerin bir sağlık
kuruluşuna ulaştırılabilme imkânının bulunmadığı durumlarda onların sağlık
sorunlarının teşhis ve tedavilerinden 2.zabit, zabitinin olmaması halinde ise
kaptan sorumludur.
Gemide
acil tıbbi durumlar dışında bir sağlık sorunu olan gemi adamı 2.zabite müracaat
ederek sağlık sorununu beyan eder. 2.Zabit gemiadamının sağlık sorununu teşhis
ve tedavi etmeye çalışır. Bu teşhis ve tedavide “Tıbbi Bakım” eğitiminde
öğrendiklerini, gemideki sağlık kılavuz kitaplarını ve diğer gemi imkânlarını
kullanır. Gemi sağlık imkânlarının sayısı ve vasıfları ulusal ve uluslar arası
kurallara[1] göre belirlenmiştir.
Bunlar;
·
Bir
revir,
·
Revirde
gerekli yatak, dolap, pansuman masası gibi mobilya,
·
Pens,
makas gibi tıbbi aletler,
·
Sargı
bezi, pamuk gibi tıbbi malzeme ve
·
İlaçlardır.
Gemide tedavi edilemeyen veya gemi imkânlarını aşan
ve acil olmayan durumlarda hasta veya kazazedeler ilk limanda bir sağlık
kuruluşuna gönderilerek tedavileri sağlanır.
Gemideki bir kaza durumunda kazazedeye ilk
müdahale onu bulan kişi veya kişilerce, çalışma alanında bulunabilecek malzeme
ve giysiler ile yapılır. Bu arada gemi sağlık yetkilisine haber ulaştırılır.
Yetkili sağlık görevlisi yardımcısı ile birlikte ilk yardım çantasını ve
sedyeyi getirir. Sağlık görevlisinin kaza mahallinde veya güvenli bir yerde
yaptığı ilk yardımının arkasından kazazede durum ve imkâna göre kamarasına,
revire, sahildeki bir sağlık kuruluşuna veya ambulansa götürülür.
Hastalar
veya kazazedeler gemi imkânlarının yetersizliği ve hayati tehlike veya kalıcı
sakatlık olasılığının var veya pek muhtemel olduğu durumlarda limanda ilk
müdahalelerinin arkasından bir sağlık kuruluşuna ulaştırılırlar. Ancak seyir
sırasında bu imkân olmadığından belirli kıyı istasyonları aracılığıyla bir
doktor ile temas kurularak ondan tıbbi tavsiye alınır. Doktor tavsiyesi
alındıktan sonra tavsiyeye göre gerekirse gemi rotası değiştirilerek veya
sahilden gelecek ambulans helikopteri veya motoru ile hasta veya kazazede bir
sağlık kuruluşuna gönderilirler.
Bunların
dışında dünyanın her yerinde seyir yapan deniz ve hava araçlarının kaptanları
T.C. Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün +90.212.444 8353(TELE)
numaralı telefonunu arayarak tıbbi tavsiye ve yardım talebinde bulunabilir.
Müdürlük, kaptanların yardım talebinde yakın kıyı devlet yetkilileri ile ki bu
Türkiye veya bir başka ülke olabilir, irtibat kurarak gerekli yardımı sağlar. Bunun
benzeri uygulamaları yapan İtalyan ve başka ülke kurumları da mevcuttur.
“Temel
İlk Yardım” eğitiminin amacı; gemideki bir kazazedeye ulaşan ilk kişinin, sağlık
konusunda yetkili kişi gelinceye kadar onun acısını azaltması, şoka girmesini
ve yarasının büyümesini engellemesi ve hayatta kalmasını sağlayabilmesidir.
Bir gemide yetkili kişinin haberdar edilerek
müdahaleye yetişebilmesi geminin büyüklüğüne göre uzun zaman alabilir. Hâlbuki
kalbi durana 4 dakika da, bacağı kopana 6 dakikada, şoka girene 30 dakikada
müdahale edemezsek bir insan, bir arkadaş kaybedilebilir.
Bu amaçla bir gemideki herkes istisnasız
olarak;
·
Durum
teşhisi yapabilmeli,
·
Şiddetli
kanamaları durdurabilmeli,
·
Yaşam
desteği verebilmeli,
·
Kazazedeye
özel koruma pozisyonları aldırabilmeli ve
Temel ilk yardım eğitimi, denizcileri
bir doktor veya bir sağlık görevlisi yapmaz. Yanlış yapılacak bir hareket, bir
hayatı kurtarmak yerine bir hayatı alabilir. Bu nedenle müdahalede bulunan kişi
gerçekten kendisini yeterli görmelidir. Fakat şiddetli kanama, nefes alamama ve
kalbin durması gibi olaylar yaşam için çok acil olduğundan bu gibi durumlarda
çok daha dikkatli ve biraz daha cesur olunmalıdır.
Bir diğer önemli husus da bu eğitime
dayanılarak edinilen yeterliğin sadece gemide ve yetkili bir kişinin olmadığı
yerlerde geçerli olduğu ve çerçevesinin de yetkili kişi gelinceye kadar
yapılacak kazazedeyi hayatta tutmaya yönelik müdahaleler ile sınırlı olduğudur.
Hiçbir zaman sınırlar zorlanmamalıdır.
Bir
kazazedeye ulaşıldığında eğer tehlike devam ediyorsa veya bulunulan ortam
kazazedenin bekletilmesine hiç uygun değilse kazazedenin taşınması zorunlu
olur. Böyle durumlarda kazazede bir an önce güvenli bir yere taşınmalıdır.
Ancak
burada durum teşhisi yapılmadan, yapılacak taşımanın sakıncaları da unutulmamalıdır.
Bir örnek olarak boyun ve omurga yaralanmaları ile baş sarsıntılarında
kazazedenin değil taşınmak, yetkili gelmeden kımıldatılmasında dahi sakınca
bulunmaktadır. Yine bir örnek ile kazazedenin kalp ve solunumu durmuşsa, yapay dolaşım
ve solunum için sadece bir-iki dakika vardır. Bu süreyi de taşıma için
tüketemeyiz. İşte bu durumda bir durum muhakemesi yaparak kazazede taşınacak
mı, taşımayacak mı hemen karar verilmesi gerekir.
Eğer
ikinci bir kaza olasılığı yüksekken baş veya omur hasar olasılığı düşükse
kazazedenin taşınması, ikinci bir kaza olasılığı düşük fakat kalp durma
olasılığı yüksek veya şiddetli dış kanama varsa kazazedenin taşınmadan durum
teşhisine ve müdahaleye geçmek daha doğru olacaktır.
Kazazedenin
taşınma şekli seçilirken vücudundaki mevcut hasar düşünülmeli, mümkün olduğunca
sarsmadan ve ağrıya sebep olmadan taşınabilecek bir yöntem bulunmalıdır. Taşıma
sırasında bilinci yerindeyse kazazede ile teskin edici konuşma yapılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, yetkili olmayan kişilerin yükümlülüğü yetkili kişi
gelinceye kadar kazazedenin hasarını büyütmeden muhafaza etmesidir. Bu neden
ile taşıma işini de bu çerçevede düşünmeli, kazazede sadece en yakın güvenli
yere kadar taşımalıdır. Bu kıstasa göre kullanılabilecek farklı taşıma
yöntemleri bulunabilir. Ancak aşağıda tanıtılan yöntemler genel olarak
gemilerde denenmiş ve kullanılmakta olan yöntemlerdir.
Yardımcılı
alçak taşıma; devrilen bir yükün altı gibi dar ve alçak yerde bulunan bir
kazazedenin yardımcı ile birlikte çıkartılması için kullanabileceğimiz bir
yöntemdir.
Devrilen
bir yükün altı gibi dar ve alçak yerde bulunan bir kazazedenin yardımcı ile
birlikte çıkartılması için;
·
Kazazede
sırtı yere gelecek şekilde boylu boyunca yere yatırılır,
·
Kazazedenin
bilekleri üst üste ip veya kemer gibi bir malzeme ile bağlanır,
·
Bir
numaralı kurtarıcı kazazedeyi bacakları arasına alır ve bilekten bağlı
kollarını boynundan geçirir, (Eğer kurtarıcıda solunum cihazı varsa,
kazazedenin kollarının solunum cihazının hortumuna dolanmamasına da dikkat
edilmelidir. )
·
Bir
numaralı kurtarıcı doğrularak kazazedeyi yerden keser,
·
İki
numaralı kurtarıcı kazazedenin bacakları arasına girer,
·
İki
numaralı kurtarıcı kazazedenin bacaklarını dizlerinin altından tutar,
·
İki
numaralı kurtarıcı kazazedenin bacaklarını kaldırarak yerden keser,
·
Her
iki kurtarıcı kazazedeyi beraberce en yakın güvenli yere kadar taşır.
Yardımcısız
alçak taşıma; devrilen bir yükün altı gibi dar ve alçak yerde bulunan bir
kazazedenin kurtarıcı tarafından tek başına çıkartabilmesi için kullanabileceği
bir yöntemdir. Kazazedenin alçaktan taşınmasının gerektiği durumlarda kurtarıcı
tek kişi de olabilir veya yardımcı taşıma sırasında ayrılmak zorunda da
kalabilir. Böyle bir durumda taşıma tek kişi ile gerçekleştirilir. Bu yöntem
aynı zamanda kurtarıcının kazazededen daha yapısız veya halsiz olması halinde
de kullanılabilir.
