1.1.
Rüzgâr
Rüzgâr; hava kütlesinin yeryüzüne yatay
hareketidir. Meydana geliş nedeni; atmosferin düzensiz olarak ısınması sonucu
yeryüzünde meydana gelen basınç farklılıkları yani basınç gradyanıdır €
Isınan hava yükselerek bulunduğu yerde bir
düşük basınç yaratır. Başka taraftaki yüksek basınçtaki hava bu oluşan alçak
basınca doğru akar. Bu şekilde tabiattaki denge sağlanır. Havanın bu dengeyi
sağlamak üzere yaptığı düşey harekete hava akımı, yeryüzüne yatay yaptığı
harekete rüzgâr denir.
Rüzgârlar geldiği yöne göre isimlendirilir.
Örnek olarak, pusulaya göre kuzeyden güneye doğru esen rüzgâra kuzey rüzgârı
denir. Ancak yazılırken kısaltması kullanılır ve kısaltmasında da İngilizce
isimlerinin baş harfleri kullanılır. Örnek kuzeyin İngilizce karşılığı “North”
olduğundan yazılırken “N” harfi kullanılır. Ancak denizcilik lisanımızda dört
ana ve dört ara yönlerden esen rüzgârlar yön isimlerinden farklı olarak
isimlendirilmişlerdir. Kuzey (000) - yıldız, güney (180) - kıble, batı (270) -
günbatısı, doğu (090) - gün doğusu, kuzey doğu (045) - poyraz, güney doğu (135)
- keşişleme, güney batı (220) - lodos, kuzey batı (315) - karayel.€
Yön, coğrafik kuzey veya pusla yönlerine
dayanarak saat yelkovanı istikametinde ölçülen derece cinsinden izah edilir. Rüzgâr,
çevre etkilerinden dolayı cetvelle çizilmiş gibi sabit bir yönden esmez. Bu
neden ile isimlendirilmesinde hassas dereceler değil 22,50
aralıklardaki yön isimleri kullanılır. Ancak daha küçük taksimatlar ile de
“Kerte” olarak ta belirtilebilir. Her bir kerte 11,250 dir. Tam bir
daire 32 kertedir. Buna rağmen rüzgârın bu kadar ince tespiti pratik ve doğru
olmadığından yön tespitinde, kerte de yaygın bir kullanım ifadesi değildir. (Örnek:
keşişleme 12 kerteden, lodos 20 kerteden, karayel 315 dereceden eser.€) Bunlar
yönleri ve değerleri ile aşağıda gösterilmiştir.
Rüzgârın şiddeti birim zamanda aldığı yol yani süratidir.
Şiddet (hız) birimi genelde saniyede metredir. Denizcilikte rüzgâr şiddet
birimi olarak “Knot” kullanılır. Knot saatte deniz milidir ve denizcilikte
şiddet Bofor Skalası ile ifade edilir. Bu skalaya göre tarifler ve
karşılaştırma değerleri aşağıda verilmiştir.
1.1.3.Rüzgârın Ölçümü
Gemilerde rüzgâr istikametini ölçen aletlere rüzgâr
oku (Jirüet, anemoskop), şiddetini (hız)
ölçen aletlere ise anemometre denir. denir. € Havaalanlarında gördüğümüz kesik
koni şeklinde “yel çorabı” (Windsock) adı verilen aletlerde rüzgârın kabaca
yönünü tespite yarayan aletlerdendir.
Bugün birçok anemometrede jiruet’le birleştirilerek
hem şiddet hem de yön gösterir şekilde yapılmaktadır. Anemometrelerin sabit ve
el tipleri vardır.€ Anemometreden alınan şiddet ve yön verilerini kayıt eden
cihazlara de anemograf denir.
Bugün gemilerde yaygın olarak sabit anemometreler
kullanılmaktadır. Bunlarda iki ayrı ünite vardır. Birinci ünite geminin direği
gibi yüksek bir yerde rüzgâr etkisi ile yönlenebilen rüzgâr okuna ve rüzgâr
etkisi ile dönen rüzgâr gülüne sahip harici ünite, diğeri de dış ünitedeki rüzgâr
okunun yönünü ve rüzgâr gülünün dönüş süratine göre rüzgâr süratini belirten dâhili
ünitedir. Bu cihazlar bilgisayar destekli yapıldıklarından üzerinde üreticisine
göre değişen farklı ölçeklere göre rüzgâr süratlerini, nispi ve hakiki rüzgâr
yön ve süratlerini öğrenebildiğimiz, yüksek veya düşük rüzgâr şiddetine veya rüzgâr
açısına göre ikaz alarmı koyabildiğimiz fonksiyonlar da bulunabilmektedir.