Devrilen
bir yükün altı gibi dar ve alçak yerde bulunan bir kazazedenin tek bir kurtarıcı
tarafından çıkartabilmesi için;
·
Kazazede
sırtı yere gelecek şekilde boylu boyunca yere yatırılır,
·
Kazazedenin
bilekleri ip, kemer gibi bir malzeme ile bağlanır, (Kazazedenin kurtarıcıdan
daha uzun olduğu durumlarda bilek yerine dirsekten bağlamak daha uygun
olacaktır)
·
Kurtarıcı
kazazedeyi bacakları arasına alır,
·
Kurtarıcı
kazazedenin bağlı kollarını boynundan geçirir,
·
Kazazede
ile yüz yüze ve onu bacakları arasında alacak şekilde üzerinde emekleme
pozisyonu alır,
·
Vücudunu
doğrultarak kazazedenin sırtını yerden keser,
·
Yerden
yükselen kazazedeyi emekleme durumunda sürükleyerek en yakın güvenli yere kadar
taşır.
Ayakta
sürükleyerek taşıma; kazazedenin kazazedeyi gemi içinde kabin ve koridor gibi
kısımlardan taşırken, biraz eğilerek de olsa doğrulma imkânı bulabildiği veya kazazedeye
nazaran daha küçük yapılı olmasında kullanabileceği bir yöntemdir.
Kurtarıcının
biraz eğilerek de olsa doğrulma imkânı bulabildiği veya kazazedeye nazaran daha
küçük yapıda olduğunda taşıma yapabilmek için;
·
Kazazede
yüzü yere gelecek şekilde boylu boyunca uzandırılır,
·
Kurtarıcı
kazazedenin koltuk altlarından kazazedeyi kavrar, (sıkı tutamadığı takdirde bir
kemer, bir halat veya benzeri bir malzemeyi sırtından dolaştırarak her iki eli
ile uçlarından tutabilir)
·
Kurtarıcı
kazazedeyi imkân olduğu kadar yerden kaldırır,
·
Kurtarıcı
kazazedeyi sürükleyerek en yakın güvenli yere kadar taşır.
İtfaiyeci
usulü taşıma; kazazedeyi sırtında taşıyabilecek güçteki kurtarıcının yer
itibarı ile ayakta durabildiği ambar, güverte gibi geniş ve yüksek alanlarda göreceli
olarak uzun mesafe taşıma yapmak için kullanabileceği bir yöntemdir.
Kazazedeyi
itfaiyeci yöntemi ile taşımak için;
·
Kazazede
sırtı yere gelecek şekilde boylu boyunca yere uzandırılır,
·
Kazazedenin
ayakları, dizleri kırık ve yukarıda olarak kalçaya toplanır,
·
Kurtarıcı
ayaklarını kazazedenin ayaklarının önüne koyar,
·
Kurtarıcı
kazazedenin her iki kolundan öne doğru çekerek dizlerinin üzerinde durmasını
sağlar,
·
Kurtarıcı
kazazedenin önüne bir dizi yerde iyice yakın vaziyette çöker, (Kazazedeyi
yerden kaldırmakta zorlanılırsa kazazede önce sandalye, büyük boya kutusu gibi
bir yere oturtulur ve sonra sırta alınabilir)
·
Kurtarıcı
yerdeki dizin ters tarafındaki kazazedenin kolunu tutarak başını onun altına
sokar,
·
Kurtarıcı
kazazedenin kolunu çekerken diğer ayağı yere basar vaziyette iyice kazazedenin
altına girer ve kazazedenin ağırlığını sırtına alır,
·
Kurtarıcı
diğer kolunu kazazedenin bacakları arasından sokarak, tuttuğu kol tarafındaki
bacağını kavrar,
·
Kurtarıcı
sırtında kazazede ile yerden doğrulur,
·
Kurtarıcı
kazazedenin bacağının altından dolaştırdığı eli ile başını altına soktuğu kolun
elini tutar,
·
Kurtarıcı
kazazedeyi sırtında en yakın güvenli yere kadar taşır.
Gemide kazaya uğramış birisi veya birileri
görüldüğünde çabuk fakat telaşsız hareket edilir, panik yapılmaz. Unutulmamalıdır
ki gecikilen bir iki dakika, telaştan yapılan yanlış bir hareket bir insanın,
bir arkadaşın ölümüne sebep olabilir veya yarardan çok zarar verebilir.
Gemide kazaya uğramış birisi veya birileri
görüldüğünde derhal almamız gereken bazı tedbirler vardır. Öncelikle;
·
Bir
başka kişi varsa onunla,
·
Alarm
verebilecek bir unsur varsa onunla,
·
Bağırarak veya bulunabilen başka bir yöntemle gemideki sağlık konusunda
yetkili haber ulaştırılır.
Kahramanlık sevdası veya tedbirsizlik nedeni
ile kazazede sayısı artırılmamalıdır. Bu neden ile kaza yerine yaklaşmadan,
oluşabilecek ikinci bir kazaya karşı tedbir alınır.
·
Kaza
nedeni, elektrik çarpması ise elektrik kesilir veya elektrik kabloları tahta
sopa, iskemle veya madeni olmayan başka bir nesneyle kazazededen
uzaklaştırılabilir. Elektrik kesilmeden kazazedeye yaklaşıp dokunmadan önce
lastik eldiven ve lastik bot giymek veya lastik paspasın üzerine basamak
kurtarıcıyı elektrik çarpmasına karşı koruyacaktır.
·
Kaza
nedeni kimyasal bir madde dökülmesi ise kimyasalla temas edilmez, solunum
cihazsız kimyasal buhar biriken yere girilmez, yardım beklenir.
·
Kaza
nedeni gaz zehirlenmesi ise solunum cihazsız gaz biriken yere girilmez yardım
beklenir.
·
Kaza
nedeni duman ile boğulma ise solunum cihazsız duman biriken yere girilmez
yardım beklenir.
·
Kaza
nedeni halat kesilmesi ise diğer gergin halatlardan kaçınılır.
·
Kaza
nedeni yük kayması ise müdahale edilmez yardım beklenir.
Kazazedeye durumu belli olmadan yapılacak
bazı müdahaleler yarardan fazla zarar verebilir. Bu neden ile kazazede
bilinçsiz müdahaleden korunur;
·
Başına
kalabalık birikmesine engel olunur.
·
İstisnai
durumlar haricinde soyulmaz.
o
Üzerine
kimyasal dökülmesi,
o
Yanma
kazası,
o
Solunumu
veya kan dolaşımı sıkı kravat, kemer, ayakkabı veya giysiler nedeniyle
engelleniyor olması istisnai durumlardır,
·
Vücuda
saplanan şeyler çıkartılmaz.
Hazırlıksız olarak vücuda saplanan şeylerin çıkartılması
şiddetli kanamalara ve şoka sebebiyet verebilir. Bu neden ile zorunlu değilse
bu işlemin yapılması yetkili kişiye bırakılmalıdır.
·
Başının altına yastık konmaz
Şoktan korunma, boğulmadan korunma gibi
nedenlerde baş altına yastık konmaz. Zorunlu değilse bu işlemin yapılması
yetkili kişiye bırakılmalıdır.
·
Kusturulmaz,
Bilinci açık olmayan veya petrol türevleri ile asit
alkali sıvı içmelerinde kusturulmaz. Kusturmaya çalışmak kazazedeye daha fazla
zarar verir. Bu nedenle sebebi anlaşılmadan kazazede kusturulmaz. Zorunlu
değilse bu işlemin yapılması yetkili kişiye bırakılmalıdır.
·
Bir
şey içirilmez,
Bilinci yerinde olmayan kişiye bir şey içirirsek sıvı
akciğerlerine giderek onun boğulmasına sebep olabilir. Bu neden ile bilincinin
yerinde olduğunu bilmeden kazazedeye bir şey içirilmez. Zorunlu değilse bu
işlemin yapılması yetkili kişiye bırakılmalıdır.
·
İstisnalar
haricinde kımıldatılmaz.
o
Etkilenen
yerin daha fazla zarar görmesini engellemek,
o
Daha
büyük bir şoku önlenmek,
o
Müdahalenin
gereklilik hali istisnalarıdır.
Taşınmanın zorunluluk olduğu durumda kazazede
güvenli yere taşınır. Taşıma yapılacak yer ve kurtarıcı gücüne göre uygun
yöntem seçilerek yapılır.
Gemide bulunan bir kazazedeye müdahalede ön
tedbir almak için;
·
Gemideki
sağlık konusunda yetkili kişiye haber ulaştırılır,
·
Kaza
yerine yaklaşmadan önce ikinci bir kazaya karşı tedbir alınır,
·
Kazazede
bilinçsiz müdahaleden korunur,
·
Zorunlu
olduğu taktirde kazazede güvenli yere taşınır.
Bilinç (Şuur) kontrolü; kazazedenin mantıklı düşünme,
algılama ve reaksiyon gösterme kabiliyeti varlığının tespitidir. Bilincin açık
olup olmaması vücudun bir takım savunma sistemlerinin çalışıp çalışmaması
açısında önemlidir. Özellikle kazazedeye verilecek pozisyonlara, su, ilaç veya
morfin gibi maddelere bilincin yerinde olup olmamasına göre karar verilir.
Bir
kazazedenin bilincinin yerinde olup olmadığını anlamak için;
·
Sarsmadan
kazazedenin omuzlarına dokunulur,
·
İyi
olup olmadığı sorulur,
·
Cevap
verip veremediği gözlenir.
Solunum,
oksijenli havanın ağız ve burun yolu ile alınarak akciğerlere gönderilmesi,
orada havanın içindeki oksijenin kana, kandaki karbondioksitin de ciğerlerdeki
havaya geçmesi, kirlenen havanın tekrar geri dönerek ağız ve burun yolu ile
dışarı atılmasıdır.
Solunum
sırasında havanın geçtiği yollara solunum yolu denir ve iki bölüme ayrılır.