1.2.
Gerçek ve Nispi
(Bağıl) Rüzgâr
Gemimiz hareket etmezken anemometreden
ölçtüğümüz rüzgâr yön ve şiddeti hakikidir. Ancak gemi ilerliyorsa ölçülen
değer nispi (Bağıl) olacaktır. Bir başka deyişle seyir sırasında “anemometre”den
okuduğumuz rüzgâr yön ve şiddet değerleri gerçek değil nispidir. Geçek değer
gemimizin hareket vektörü ile rüzgârın hareket vektörünün bileşkesidir. Örnek
olarak gerçekte rüzgâr doğudan eserken biz kuzeye doğru gidiyorsak
anemometreden rüzgârı kuzey doğudan esiyor olarak okuruz. Rüzgâr yokken biz
kendi hareketimizi rüzgâr olarak algılar, anemometreden bizim gittiğimiz yönde
bizim süratimizde bir rüzgâr okuruz. Bizim hareketimiz ile aynı yönde ve
süratte bir rüzgâr varsa anemometreden rüzgârı “0” okuruz.€ Tabii ki biz
hareket etmiyorsak ve rüzgâr yoksa yine jirüetten rüzgâr “0” okunur.
Anemometreden okunan nispi rüzgârın hakiki
değerini bulmak için değişik yöntemler vardır. Kart, tablo, trigonometrik
hesaplama, geometrik hesaplama gibi. Eğer kart, tablo gibi bir yardımcı yoksa
harita üzerinde geometrik hesaplama kolay bir yöntemdir.
1.3.
Uygulama
Seyir halinde esen rüzgârın hakiki yön ve şiddetini bulmak
için;
·
Haritanın
pusula gülünün merkezinden geminin gittiği yöne bir doğru çizilir,
·
Haritanın
enlem ölçeğinden pergel geminin sürati kadar açılır,
·
Geminin
gittiği yöne çizilen doğru merkezden itibaren açılan pergel kadar işaretlenerek
geminin hareket vektörü oluşturulur.
·
Pusula
gülünün merkezinden anemometreden okunan rüzgârın estiği yöne bir çizgi
çizilir.
·
Anemometreden
okunan rüzgâr sürati kadar, pergel haritanın enlem cetvelinden açılır.
·
Nispi
rüzgâr yönüne çizilen çizgi, pusula gülünün merkezinden pergel açıklığı kadar
işaretlenerek nispi rüzgâr vektörü oluşturulur.
·
Nispi
rüzgâr vektörünün başlangıç noktası gemi hareket vektörünün ucu ile
birleştirilerek hakiki rüzgâr vektörü oluşturulur.
·
Hakiki
rüzgâr vektörü üzerine yerleştirilen paralel cetvel pusula gülünün merkezine
kaydırılarak hakiki rüzgâr yönü okunur.
·
Hakiki
rüzgâr vektör uzunluğu kadar açılan pergel ile haritanın enlem cetvelinden rüzgâr
sürati okunur.
·
Bulunan
rüzgâr yön ve şiddeti bofor skalasına göre jurnale kaydedilir.
Burada vektör çizimleri için tam saat vektör
yerine daha kısa süreli vektörler kullanılabilir.
2.1.
Atmosferik Sirkülâsyon
Güneşten
alınan ısı enerjisinin dolaşım yolu ile yeryüzüne dağıtarak yeryüzündeki ısıyı
dengeleyen bu hava hareketine atmosferik sirkülasyon denir.