·
Üst
solunum yolu; hava alıp verdiğimiz ağız, burun,
gırtlak ve nefes borusu,
·
Alt
solunum yolu, akciğer içindeki ana (bronş) ve ara (bronşcuk) hava yolları ile hava
keseleridir (alveol).
Solunum
için bu yolların açık ve temiz olması gerekir.
Üst solunum yolu başın pozisyonu veya solunum yoluna giren yabancı
maddeler tarafından kapalı olabilir. Başın pozisyonu
nedeniyle kapalı olan üst solunum yolu, sırt yere gelecek şekilde yatırılmış ve
omuzların hafifçe yerden yükseltilmiş yatar pozisyonunda başın geriye atılması
ile açılabilir. Doğal hava alışını rahatlatan bu şekle açık solunum yolu
pozisyonu denir.
Üst
solunum yolunun açılmasının arkasından kalp masajı gibi sert bir zeminde yapılması
gereken bir başka işlem varsa veya kazazedenin omurgasında hasar olasılığı
varsa omuzlarının yükseltilmesi mümkün olmayabilir. Bu durumda sert zeminde
sırt üstü yatan kazazedenin çenesi bir el ile itilirken diğer el ile alnına
bastırılır ve bu şekilde başın geriye atılması sağlanır. Geriye atılan baş üst
solunum yolunun açılmasını sağlar.
Üst
solunum yolunun açılması için başın geriye atılması yeterli değildir. Eğer bu
yol yabancı maddeler tarafından tıkandıysa bunlarında alınması gerekir. Hatta
solunum durması bu nedenle de meydana gelmiş olabilir. Bu tıkanıklık solunumu
durdurabileceği gibi dışarıdan verilecek suni solunuma dahi engel olabilir.
Ağız
içinden alabileceğimiz şeyler; kaza yemek sırasında meydana geldiyse yiyecek
maddesi, denizde meydana geldiyse yosun gibi şeyler olabilir. Eğer ağızda takma
diş varsa yerinden oynamamış ise çıkartılmaz. Soluk borusunu tıkayan dil hava
yolunun açılması sırasında kendi kendine borunun önünü açar. Bu neden ile dil
ile pek uğraşılmamalıdır.
Tıkanma
elle ulaşılamayacak kadar aşağıdaysa, tıkanmaya müdahale gerekir.
Kazazedeyi
açık solunum yolu pozisyonuna almak için;
·
Kazazede
yavaşça sırt üstü yatar vaziyette çevrilir,
·
Ağızda
solunumu engelleyebilecek bir şeyler varsa alınır,
·
Baş
altına bir şey konmadan alından bastırılıp, çeneden itilerek geriye doğru
bükülür, (Bazı dokümanlarda hava yolunun açılmasında enseden kaldırma
uygulatıyorsa da omurgada hasar olasılığına karşılık enseden kaldırma yerine
çeneyi iterek başı geriye attırma daha uygun olacaktır. Bu arada ağız kapansa
bile baş pozisyonu değişmeden ağız tekrar açılabilir.)
Solunum
kontrolü; baygın görünümündeki bir kazazedenin kendi kendine soluk alıp
verebildiğinin kontrolüdür. Üst solunum yolunun açılması solunum kontrolünün
yapılabilmesi için gerekli bir işlemdir. Hatta solunumu durmuş bir kazazede
açık solunum yolu pozisyonuna alınınca kazazede kendi kendine soluk almaya dahi
başlayabilir.
Solunum
kontrolünde en sağlıklı yöntem ağız ve burundan hava geldiğinin görülmesidir. Eğer
göğüs inip kalkıyor fakat ağızdan hava gelmiyorsa üst solunum yolundaki bir tıkanıklığı
düşünmemiz gerekir. Veya bir başka değişle göğüs kafesinin kalkıp inmesi nefes
alındığının temel göstergesi değildir. Çünkü bir istemsiz kas olan diyafram
yine çalışabilir, göğüs ile karın hareket edebilir ancak üst hava yolu
tıkalıysa solunum gerçekleşemez. Kontrol 10 saniyede tamamlanmalıdır.
Kazazedenin
solunum kontrolü için;
·
Kulak
kazazedenin ağız ve burnunun 2–3 cm. üzerine getirilir ve nefes alışı duyulmaya
çalışılır, (Nefes alış kontrolünde ağza soğuk gözlüğü uzatıp buhar olup
olmadığını anlamak gibi duruma göre akla gelebilecek başka yöntemlerde
kullanılabilir.)
·
Göğüs
kafesinin ve karnın hareket edip etmediğine bakılır,
Kalp
kontrolü; kalbin normal atıp atmadığının kontrolüdür. Kalp atışı, kulağın kalbe
dayanarak dinlenmesi ile kontrol edilebilir. Bilekte olduğu gibi atar
damarların vücudumuzda yüzeye yakınlaştığı yerlerden de nabzın kontrolü
yapılabilir. Ancak çevre etkileri veya zayıflık durumunda ne kalp atışı ne de
nabız tam olarak alınamaz. Bu neden ile nabız kontrolünü doğrudan nabzın en
kuvvetli olduğu şah damarından yapmak gerekir.
Kalbin
atıp atmadığının göstergelerinden birisi de göz bebeğinin refleksini
kaybetmesidir. Canlı bir kişinin gözbebekleri karanlıkta fazla ışık alabilmek
için irileşir, aydınlıkta ise gözü koruyabilmek için küçülür. Kalbi duran bir
kişinin göz bebekleri ise 45 saniye içinde irileşir ve o şekilde kalır.
Kazazedenin
göz refleks kontrolü için göz kapakları kaldırılarak göz bebeklerine ışık
tutulur ve ışıkla küçülüp küçülmediğine bakılır. Refleks kaybolduysa kalp
durmuş olabilir.
Gözbebeğinin
refleksini kaybetmesi sadece kalp durmasında gerçekleşmez. Bazı zehirlenmelerde
ve koma hallerinde de bu durum olabilir. Bu neden ile göz refleksi tek başına
kalbin durup durmadığının göstergesi olamaz, nabzın da mutlaka kontrol edilmesi
gerekir.
Kazazedenin
kalp kontrolü için;
·
Kazazedenin
boynunda nefes borusu ile boyun adalesi bulunur.
·
Bir
elin işaret ve uzun parmağı yan yana kazazedenin nefes borusu ile boyun
adalesinin arasına hafif şekilde bastırılır.
·
Nabız
atışı duyulmaya çalışılır.
·
Nabız
duyulmuyorsa göz refleksi kontrol edilir,
·
Nabız
atışı duyuluyorsa dakikadaki atışı
miktarı sayılır.
İkinci
derecedeki hasarlar genel anlamıyla aşırı gecikilmediği taktirde ölümcül
sayılamayacak veya kalıcı olmayan hasarlardır. Hayati tehlike yaratmayan
kanamalar, yanıklar, kırık ve çıkıklar bu tip hasarlardandır. Hayati tehlikesi
olan birinci derecedeki hasarların olmaması halinde kazazedede ikinci
derecedeki hasarlar kontrol edilir. Temel ilk yardımcının buradaki amacı
yetkili kişi gelinceye kadar kazazedenin acısını azaltmak ve hasarın büyümesini
engellemektir.
İkinci
derecedeki hasarların kontrolü için;
·
Kazazedeye
ağrı ve acısının olup olmadığı sorulur,
·
Kazazededen
alınan cevaba göre kafatası ve omurgadaki hasar kımıldatılmadan kontrol edilir,
·
Kafatası
ve omurga kırık olasılığı yoksa diğer kırık, çıkık, yanık ve kanamalar yavaş ve
gerekirse giysiler kesilerek kontrol edilir.
Durum teşhisi; kaza
sonucu kazazedenin vücut bütünlüğündeki hasarının tespitidir. Yapılacak
müdahalenin belirleyicisi olması nedeni ile önemlidir. Durum teşhisi yapılmadan
yapılacak müdahale yaşayacak bir insanın ölümüne dahi sebep olabilir. Teşhis,
kazazede kaza mahallinden taşınmadan veya taşındıktan sonra gereklilik durumuna
göre yapılabilir.
Eğer kaza nedeni
veya kazazedenin hali durumu alenen ortaya koyuyorsa ayrıca teşhis için bir zaman
kaybı gereksiz hatta zararlı olur. Bu neden ile hasarın belirli olduğu
durumlarda doğrudan müdahaleye geçilir. Örnek;
·
Kazazededen
şiddetli akan kan hayati unsur olan kalp atışının varlığını gösterdiğinden doğrudan
kanamanın kesilmesi yönünde müdahale yapılır.
·
Kazazede
yemek sırasında tıkanmışsa doğrudan üst solunum yolundaki tıkanıklığın açılması
yönünde müdahale edilir.
·
Kazazede
boğucu gazlar içinde kalmış ve solunum refleksi devam ediyorsa doğrudan temiz
havaya çıkartılması yönünde müdahale edilir.
Durumu
belli olmayan baygın görünümdeki kazazedenin durum teşhisinde yapılacak
kontrollerin sıralamasında farklı görüşler olmakla birlikte önemli olan en kısa
zamanda ve en doğru kontrolün yapılabilmesidir. Bu da fazlasıyla bulunulan
ortamın özelliğine ve teşhisi yapacak kişinin becerisine bağlıdır. Zaman
kazancı olması bakımından mümkün
olduğunca bir kontrol yapılırken diğerlerine de bakılmasında yarar vardır.
En
hayati veri kalbin atmasıdır. Bu neden ile önceliğin kalp kontrolüne
verilmesinin gerekliliği düşünülse bile tespitindeki kolaylık ve varlığının
aynı zamanda kalbin attığını ve nefesin alınıp verildiğini göstereceğinden
bilinç kontrolüne öncelik verilir.
Kaza
geçirmiş ve bilinçsiz durumdaki kazazedenin nabzı çok zayıflayacağından
kalbinin attığının anlaşılması oldukça güç bir işlemdir. Hatta zayıfladığından
anlaşılmayan kalp atışlarında çalışan kalbin durduğuna dahi hüküm verilebilecektir.
Ancak solunum, kalp atışından daha kolay anlaşılabilir olması ve aynı zamanda
kalbin attığını da gösterir olması nedeni ile solunum kontrolün de kalpten önce
kontrol edilmesi daha doğru olacaktır.
Kalbin
düzenli atıp atmadığının ve ikinci derecede hasarların olup olmadığının
kontrolleri bundan sonra yapılmalıdır.
Vücut bütünlüğündeki hasarı belirli olmayan kazazedenin durum
teşhisi için;
·
Kazazedenin bilinç kontrolü yapılır.
·
Bilinci yerinde olan kazazedenin ikinci derecedeki hasar
kontrolleri yapılarak durum teşhisine son verilir.
·
Bilinci yerinde olmayan kazazede açık solunum yolu pozisyonuna
alınır,
·
Solunum kontrolü yapılır.
·
Solunumu durmuş kazazedenin durum teşhisine son verilir.
·
Solunum varsa kalp kontrolüne geçilir.
·
Kalp ritmi normal değilse durum teşhisine son verilir.
·
Kalp ritmi düzgünse ikinci derecede hasar kontrolleri yapılır.
Vücut
bütünlüğü bozulan kazazededeki hasarın artmasını engelleyen pozisyona koruyucu
pozisyon denir. Yarım oturur, şok, koma gibi farklı koruyucu pozisyonlar vardır.
Bu pozisyonlar kazazedenin durumuna göre;
·
Vücudun
genel sistem işleyişini kolaylaştırıcı,
·
Beyine
giden kanı artırıcı,
·
Kanamayı
azaltıcı,
·
Acıyı
azaltıcı,
·
Yaranın
büyümesini engelleyici fonksiyonlara sahiptirler.
Yarım
oturma pozisyonu kazazededeki hasarın vücudun yukarıda tutulmasını gerektirdiği
durumlarda kullanılan bir koruyucu pozisyondur. Sırt üstü yatan kazazede bu
pozisyona, sırtı desteklenerek ne yatar ne oturur şekle getirilerek aldırılır.
Yarım
oturma pozisyonu için;
·
Sırt
üstü yatan kazazedenin sırtı yere 45 derece olarak şekilde yarım kaldırılır,
·
Sırtı
çevreden bulunan malzeme ile desteklenir.
Koma pozisyonu bilincini yitiren
kazazedelerin gerekli müdahale yapılıncaya kadar hayatta kalabilmelerine olumlu
katkıda bulunabilecek solunum ve dolaşım sistemlerini rahatlatacak bir
pozisyondur.
Kazazedenin yarım yüz üstü yatırılmış
olduğu bu pozisyon normal zamanlarda dahi rahat yatma şekli olarak seçilen bir
pozisyondur.
Kazazedeyi koma pozisyonuna almak
için;
- Sırtüstü yatan
kazazedenin giyimi üzerindeki kemer, kravat, düğme, fermuar gibi dolaşım
engelleyici unsurlar gevşetilir,
- Kazazedenin
kolları yandan bedenine yapıştırılır,
- Bacakları düz ve
bitişik olarak uzatılır.
- Varsa kan gelen
kulak yere, varsa yüzün yaralı tarafı yukarı veya yüzde önemli bir hasar
yoksa her hangi bir taraf yere gelecek şekilde kazazede yarım döndürülür.
- Üstte kalan
bacak dizden kırılarak döndürülecek tarafa çekilir.
- Üstte kalan el
yere yapışacak yüzün altına getirilir.
- Kazazedenin
arkasındaki bel boşluğundan el sokularak altta kalan kolu yakalanır,
- Altta kalan kol
çekilerek arka tarafa uzatılır.
Şoka
giren kazazedenin beynine oksijen taşıyan kanı artırıcı pozisyona şok pozisyonu
denir. Sırt üstü yatan kazazedenin bacaklarının yükseltilmesi ile oluşturulur.
Kazazedeyi
şok pozisyonuna almak için;
·
Kazazede
sırtı yere gelecek şekilde boylu boyunca sert bir zemine yatırılır, (Yatırılan
zemin veya yer çok sıcak, çok soğuk veya bir tehlikenin mevcut olmadığı bir yer
olması gerekir.)
·
Bacaklar
dizden kırılır,
·
Ayaklar
yerden 30 cm.den daha az olmayacak şekilde altına bir şey konularak
yükseltilir, (Eğer ayak ve bacaklarda kırık varsa yukarı kaldırılmaz. El ve
kollarda kanama varsa onlarda yukarı kaldırılır.)
Normal bir kişide vücut ağırlığının 1/13’ü
kadar ağırlıkta kan vardır. Eğer yetişkin bir kişiyi ortalama 70 kg olarak
kabul edersek, vücudundaki kan miktarı 5 litredir. Bu kandan %10 kayıp desteği
gerektirir. %20 kayıp ise hayati tehlike oluşturur. Bir başka deyişle 1 lt kan
kaybeden ortalama ağırlıktaki bir yetişkinin hayatı tehlikeye girer.
Bir insan kalbinin yaklaşık o kişinin yumruğu
büyüklüğünde olduğunu ve her atışta hemen hemen yarım yumruk hacımda kanı
pompalayacağını düşünürsek şiddetli bir kanamada 1 lt kanın çok çabuk
kaybedilebileceği aşikardır.
Şiddetli kanama; kısa sürede kazazedenin
hayatını tehlikeye sokabilecek yoğunluktaki kanamalardır. Önlenemediği taktirde
kazazede sırasıyla,
·
Şoka
girer,
·
Bilincini
yitirilir,
·
Kalp
krizi geçirir,
·
Solunumu
durur ve ölür.
Tespiti halinde aynı zamanda kalbin attığını
da göstermesi nedeni ile diğer hayati kontrollere bakılmaksızın derhal
kanamanın kesilmesi yönünde müdahaleye geçilir.
Şiddetli kanamaların genel nedeni
atardamar kesikleridir ve vücutta harici veya dâhili şekilde meydana gelebilir.
Harici şiddetli kanamalar uzuv kopmasının haricinde genelde boyun, pazı veya
uyluktaki atar damarların kesilmesiyle oluşur. Kontrol 10-20 saniye gibi çok kısa bir sürede
tamamlanmalıdır.
Şiddetli harici kanaması olan kazazede
yaranın durumuna göre yere uzandırılır ve aşağıda belirtilen bu dört temel
yöntem öncelik sırasına göre tek tek veya beraberce uygulanır.
·
Doğrudan
yara üzerine basınç,
·
Yükseltme,
·
Baskı
noktalarına basınç,
·
Turnike
uygulaması.
Bu
yöntem kısaca doğrudan yara üzerine bir tamponun bastırılarak kanamanın
kesilmesidir. Şiddetli kanamayı kontrol altına almada en basit ve tercih edilen
bu yöntemde, yara üzerine bezden bir tampon konulur ve sarılarak avuç içiyle
kanama yerine doğrudan basınç uygulanır.
Tampon
olarak doğru olanı steril bez kullanmaktır. Ancak cepte devamlı olarak bir
steril bez taşınmadığını düşünürsek, kazazede bulunduğunda el altında olan en
temiz bez parçası da aynı işi görebilir. Hatta bez yoksa bez bulunana kadar,
çıplak el dahi kullanılabilir.
Tampon
olarak kullanılan bez tamamen kanlanırsa alınmadan bir başka bezi üzerine koymak
ve elle sertçe bastırarak sıkıca sarmak gerekir. İlk tamponu çıkarmaya çalışmak
pıhtılaşma sürecini uzatır. Tamponu yerinde tutması için bir sargı bezi
kullanılabilir. Sargı tamponun üstüne biraz daha geniş şekilde uygulamalıdır.
Sargı
yapılırken aşağıdakilere dikkat edilir,
·
Her
ne kadar yetkili kişi gelinceye kadar uygulanacaksa da tampon ve sargı, yaraya
mikrop kaptırmayacak kadar temiz olmalıdır,
·
Tampon
daima üstü kapatılacak yaradan daha büyük uygulanır,
·
Sargı
harici kanamayı kesecek kadar sıkı fakat kan dolaşımını kesmeyecek kadar gevşek
olmalıdır,
·
Sargı
kalbin uzak tarafından başlayıp kalbe doğru yapılmalıdır.
Sargı
gereği gibi yapılmışsa, en az yirmi dört saat öylece bırakılmalıdır. Sargı bezleri
tamamen kana bulanmamış ve sargı dolaşımı engellemiyorsa bir kaç gün dahi
değiştirmeye gerek kalmaz.
Bu
yöntem kısaca kanayan yerin kalp seviyesinden yükseğe kaldırılarak damar içi
basıncın düşürülmesi ve bu şekilde kanamanın kesilmesidir. El, ayak veya başta
bulunan bir yaradan kaynaklanan şiddetli bir kanama varsa söz edilen yer
yükseltilebilir ve buna ilaveten yara üzerine doğrudan baskı uygulanabilir.
Bu
yöntem kısaca kanayan yere kan taşıyan damarın kalp tarafında bulunan yüzeye
yakın noktasına parmak ile basınç uygulayarak kanamanın kesilmesidir.
Doğrudan
baskı ve yükseltme şiddetli kanamayı durduramıyorsa o bölgeyi besleyen
atardamara basınç uygulanabilir. Uygulanacak baskı noktası atardamar üzerinde
yara ile kalp arasındadır. Bu teknik; baskı noktası ile yaralı kısım arasındaki
dolaşımı azaltır. Ancak sadece çok gerekli olduğu hallerde ve şiddetli kanama
azalıncaya kadar uygulanmalıdır.