Bilindiği üzere,
Güneşten gelen enerjinin çoğu ekvator bölgesinde alınmakta, diğer yerlerde ise
alınan enerji ekvatora uzaklığına göre azalmaktadır. En fazla enerji alan
bölge, iki 30°uncu (Kuzey-Guney) enlemler arasında kalan kısımdır. Bu kısmın
alanı, hemen hemen yeryüzünün yarısına eşittir. Bu iki enlem arasındaki kısmın
aldığı fazla enerjinin çoğunluğu, atmosferik sirkülasyon ile diğer bölgelere
ulaşır.
Dünyamızın ısı
alışverişi genelde ekvatordan kutuplara doğru olmaktadır. Güneşin ısıttığı
ekvator bölgesindeki hava ısınarak yükselir ve kutuplara doğru hareket eder.
İlerledikçe enerjisini bırakır ve soğuyarak kutuplarda yere iner. Yerdeki soğuk
hava buradan da ekvatora doğru akmaya başlar. Bu şekilde sirkülasyon
tamamlanır. Kutuplar ile ekvator arasında meydana gelen atmosferik sirkülâsyona
“Ana Sirkülasyon” denir.
Ancak bu ana
sirkülasyon sadece Kuzey-Güney yönlerinde olmamakta birçok farklı neden ile değişmekte ve
kesilmektedir. Bunların nedenleri;
·
Enerjinin
azalması ile soğuma (soğuyan bir kısım havanın kutba gitmeden alçalması)
·
Oşinoğrafik
nedenler, (deniz akıntılarının farklı nedenler ile sadece ekvator ile kutuplar
arasında olmaması)
·
Topografik
nedenler, (dağ, tepe gibi engeller)
·
Sürtünme,
(Yere temas eden hava ile yer yüzü arasındaki
sürtünme)
·
Basınç
farklılıkları, (yeryüzündeki farklı nedenler ile oluşan farklı basınç alanları)
·
Dünyanın
Dönüşü (rüzgârın yönü “corriolis kuvveti” tarafından saptırılır. Ancak “Ferrel
kanunları”na göre rüzgâr sürati arttıkça bu sapma azalır.)
2.2.
Rüzgârların
Sınıflandırılması
Rüzgârlar genel olarak rüzgârların düzenli ve düzensiz
oluşlarına göre ve atmosferik sirkülasyona göre iki değişik şekilde tasnif
edilir. Ancak biz anlatım sistematiği nedeni ile rüzgârları biraz farklı
şekilde tasnif ederek anlattık.
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü ve arzın muhtelif
enlemlerde farklı ısınması dolayısıyla meydana gelen rüzgârlara arz rüzgârları
denir. Bu rüzgârlar düzenli ve sürekli rüzgârlardır. Yeryüzünün belirli
enlemlerde farklı ısınmasından dolayı ekvator, 300 ve 600
enlemleri ve kutuplarda da basınç kuşakları oluşmuştur. Ekvator ile 600
enlemi alçak, 300 enlemi ve kutuplar yüksek basınç kuşaklarıdır ve
arz rüzgârları bu basınç kuşakları arasında oluşur.
Kuzey
yarım kürede rüzgâr ve basınç bölgeleri
Kuzey
yarım kürede rüzgârlar
·
Ekvator-300
enlemi arası
Bütün mevsimlerde ekvator bölgesi güneşten en fazla ısı
alan mıntıkadır. Ekvator bölgesinin etrafında takriben 100 N – 100
S enlemleri arasında kalan şerit en fazla ısı toplayan bölge olup bu bölgeye
“Doldurum” adı verilmektedir. Bu mıntıkada daimi surette ısınan hava
genişleyerek yükselir. Burada bir alçak basınç alanı oluşturur. Doldurum
mıntıkası genellikle sakin bir bölge olup yükselen hava yüksek irtifalarda
kuzeye ve güneye yani daha soğuk bölgelere doğru harekete başlar.
Ekvator ile 100N arasında yükselen bu hava ana
sirkülasyon gereği kuzey kutbuna, ekvator ile 100S arasında yükselen
hava da güney kutbuna doğru hareket etmeye başlar. Ancak bu havanın bir kısmı
ısısını kaybederek ağırlaşır ve 300 enleminde yeryüzüne iner.
Ağırlaşarak yere inen bu hava kütleleri burada bir yüksek basınç kuşağı meydana
getirirler.