Vücutta
atardamarların yüzeye yakınlaştığı noktalardan uygun olanını baskı noktası
olarak kullanılır. Bu noktalardan nabız alınabileceğinden yerinin tespitinde
bundan yararlanılabilir.
·
Ayak
için baskı noktası ayak bileği damarı,
·
Alt
bacak için baskı noktası diz damarı,
·
Uyluk
için baskı noktası kasık damarı,
·
El
için baskı noktası bilek damarı,
·
Alt
kol için baskı noktası pazı damarı,
·
Üst
kol için baskı noktası köprücük damarı,
·
Alt
çene için baskı noktası yüz damarı,
·
Üst
çene için baskı noktası şakak damarları.
Şah
damarı beyine giden damarları da beslediğinden bu damar baskı noktası olarak
kullanılmaz.
Bu
yöntem kısaca bir kuşakla kanayan yerin kalp tarafındaki tüm damarlar ile
ilişkisinin kesilmesidir. Turnike; istisnası hariç tek kemik bulunan üst kol
veya uyluğa yapılabilir. İstisnası el veya ayak kopmasıdır. El veya ayak
kopmasından turnike bileğe yakın yere uygulanabilir. Turnike hazır lastikten
yapılma olabileceği gibi el altında bulunan 8-10 cm eninde bir bez parçasından
da olabilir. (İp olmaz) Katlanmış fular veya bandana, giysi veya benzeri
kumaştan da yapılabilir. Şekilde gösterildiği gibi birkaç kat sarılan sargının
düğüm atılan son katına bir tahta parçası sokulmakta ve döndürülerek
sıkılmaktadır.
“Boğucu Sargı” veya bilinen adıyla turnike
(Tourniquet) sakıncalarından dolayı sadece diğer yöntemler fayda etmediği
takdirde kol veya bacaktaki şiddetli kanamayı durdurmak için uygulanır.
Sakıncaları;
·
Kan
akışının engellenebilmesi için yapılan çok sıkı ve dar turnike adalelere,
sinirlere ve kan damarlarına zarar verir.
·
Adale,
sinir ve damarlara zarar vermemek için turnike gevşek tutulursa fayda etmeyerek
kan kaybını artırır.
·
Turnike
sadece kan kesilmesi istenen yerdeki değil çevresindeki alanda da kan
dolaşımını yani hücrelere oksijen dağılımını engeller.
·
Hücrelere
gelen oksijenin kesilmesi doku hasarlarına daha da kötüsü kangrene sebep olarak
uzvun kesilmesine yol açabilir.
·
Oksijen
eksikliğini engellemek amacı ile ara sıra turnikeyi gevşetmek de kan kaybına yol
açar ve şok tehlikesini yaratır.
Sakıncalarına
rağmen turnike uygulamasına çok gerekiyorsa gemideki yetkili kişi gelinceye
kadar başvurulabilir. Uygulamanın devamına yetkili kişi karar verir. Eğer
yetkili kişinin gelmesi gecikiyorsa el veya ayak kopması haricinde 15 dakikada
bir turnike yavaşça gevşetilerek 1 dakika süre ile damardaki kan akışına
müsaade edilir. Ayrıca turnikenin kullanımdan sonra unutulduğu vakalar da
vardır. Bunun engellenmesi için hastaneye gönderilen kazazedenin görünür yerine
turnike zamanını gösterir bir not iliştirilir.
Kazazedenin
şiddetli harici kanamasını durdurmak için;
·
Şiddetli harici kanama olan yere temiz bir bezden tampon konur,
·
Tamponlu yara temiz bir bez ile sarılır,
·
Tampona avuç içi ile bastırılarak kanın kesilmesi sağlanır,
·
Sarılan yaradaki kanama kesilmediyse yaralı yer mümkün olduğunca
kalpten yukarı gelecek şekilde kaldırılır,
·
Kanın kesilmesi halinde bir süre daha uzuv yukarıda tutulur sonra
yavaşça normal duruma getirilir,
·
Yukarı kaldırılan yaralı yerdeki kanama kesilmediyse yara ile kalp
arasındaki yaradan sonraki ilk bası noktasına bası uygulanır,
·
Kanın kesilmesi üzerine bir süre daha bası noktasına basılı ve
uzuv yukarıda tutulur sonra yavaşça gevşetilerek normal pozisyonuna getirilir,
·
Kol ve bacaktaki şiddetli kanamanın kesilmemesi halinde kanama
olan kol veya bacağın tek kemik bulunan kısmına turnike vurulur,
·
Yara baştaysa kazazede yarım oturur, diğer yerlerdeyse şok
pozisyonuna alınır, (yara koldaysa şok pozisyonunda yatan kazazedenin yaralı
kolu yukarıda tutulur.)
·
Yetkili kişinin gecikmesi halinde turnike 15 dakikada bir yavaşça
gevşetilerek 1 dakika süre ile kan akışı sağlanır,
·
Yetkili kişinin gelişi ile kazazede ona teslim edilir.
İç kanamalar harici kanamalar kadar kolay
tespit edilememektedir. İç kanamaların tespitinde aşağıdaki hususlar bize
yardımcı olur.
·
Dışa
açık olmayan iç kanamalar deri altında, adale içinde ve iç organlarda oluşur,
akamadığından içte toplanır ve meydana getirdiği şişlik ve morarma ile tespit
edilebilir,
·
Dışa
açık iç kanamalar ise geldiği yere göre belirlenebilir,
o
Kulaktan
gelen kan, baştaki iç kanamayı,
o
Kanlı
öksürük, göğüsteki iç kanamayı,
o
Kanlı
kusmuk, midedeki bir iç kanamayı gösterebilir.
·
Bunların
ötesinde şiddetli kanamalar şoku getireceğinden, kazazededeki şok belirtileri,
şiddetli kanamaya gösterge olarak kabul edilebilir.
İç kanamalarda harici kanamalarda
uyguladığımız yöntemlerden sadece yüksekte tutma yöntemini kullanma imkanımız
vardır. Ancak buna ilaveten deri altındaki adalelerde meydana gelen kanamalarda
ek olarak soğutma imkanımız da olabilir. İç organlardaki şiddetli kanamalarda
ise yapabileceğimiz pek bir şey yoktur.
Yapılan müdahaleden sonra kazazede
koruyucu pozisyona alınarak yetkilinin gelmesi beklenir.
İç kanamaya müdahale için;
·
Kulaktan
kan geliyorsa kazazede kulağının
üzerine geniş bir tampon konularak koma pozisyonuna alınır,
·
Baş
ve iç organlarda kanama varsa yarım oturur pozisyona alınır,
·
Deri
altı adalelerde kanama varsa kanama olan yer soğutulur,
·
Adalelerde
kanaması olan kazazede şok pozisyonuna alınır,
·
Kol
adalesinde kanaması olan kazazede şok pozisyonunda kolu yukarı kaldırılır.
·
Kazazedenin
üzeri örtülerek sıcak tutulur.
Üst
solunum yolu baskı veya tıkanma nedeni ile solunuma müsaade etmeyebilir.
Kazazedenin bir yerden düşerken boynuna dolanan bir halatın soluk borusu
üzerinde meydana getirdiği baskı (Ası) kazazedenin soluğunu kesilebilir. Tabi
olarak bu gibi durumlarda halatın kesilerek kazazedenin yere yatırılması boyun
kırılmamış ve ölüm olmamışsa tekrar solunumun başlamasını sağlayabilir.
Bir
diğer neden olan tıkanma ise genelde katı madde tıkanmasıdır. Bu da genelde bir
şey yerken yaşanır. Eğer katı madde elle alınamayacak derecede aşağıdaysa tıkanan
kişi nefes alamaz. Bu neden ile de konuşamadığı için derdini baş ve işaret
parmakları ile gırtlağını tutarak anlatır. Bu işaret ‘Heimlich işareti” olarak
bilinir ve bu işaret görülünce derhal “Heimlich hareketi” adıyla bilinen
müdahale gerçekleştirilmelidir. Eğer bu gibi durumlarda derhal müdahale
edilerek hava yolunu tıkayan madde çıkartılmazsa sırası ile kazazedenin rengi
morarmaya başlar, bilinci kaybolur, kalbi durur ve ölür.
“Heimlich hareketi” olarak bilinen yöntem nefes yoluna kaçan
maddelerin diyaframa kuvvetli ve ani olarak yapılan baskı ile çıkartılma
yöntemidir. Hareket, ayakta veya yatar vaziyette yapılabilir. Yatarak Heimlich
hareketi aynı zamanda kurtarıcıdan iri kazazedeler için de kullanılabilir.
Ayakta
uygulamada kurtarıcı kazazedenin arkasındadır ve kollarını karına yakın
vücuduna dolayarak ellerini yumruk şeklinde diyafram üzerinde kavuşturmuştur.
Göğüs kemiğinin ucundaki kıkırdak kısmın hemen altından birleştirilen eller
darbeli şekilde diyaframa baskı yapılarak tıkanıklığın açılmasına çalışılır.
Yerde
uygulamada ise kazazede sırtüstü sert zemine yatırılmış, kurtarıcı kazazedenin
bacaklarını kendi bacakları arasına alarak diz üstü çömelmiş ve ellerini
kazazedenin diyaframına baskı yapacak şekilde göğüs kemiği kıkırdak kısmın
altında birleştirmiştir. Yine diyaframa darbeli yapılan baskı ile tıkanıklık
açılmaya çalışılır.
Eğer
tıkanıklık halinde yardımcı olacak kimse yoksa kazazede hareketi kendi kendine
uygulamak zorundadır. Bunun için bir yumruğunu sıkar ve kaburga kemiklerinin
ayrıldığı üst karın bölgesine yerleştirir. Sonra bu yumruğu bilekten diğer eli
ile tutar, karnına yukarı doğru sert bir itişle aniden ve kuvvetlice bastırır
ve bu arada zorla öksürmeye çalışır. Bu hareketi gerektiğinde bir kaç kez
tekrarlar. İkinci seçenek olarak bu harekette iskemle arkası, masa veya lavabo
köşesi veya yukarı itişi sağlayacak başka çıkıntılı bir yer kullanılabilir.
Heimlich
hareketinden önce Türk yöntemi olarak eğilmiş kazazedenin sırtına kuvvetli
olarak 2 kere vurmak, yetersiz olursa heimlich yöntemini denemekte yarar
vardır.
Üst solunum yolu elle alınamayan bir katı madde
ile tıkanan kazazedenin tıkanıklığını açmak için;
·
Ayaktaki
kazazedenin arkasına geçilir,
·
Sırtına
iki kere sert olarak vurulur,
·
Tıkanıklık
açılmadıysa kurtarıcı kolları ile arkasından kazazedeyi sarar,
·
Bir
el yumruk haline getirilir ve diğer elle bilekten tutulur,
·
Eller
kazazedenin kaburga kemiklerinin ayrıldığı üst karın bölgesine, diyaframa baskı
yapacak şekilde yerleştirilir,
·
Kazazedenin
diyaframına ani ve sert darbeli bir baskı uygulanır,
·
Harekete
tıkanıklık açılıncaya veya kazazedenin bilinci kayboluncaya kadar devam edilir,
·
Bilinci
kaybolan veya ayakta müdahale edilemeyen kazazede sırtı yere gelecek şekilde
sert bir zemine yatırılır,
·
Kurtarıcı
kazazedenin bacakları üzerine yüz yüze bakacak şekilde çömelir,
·
Kurtarıcı
bir elini yumruk yapar ve kazazedenin üst karın bölgesine diyaframa baskı
yapacak şekilde yerleştirir,
·
Kurtarıcı
diğer elini yumruk yapılan elin üzerine koyar,
·
Kazazedenin
diyaframına ani ve sert darbeli bir baskı uygular,
·
Harekete
tıkanıklık açılıncaya, kazazedede ölüm gerçekleşinceye veya yetkili kişi
gelinceye kadar devam edilir.
Alt solunum yolu akciğerlerdeki bronşlar,
bronşcuklar ve hava keseleridir (Alveol). Buradaki tıkanıklık solunumu kısmen
veya tamamen engeller veya durdurur. Akciğerlerdeki hayati tıkanma genel olarak
sıvı veya gaz dolması şeklinde gerçekleşebilir.
Akciğerlere dolan boğucu gazlar kana gerekli
oksijen transferini engelleyeceğinden solunum durması gerçekleşir (Asfeksi).
Böyle durumlarda soluk refleksi henüz durmamış kazazeler açık alana
çıkartılırsa temiz hava ile solunum tekrar başlar.
Akciğerlere sıvı dolması ile boğulmada ilk
akla gelen suda boğulma olmakla birlikte bu sadece ödemler sonucu olur. Suda
boğulma sırasında, suyun içinde nefes almaya çalışan kişinin nefes yoluna kaçan
su, gırtlak kapağının refleks ile kapanmasına sebep olur. Bu neden ile sadece
az bir miktar su ciğerlere gittiğinden suda boğulan kişilerin (Eski bilgilerden
farklı olarak) ciğerlerine giden suyun çıkartılması ile uğraşılmaz.
Akciğerlerdeki katı madde tıkanıklıkları
kısmi olacağından acil değildir ancak meydana getireceği hasar nedeni ile
kazazedenin ilk fırsatta bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması gerekir.
Suni
solunum, solunumu durmuş kazazedenin akciğerlerine dışarıdan onları şişirecek
kadar hava verilerek serbest çıkışın sağlanmasıdır. Suni solunum sadece
kendiliğinden solunum yapamayan kişiler için uygulanır. Suni soluk vermenin
periyodu dört yaş üstü insanlarda beş saniyede bir, yani dakikada on iki
keredir.
Burada
dikkat edilmesi gereken husus; solunum yapan bir kişiye suni solunum yapılmaya
çalışılırsa solunumu durabilir. Bu neden ile suni solunum öncesi kazazedenin
solunumunun durmuş olduğuna emin olmak gerekir.
Aletsiz
suni solunum için üç farklı metot vardır.
·
Ağızdan
ağza,
·
Ağızdan
buruna ve
·
Silvester
Ağızdan
ağza suni solunum, kurtarıcının kazazedenin burnunu kapatarak ağzından hava
üflemek şeklinde yaptığı yarı aktif suni solunumdur. Aletsiz suni solunum
yöntemleri arasında en etkin olanıdır.
Ağızdan
buruna suni solunum ise kurtarıcının kazazedenin ağzını kapatarak burnundan
hava üflemek şeklinde yaptığı yarı aktif suni solunumdur. Kazazedenin ağzını
açamadığı, ağız ve çevresindeki yara veya kimyasal bulaşıklar nedeni ile
ağızdan ağza suni solunum imkânının olmadığı durumlarda tercih edilir.
Akciğerlerdeki
havanın boşalması, kurtarıcının ağzını çekmesi ile kendi kendine pasif şekilde
olur. Kurtarıcı hava verdiğinde kazazedenin göğsünde şişme olduğunu görmelidir.
Eğer şişme olmuyorsa hava yolunu kontrol etmeli ve bunun için gerekirse
parmaklarını kullanmalıdır.
Solunum
hava yolu açılmasına rağmen kendi kendine soluk almaya başlamayan kazazedeye
ağız ile suni solunum yapmak için;
·
Kazazedenin
ağız çevresinde yara veya kimyasal bulaşığı yoksa bir el ile kazazedenin burnu
kapatırken derin bir nefes alınıp ağız kazazedenin ağzını tamamen kapatacak
şekilde yapıştırılır, (gerekirse bir ince bez üzerinden yapılabilir)
·
Kazazedenin
ağız çevresinde yara veya kimyasal bulaşığı varsa bir el ile kazazedenin çenesi
itilerek ağzı kapatırken derin bir nefes alınıp ağız kazazedenin burnunu
tamamen kapatacak şekilde yapıştırılır, (gerekirse bir ince bez üzerinden
yapılabilir)
·
Kazazedenin
akciğerlerine derin bir nefes verilir,
·
Kazazedenin
akciğerleri havayla dolarken göğsün şiştiği kontrol edilir, (Giysiler göğüs ve
karın hareketlerini izlemeyi güçleştirebilir.)
·
Kazazedenin
göğsünde şişme olmuyorsa hava yolu tekrar açılıp tekrar soluk verilir,
·
Kazazedenin
ciğerlerinin şiştiğini görülünce, ağız çekilir ve kazazedenin pasif olarak
soluk vermesine izin verilir,
·
Kazazedenin
nefesini verdiği, nefesin yüze gelmesi ile kontrol edilir, (Dokunarak veya
duyarak hissetme, görmekten çok daha sağlıklıdır.)
·
Suni
solunuma yaşam desteği süresince devam edilir.
Silvester
yöntemi; kalbi atan fakat solunumu durmuş kazazedeye yaptırılan hareket ile
pasif şekilde hava alıp vermesini sağlayan bir suni solunum yöntemidir. Sırt
üstü yatırılan kazazedenin kollarının geriye çekilmesi ile ciğerlerine hava
girmesi, ellerinin diyafram üzerine getirilerek bastırılması ile ciğerlerden
hava çıkmasını sağlayan bir yöntemdir.
En
etkin suni solunum yöntemi ağızdan ağza yapılan suni solunum olmasına rağmen
bazı durumlarda ağızdan ağza veya ağızdan buruna suni solunum yapılamaz.
Örneğin ağız ve burun çevresindeki bazı zehirli ve asit özelliği olan
bulaşıklar, kurtarıcı için tehlike arz eder veya yüzdeki yaralanmalar ağızdan
ağza veya ağızdan buruna suni solunum tekniklerinin kullanımını engelleyebilir.
O zaman suni solunumda bir başka seçenek olarak, Silvester yöntemi
uygulanmalıdır. Ancak bu yöntem daha az etkili olduğundan sadece diğer
yöntemler kullanılamadığı durumlarda tercih edilmelidir.
Kazazedeye
silvester yöntemi ile suni solunum yapmak için;
·
Kazazede
sert zemin üzerine sırt üstü yatırılır,
·
Yastık
veya katlanmış ceket veya başka bir malzemeyle omuzları yükseltilir,
·
Bacaklar
ayrık olarak kazazedenin baş tarafına çömelinir,
·
Kazazedenin
kol bileklerinden tutularak üst karın kısmında çaprazlanır,
·
Kazazedenin
akciğerlerinden havanın çıkması için vücut ağırlığı ileri verilerek kazazedenin
diyaframına baskı yapılır,
·
Kazazedenin
akciğerlerindeki hava boşaldıktan sonra vücut ağırlığını geri alınır,
·
Kazazedenin
akciğerlerine hava girişini sağlamak için kollar olabildiğince geri çekilerek
bastırılır,
·
Kazazedenin
akciğerlerine hava giriş ve çıkışı için yapılan hareketler 5 saniyede bir kere
olacak şekilde tekrar edilir,
·
Suni
solunum sırasında ara sıra kalp atışlarının durup durmadığı kontrol edilir,
·
Yaşam
desteği süresince suni solunuma devam edilir.