300 enleminde ikiye ayrılan havanın bir kısmı tekrar
doldurum bölgesine hareket eder. Bu hareket genel olarak “Alize”ler veya
“Ticaret rüzgârları” diye tanımlanan, kuzey yarım kürede kuzey doğulu, güney
yarım kürede ise güney doğulu rüzgârları meydana getirirler. Bu rüzgârların
genel hareket yönü dik olarak ekvator olması yani kuzey yarımkürede yıldızdan,
güney yarımkürede kıbleden olması gerekirken dünyanın dönüşünden kaynaklanan
“corriolis kuvveti” tarafından saptırılır ve kuzey yarım kürede poyrazdan,
güney yarım kürede ise keşişlemeden eser.
Nispeten soğuyarak 300 enleminde yere inen hava
henüz çiğ noktasına (suyun yoğunlaşma ısısı) ulaşamadığından yağmur bırakmadan hareket
eder ve tekrar yükselmeye başlar. Bu neden ile 30. enlemler ve civarında yağış
pek gözükmez.
·
300-600
Enlemleri arası
30. Enlemde yüksek basınç oluşturan havanın bir kısmı
ticaret rüzgârları ve alizeleri oluşturarak ekvatora geri dönerken bir kısmı
da, yüzeyden kutuplara doğru kuzey yarım kürede güney batılı, güney yarım
kürede kuzey batılı rüzgârları meydana getirerek yoluna devam eder. Burada da
yine rüzgâr kuzey yarımkürede kıble, güney yarımkürede de yıldız olması
gerekirken “corriolis kuvveti” tarafından saptırılarak, kuzey yarım kürede
lodos, güney yarım kürede karayel olarak eser. (Ülkemiz kabaca 360-420
N – 260-430 E koordinatları arasında bulunmaktadır. İsveç
600 N enlemindedir.)
30. Enlemden itibaren denizin rutubetini alarak 60.
enleme kadar hareket eden hava bir yandan da ısınarak yükselir. Isınarak
yükselen hava 60. enlemde bir alçak basınç kuşağı oluşturur. Bu enlemde
güneşten alınan enerji seviyesi düşük olduğundan buraya kadar yükselen hava
yeterli ısı sağlayamaz ve hava sıcaklığı çiğ noktasının altına düştüğünden 60.
enlem ve çevresinde fazla miktarda yağış görülür. 30 ile 60. enlemler
arasındaki bölgeye orta bölge denir.
·
600-Kutuplar
arası
60° enlemine yükselerek gelen hava üzerindeki nemi yağış
olarak burada bıraktıktan sonra yükseklerden kutuplara kadar soğuyarak ilerler.
Kutuplarda iyice soğuyarak yer yüzüne inen hava burada tekrar bir yüksek basınç
alanı yaratır ve yüzeyden 60. enleme doğru tekrar geri döner. Havanın bu geri
dönüşü nedeni ile kuzey yarım kürede kuzey doğulu, güney yarım kürede güney
doğulu rüzgârlara sebep olur. Hava kütlesi içindeki rutubeti 600
enleminde bıraktığından bu bölgelerde hava kuraktır.
Ancak yeryüzünde meydana gelen ve Dünya’yı saran yüksek
ve alçak basınç kuşakları sabit değildir. Mevsimlere göre ortalama 5 derece
ekvatora veya kutuplara doğru kayabilir. Yine 30 ve 60. enlemlerdeki kuşaklar
da aralıksız tam bir çember halinde değildir, ana sirkülasyonu etkileyen diğer
etkenlerden dolayı yer yer parçalanmıştır.
Dünyanın güneş etrafındaki dönüş yörüngesinin eliptik
olması ve güneşin bu eliptik şeklin tam ortasında olmaması, ayriyetten dünyanın
dönüş ekseninin bu yörüngeye tam dik olmaması mevsimleri meydana getirmektedir.
Dünya üzerindeki farklı yerler mevsimsel olarak farklı ısınmakta ve arz rüzgârlarından
farklı rüzgârlar meydana getirmektedir. İşte, Dünyanın güneş etrafındaki dönüş
yörüngesi ve dünyanın dönüş ekseninin bu yörüngeye göre yatıklığından
kaynaklanan bu rüzgârlara “Mevsim rüzgârları” denir.