Kazazedenin
nefes alışının durmasını takiben kalbi de durur. Bu neden ile kazazedenin nefes
almadığını tespit edersek derhal yaşam desteğine geçeriz. Yaşam desteği, açık
solunum yolu pozisyonuna getirilmiş kazazedeye kalp masajı ile birlikte suni
solunumun aynı anda yapılmasıdır.
Kazazedeye
yapılan kalp masajı sırasında göğüs kemiğine uygulanan baskı aynı zamanda suni
havalandırma da oluşturur ancak bu kana oksijen gidişi açısından yetersiz
olduğundan kalbi duran bir kişiye sadece kalp masajı değil aynı zamanda suni
solunumda yapılır.
Burada
önemli nokta, solunumu durmayana suni solunum, kalbi durmayana kalp masajı hem
solunumunu hem de kalbini durdurur. Bir başka deyişle yaşayan kişinin hayati
fonksiyonlarını yaşatacağız derken biz durdururuz. Bu neden ile kazazedenin
öncelikle solunumunun durduğuna çok dikkatli bakmamız ve sonra yaşam desteğine
geçerken vakit kaybetmeyecek şekilde kalbinin durup durmadığını da kontrol
etmemiz gerekir. Buradaki sağlıklı teşhis mevcut durumun özelliğine ve
uygulayıcının becerisine bağlıdır.
Kalp
masajı; dıştan üzerine yapılan baskı ile kalbin içindeki kanın damarlara
pompalanması işlemidir. İşlemin yapılabilmesi için kurtarıcı sert zemine sırt
üstü yatırılmış kazazedenin kalbinin üzerine bir elinin avuç içini yerleştirir.
Diğer elinin avuç içini de aynı pozisyonda, parmaklar birbirine geçmiş şekilde
diğer elin üzerine oturtulur. Elin yerleştirileceği yer “iman tahtası” denen göğüs kemiğinin ucundan 4-5
cm kadar yukarıdan başlar. Daha aşağı yapılacak baskı iman tahtasının kıkırdak
olan ucunun kırılmasına ve karaciğerin yırtılmasına sebep olur.
Kollar
dik olarak kalbe darbeli şekilde baskı yapılır. Baskının gücü yetişkinlerde
göğüs kafesinin 4cm kadar çökertecek kadardır.
Periyodu ise 100 baskı/dakikadır. Ara verme süreleri eşit olmak
kaydıyla kalp masajı düzenli, düzgün ve kesintisiz olmalıdır.
Kalp
masajından önce yumruğun alt yumuşak tarafı ile kalp üzerine kuvvetli olarak
bir iki kere vurmak gerekir. Bu darbe bazen duran kalbin tekrar çalışmasını
sağlar. Ayrıca elektrik çarpmalarında olduğu gibi dakikada üç yüze çıkan
titreşim şeklindeki çarpmayı da normale döndürebilir. Eğer bu darbeler yarar
sağlamaz ise yaşam desteğine geçilir.
Yaşam
desteği tek veya iki kurtarıcı ile yapılabilir. İki kurtarıcı varsa birisi kalp
masajını yaparken diğeri de suni solunumu yapar. Temel yaşam desteği kalp
masajı ile başlar. Sert zemine sırt üstü yatırılmış kazazedenin kalbine 30 kere
yapılan baskıyı takip eden 2 kere suni solunum ile devam eder. Baskı sayılırken
1 ile 9 arasındakilerde “ve bir, ve iki, ve üç,….” şeklinde, 9’dan sonra araya
“ve “ kelimesini sokmadan “on, onbir, oniki, …” şeklinde sayılarak sağlanır.[2]
Temel
yaşam desteğine beş saniyeden fazla ara verilemez. Nakil sırasında bile bu
aralıklar on beş saniyeyi aşamaz. Unutulmamalıdır ki beyin en fazla 4-6 dakika
oksijensiz kalabilir. Bundan sonra kazazede ölmese bile beyinde büyük hasarlar
oluşur.
Yaşam desteğindeki
suni solunum hastanın akciğerlerine oksijenli havayı getirecektir. Oksijen burada
kana geçecek ve kalp masajı ile de vücuda dağılacaktır. Etkili kalp masajı ile
suni solunum, kalp çalışmaya ve kazazede kendi kendine nefes almaya
başlayıncaya kadar hücrelerin ihtiyacı olan oksijeni sağlayacaktır.
Yaşam desteği süresince bir yandan da kazazede izlenir ve
canlanma belirtileri görülmeye çalışılır. Canlanma belirtileri yüze kan gelmesi
ve dudakların hareketlenmesidir. Bu belirtiler yarım saat süren yaşam desteğine
rağmen görülemezse ve ölüm durumu şüphe götürmez derecede belirginleşirse yaşam
desteğine son verilir. Ancak yukarıdaki belirtiler de tek başına kazazedenin
hayata döndüğünün göstergesi değildir. Doğru olarak yapılan kalp masajı ve suni
solunum, kazazedede bu belirtileri verecektir. Bu belirtiler görüldüğü sürece
yaşam desteğine devam edilir
Yaşam desteği sırasında zaman zaman
kalp atışı şah damarından kontrol edilir. Bu kontrol, suni solunumun
arkasından, kalp masajına en fazla 5 saniye ara verilerek yapılır. Nabzın
atmaya başladığı görülünce kalp masajına son verilir fakat kazazede
kendiliğinden nefes alıncaya kadar suni solunuma devam edilir. Kendi kendine
solunumun başladığı, akciğerlerdeki havanın boşaltılmasından sonra suni
solunumun periyot dışı 1-2 saniye geciktirilmesi sırasında göğüsün kendiliğinde
şişmeye başlaması ile anlaşılabilir. Kendiliğinden solunum başlayınca da suni
solunuma son verilir.
Sadece ilk yardım eğitimi alanlar
yaşam kontrolünde kolaylıkla ölüme hüküm vermemelidir. Tıp adamı olunmaması
nedeni ile hata yapma olasılığı büyüktür. Bir hata bir insanın, bir arkadaşın
yanlışlıkla ölüme terk edilmesi anlamına gelebilir. Bu nedenle hassas
davranmalı, belirtiler artık şüphe götürmez derecede ölümü göstermiyorsa,
müdahaleye edilmelidir.
Aşağıdaki durumlar kesin olmadıkça
ölüme hüküm verilmez ve gereken müdahaleden kaçınılmaz.
·
Nefes
alışı duyulmuyor,
·
Kalp
atışı hissedilmiyor,
·
Gözler
donuklaşmış ve göz bebeği iri ve sabit,
·
Vücutta
soğuma başlamış,
Hayati
fonksiyonları duran kazazedeye yaşam desteği vermek için;
·
Kazazede
sert ve düz bir zemine sırtı yere gelecek şekilde yatırılır,
·
Kurtarıcı kazazedenin yanına diz çöker,
·
Kazazede
omuz altına bir şey konmadan açık solunum yolu pozisyonuna alınır,
·
Kurtarıcı eli ile kazazedenin göğüs
kemiğinin uç kısmını bulur,
·
Bir elinin yumruğunun yumuşak kısmını yetişkin
kazazedenin göğüs kemiğinin uç kısmından dört-beş cm yukarısındaki kalp masaj
noktasına kuvvetlice iki defa vurur, (Göğüs kemiğinin ucuna yapılan darbe
karaciğeri yırtarak şiddetli iç kanamalara sebep olabilir.)
·
Kazazedenin şah damarından nabız
kontrolünü yapar,
·
Nabız
hissedilmiyorsa bir elinin avucunu kazazedenin kalp masaj noktasına koyar,
·
Diğer
elinin avuç içini öbürü ile aynı yönde ve parmaklar birbirinin arasına geçecek
şekilde diğerinin üzerine koyar,
·
Kollarını
dirsekten tam açık kilitleyerek yere dik pozisyon alır,
·
Kazazedenin
göğsünü yaklaşık 4 cm. çökertecek şekilde sert ve darbeli bir baskı uygular,[3]
·
Bu
baskı bir saniye arayla 30 kere tekrarlanır. (bir ve, iki ve, …..on, onbir,…
gibi.)
·
30
baskı sonrası iki suni soluk verir,
·
Dört
grup kalp masajı ve suni solunumdan sonra kazazedenin şah damarından en fazla 5
sn içinde kalp atışını kontrol eder,
·
Kalbin
kendi kendisine atmaya başladığının tespiti halinde solunum kontrolünü yapar,
·
Kazazedenin
kendi kendine soluk aldığının tespiti üzerine kazazedeyi kendine gelinceye
yaşam desteğine son verilir,
·
Kendi
kendine soluk alıp vermeye başlayan kazazede koma pozisyonuna alınır.
·
Kalp
ve solunum başlamadıysa yaşam desteğine ölüm gerçekleşinceye veya yetkili kişi
gelinceye kadar devam edilir,
Şok
esas olarak beyine gelen oksijenin azalması ile oluşan reaksiyon kaybıdır.
Kazazedede şok belirtileri görülüyor veya görülmese bile şoka neden olabilecek
bir olay geçirmişse kazazede şok pozisyonuna alınarak üzeri hafif örtülür.
Beyne
giden oksijenin azalması ya kandaki oksijenin azalması ya da beyne giden kanın
azalması ile olur. Bunların nedenleri ise oldukça fazladır.