Uzun süreli Mevsim rüzgârları basınç farklılığının büyük,
yaygın ve sürekli olduğu, nispeten yer kürenin daha düzenli olduğu yerlerde
görülür ve mevsim süresince eserler. Bu rüzgârların en bilineni Hint
okyanusundan Himalaya’lara kadar okyanus ve Hindistan üzerinde esenidir ve
adına Muson denir. Bu Arapça mevsim kelimesinden alınmıştır. Yazın denizden
karaya doğru esen Muson, denizden yeteri kadar nem alır ve karada ilerlemeye
başlar. Kara üzerinde ısınmaya başlayan hava Himalaya dağlarına tırmanırken
süratle soğur. Çiğ noktasının altına düşen hava o bölgede kuvvetli oraj[1] ve yağışlara sebep olur. Buradaki yer kürenin
düzgünlüğünden dolayı kış aylarında da ters yönde musonlar meydana gelse bile
bunlar o kadar kuvvetli olmayıp yağışlar daha ziyade yaz musonlarında
görülmektedir.
Yaz ve kış Musonları
Mevsim rüzgârları, yer kürenin nispeten daha düzensiz ve
basınç gradientinin daha düşük olduğu yerlerde, mevsim içinde kısa süreli eser.
Bu süre birkaç gün ile birkaç hafta arasında değişir. Esme zamanları, süreleri
ve şiddetleri genelde belirli olup, yerel rüzgârlar olarak ta bilinir. Bu tip rüzgârlardan
bölgemizdeki en bilinenleri kuzeyli ve güneyli olarak aşağıda sıralanmıştır.€ Kuzeyli
rüzgârlar soğuk, güneyli rüzgârlar sıcak eser.€
2.2.3.İkinci Derecede Atmosferik Sirkülâsyon Rüzgârları
Bunlar genel olarak meltem adını verdiğimiz rüzgârlardır.
Karalar denizlerden daha çabuk soğur ve ısınırlar. Gündüzleri karaların çabuk
ısınması nedeni ile üzerindeki hava da ısıtır. Isınan bu havanın yerini daha
soğuk olan deniz üzerindeki hava doldurur. Bu hava hareketinden “Deniz meltemi”
(İmbat) oluşur.€ Geceleri ise bunun tersine olarak yüzeyde çabuk soğuyan
karalardan halen sıcak olan deniz üzerinde doğru bir hava akımı husule gelir.
Bu akımdan kaynaklanan rüzgârda “Kara meltemi”dir (Meltem).€ Deniz
meltemlerinin en kuvvetli olduğu zamanlar öğleden sonralarıdır. €
Gece ve gündüz Meltemleri
2.2.4.1. Basınç
Merkezleri Arasındaki Cephe
Yüksek basınç merkezinde hava akımı yukarıdan aşağıya
doğrudur. Yüksek basınç merkezinde aşağıya inen hava alçak basınç merkezine
doğru akar. Hava kütlesinin yere paralel bu akışı rüzgârları doğurur. Ancak bu
akış dikine bir doğru şeklinde olmaz, yüksek basınç merkezinden dönerek çıkar
ve alçak basınç merkezine dönerek girer. Kuzey yarımkürede yüksek basınçtan
saat yelkovanı yönünde dönerek çıkan hava, alçak basınç merkezine saat yelkovanının
tersi yönde dönerek girer. Güney yarımkürede ise yüksek basınçtan saat
yelkovanının tersi yönde dönerek çıkan hava alçak basınca saat yelkovanı
istikametinde dönerek girir. Siklonik fırtınalarda, alçak basınç merkezlerine
siklon, yüksek basınç merkezlerine antisiklon denir.
Havanın hareketini bir başka şekilde de belirtebiliriz. Kuzey
yarım kürede yüksek basınç merkezi çevresindeki rüzgâr saat yelkovanı
istikametinde dirisa eder. Örnek olarak N esiyorsa NE, E, SE şeklinde rüzgâr
yönünde değişim olur. Alçak basınç merkezinde ise rüzgâr saat yelkovanının
tersi istikametinde dirisa eder. Örnek olarak N esiyorsa, NW, W, SW şeklinde
dirisa eder. € Güney yarım kürede ise bunun tersi olur. Alçak basınç merkezinde
ise hava yükselerek yerini yüksek basınçtan gelen havaya bırakır. Bu durum
basınçlar dengeleninceye kadar devam eder.