Genelde
gemilerde yaşanabilecek şokların nedenleri ve giderilme yolları aşağıdadır;
Kazazedelerde
meydana gelen şok durumunun belirtileri;
·
Yerinde
duramama, heyecan ve endişe,
·
Soluk
beniz, (Koyu tenli insanlarda tırnak diplerine bakılır)
·
Hızlı
ve soluma şeklinde solunum,
·
Susama,
mide bulantısı ve kusma,(Özellikte kanamalı hastalarda)
·
Zayıf
ve hızlı nabız. (Normal nabız 70 olup, şok sırasında 200’e kadar çıkar)
Beyindeki
oksijen zafiyeti bilinç kaybını getirir. Faaliyetleri için yeterli oksijen
bulamayan beyin faaliyetlerini kısmi olarak yaklaşık dört dakikalık bir süre
için askıya alır. Bu dört dakikalık kesinti süresinde kazazede hayata
döndürülürse kurtulabilir. Ancak dört dakikanın sonunda beyinde ciddi hasarlar
oluşur ve devamında sırasıyla kalp krizi ve ölüm gelir.
Şoka
giren kazazedenin normale döndürülmesi için;
·
Şokun
nedeni ortadan kaldırılır,
·
Kazazede
şok pozisyonuna alınır,
·
Hipertermi
harici kazazedenin üzeri örtülerek sıcak tutulur.
Hayati
tehlikesi olmayan kazazedede yapılan kontrollerde tespit edilen ikinci
derecedeki hasarların büyümemesi ve kazazedenin acılarının azaltılması için
müdahale yapılır. Bunun istisnası omurga ve kafatası kırık olasılıklarıdır. Bu
tip hasar olasılığında bir şey yapılmadan yardım beklenir.
Şiddetli
kanamalar dışındaki kanamaları hayati olmayan ancak büyümemesi ve acının
azaltılması için müdahale edilmesi gereken kanamalar olarak değerlendiririz.
Bunlar için genelde turnike dışındaki kanı durdurma yollarını uygular ve
kazazedeyi koruyucu pozisyona alırız.
İkinci
derecede hasarların büyümemesi ve
acıların azaltılması için;
·
Baş
ve omurda kırık olasılığı varsa kazazedenin üzeri örtülerek sıcak tutulur,
·
Baştaki
kırıksız kanamalı yara üzerine simit şeklinde hazırlanan tampon, yara ortaya
gelecek şekilde konularak sıkıca bağlanır ve kazazede yarım oturur pozisyona
alınır.
·
Göğüsteki
yara delinme şeklinde oluşmuş ve hava kaçağı mevcutsa büyük ve ıslak bir tampon
konur (Kazazedenin kanlı gömleği olabilir) ve kazazede yarım oturur pozisyona
alınır.
·
Karındaki
delinme veya yarılma yoluyla oluşmuş bir yaradan dışarı çıkan iç organlar içeri
sokulmadan üzeri örtülür ve kazazede baş aşağı eğimli yatırılır.
·
Açık kırıklı yaraya, yara ortaya gelecek şekilde
simit sargı konur ve kazazede yara yukarıda kalacak şekilde yatırılır.
·
Yüz ve çene yaralanmalarında tampon konarak kazazede koma pozisyonuna alınır.
·
Diğer
tip yaralanmalarda normal tampon yapılıp basınç, yükseltme ve bası yöntemleri
uygulanır. Omurga ve pelvis yaralanmalarında baş aşağı eğimli yatırılır,
diğerlerinde ise şok pozisyonuna alınır.
Vücuttaki
yanık genel anlamda vücudun bir kısmının ısı veya kimyasal kaynaklı olarak
yapısının bozulmasıdır. Yanık derecesine göre kazazedeyi kısa sürede ölüme
götürebileceğinde yetkili kişi gelinceye kadar müdahaleyi gerektiren bir
durumdur.
Eğer
kişinin giysileri tutuşmuşsa ateşi söndürmenin en kolay yolu hemen kuru toz
yangın söndürücü kullanmaktır. Çünkü gemide her kapalı yerin girişinde veya
yakınında bir portatif kuru toz yangın söndürücü bulma imkânı vardır. Eğer kuru
toz yangın söndürücü yoksa kişi yere yatırılır ve bulunabilen bir şeye sarılarak
alevler boğulur, getirilen kovalar dolusu su kazazedenin üzerine dökülür. Varsa
hortum kullanılır. İçten içe yanan tüm giysilerin söndürüldüğüne emin olunur.
Yangın
söndürücüden çıkan tozun fazla zararı yoktur varsa bile sadece gözedir. Çoğu
kişi toz püskürtüldüğünde gözlerini sıkıca kapatır. Göze toz kaçarsa yanan
giysiler söndürüldükten sonra gözler hemen yıkanabilir.
Isı,
buhar ve elektrik yanıkları aynı sınıftaki yanıklardır. Bu yanıklar
olabildiğince çabuk soğuk su altında (tatlı su bulunamazsa deniz suyu) en az on
dakika kadar tutularak veya soğuk su kaplarına batırılarak soğutulmalıdır.
Yanık kaza yerinde soğutulamıyorsa hasta soğutma işleminin yapılacağı yere
götürülmelidir. Giysileri özenle çıkartılır ancak deriye yapışan kısımları
kesilerek bırakılır. Daha sonra yanık yerleri hava alabilecek şekilde bu
alanlardan daha geniş kuru ve temiz bir bez ile örtülür. Oksijen yanıkların iyileşmesinde
önemli rol oynar. Ağır yanık vakalarından sonra meydana gelen şokun tedavisi
için de kazazede şok pozisyonuna alınır.
Soğukta bir anlamda ısı kaynaklı yanığa sebep
olabilecek bir nedendir. Tabi olarak soğuk yanığında, sıcak yanıklarda olduğu
gibi soğuk tedavisi uygulanmaz. Kazazede soğuktan korunacak bir noktaya alınır.
Kimyevi
maddeye bulaşmış giysiler çıkartılır. Göz ve derideki kimyasal maddeler bol su
ile yıkanır. Bu yıkamada öncelikle kimyasal maddeden en çok zarar göreceği için
gözler yıkanır. Sadece tek bir göz etkilenmişse, yıkama sırasında başı yıkanan
göz tarafına doğru eğerek sağlam göze kimyasal bulaşığın gelmesini
engelleyebiliriz.
Yanıklara müdahale için;
·
Kazazedenin deriye yapışan yerler hariç, yanık veya kimyasal
bulaşık giysileri çıkartılır, (Elbisenin deriye yapışan yerleri kesilerek
ayrılabilir)
·
Soğuk yanığı hariç yanık yerler en az 10 dakika su ile soğutulur,
·
Yanık yer tüysüz, hava alabilen, temiz bir bezle örtülür,
·
Kazazede şok pozisyonuna alınır.
Gerekli müdahalesi yapılmış kazazedenin
duruma göre kamarasına, revire, sahile veya ambulansa taşınarak güvenliğe
alınması gerekir. Bu taşıma kazazedeye ulaşan sağlık yetkilisinin yanında
getirdiği Neil Robertson tipi sedye ile
yapılır. Bu sedye gemilerde kazazede taşımaya en uygun sedye tipidir. Ancak bu
tip sedyeyi her gemide bulma imkanı olmayabilir. Gemiye konan kara tipi
sedyeler ise gemide her yerde kullanılamaz. Bu gibi durumda da elle taşıma
yapılması gerekir.
24.2.
Uygulama
Gerekli
müdahalesi yapılmış bilinci yerinde kazazedeyi üç el yöntemi ile taşıyarak
güvenliğe almak için;
·
Bir
numaralı kurtarıcı iki numaralı kurtarıcının bir el bileğini ona göre ters olan
eli ile tutar,
·
Bir
numaralı kurtarıcı tuttuğu bileğin eli ile iki numaralı kurtarıcının kendi
diğer eline ait bileğini tutmasını sağlar,
·
İki
numaralı kurtarıcının boşta kalan eli ile onun bileğini tutan bir numaralı
kurtarıcının elinin bileğini tutmasını sağlar,
·
Her
iki kurtarıcı bacaklarını bükerek alçalır,
·
Kazazedenin
eller ile oluşturulan üçgene oturması sağlanır,
·
Kurtarıcılar
kazazede ile birlikte yavaşça doğrularak kalkar,
·
Bir
numaralı kurtarıcı boşta kalan eli ile kazazedenin sırtından tutar,
·
Kazazedeyi
güvenli yere veya indirilecek merdivene kadar taşınır,
·
Kazazedenin
merdivenden indirileceği yerde kurtarıcıların elleri çözülür,
·
Kazazedenin
kolları her iki kurtarıcının omuzlarına alınır,
·
Üçüncü
bir kurtarıcı gelerek kazazedenin bacaklarından tutar,
·
Her
üç kurtarıcı ve kazazede merdivenden inerek güvenli yere ulaşılır.
[1]İlgili kurallar T.C.Sağlık bakanlığı, WHO (World
Health Organization) ve IMO (International Maritime Organization) tarafından
belirlenmiştir.
[2]Eskiden yardımcılı 5’e 1 veya
yardımcısız 15’e 2 uygulanan farklı periyotlar değişmiş, yardımcılı da olsa
yalnızda olsa 30’a 2 periyot uygulamasına geçilmiştir. Periyot da 60
baskı/dakikadan, 100 baskı/dakikaya çıkmıştır.
[3]Eskiden 4 derin nefes
verildikten sonra kalp masajına geçilirdi. Yeni düzenlemede nefes vermeden
doğrudan kalp masajına geçilmektedir.
Gemilerde sağlık görevlisi bulunması gerekiyor. Fakat bazı durumlarda sadece sağlık görevlisi değil de gemi çalışanlarının bu tarz ilk yardım müdahalelerinde bulunması da büyük önem arz ediyor. Son dönemlerde gemi çalışanları için bu tarz çalışmalar var diye biliyorum. Profesyonel bir eğitim alınmasında her zaman fayda var. https://istanbulbogazicienstitu.com/uzaktan-egitim/ilk-yardim-egitimi-uzaktan-egitim/
YanıtlaSil