2.2.4.2. Siklonik
Fırtınanın Meydana Gelişi
Siklon (Cyclone) süratli dönüş demektir. Meteorolojide
siklon; bir alçak basınç merkezi etrafında geniş bir sahayı kaplayarak dönen rüzgâr
demektir. Kutuplardan 100 enlemlerine kadar sarkan soğuk havanın
ekvatordan gelen sıcak hava ile karşılaştığı yerlerde aralarındaki cephelerde
oluşur. Bu cephenin her iki yanındaki rüzgârlar birbirine ters ve paraleldir.
Her iki hava kütlesinin basınç farkının arttığı yerlerde geniş depresyonlar ve
buna bağlı olarak girdaplar meydana gelmektedir. Bu girdaplar birer alçak
basınç merkezleri oluşturarak siklonik fırtınaları yaratmaktadır.
Siklonik fırtınaların meydana gelişi
Kuzey yarımküredeki bir siklonik fırtınanın uydudan
görünümü
Bilinen diğer rüzgârları oluşturan sirkülasyonun dönüş
ekseni genel doğu-batı yönünde ve Dünya dönüş eksenini kesmeyecek şekildeyken,
siklonlarda dönüş ekseni, Dünya eksenine dik ve keser şekildedir.
Normal bir rüzgâr dairesi Bir siklonik fırtına
dairesi
Kuzey yarım kürede siklonların dönüş yönü, saat 12 kuzey
kutbunu gösterir durumdayken, saat yelkovanın dönüş istikametinin tersi, güney
yarım kürede ise saat yelkovanının dönüş istikameti yönündedir.
Siklonik fırtınalar, merkezden 50 ile 300 nm yarı
çapındaki bir alanda etkili olur. Rüzgârlar merkeze yaklaştıkça kuvvetlenir. Rüzgâr
sürati merkeze yakın yerlerde saatte 85 knot’a kadar çıkar. (12 Bofor 64-71
kts) Rüzgârların sürati fırtınayı oluşturan alçak basınç ile aritmetik ters
orantılıdır. Yani, fırtınayı oluşturan alçak basınç ne kadar düşükse,
fırtınanın kuvveti o kadar büyüktür. Kuvvetli fırtınalarda bu alçak basınç 945
mb.’a kadar düşer. (sakin havada basınç 1013 mb.)
Siklonlar mevsimsel olarak denizlerde doğup yer yüzüne
yakın şekilde genelde yine denizlerden genel kutup yönüne doğru ortalama saatte
10 deniz mili süratle ilerler. Karalar üzerindeki yüksek basınç siklonların
karalara yönelmesini engeller ancak bazen karadaki yüksek basıncın zayıf olduğu zamanlarda bu kuvvetli rüzgârlar
karalar içerisine girer ve orada, bazen de tekrar denize inerek denizde
sönümlenirler.
Gemide düzenli rüzgârlar ile ilgili rüzgâr
tahmini yapmak için;
·
Seyir
öncesi hareket ve varış limanları ile genel gidiş yolu ve zamanı öğrenilir.
·
Gemideki
düzenli rüzgâr çizelgeleri ve rüzgâr haritaları çıkartılır.
·
Seyir
zamanı ve genel gidiş yolu düzenli rüzgâr çizelgeleri ile karşılaştırılır.
·
Seyir
sırasında karşılaşılabilecek rüzgârlar için zaman, yön ve sürat tahminleri
yapılır.
·
Yapılan
düzenli rüzgâr tahminleri seyir planlamasında kullanılmak üzere görevli kişiye
verilir.
Düzenli rüzgârlar ile ilgili yapılan
tahminler daima meteoroloji raporları ile karşılaştırılır. Bu şekilde tahmin
becerisi geliştirilir ve tahminlerin doğruluk oranı artırılır.
3. DÜZENSİZ RÜZGÂR TAHMİNİ YAPMAK
3.1.
Rüzgârların
Düzensizliği
Daha önce Dünya’mız üzerinde oluşan düzenli
basınç alanlarından kaynaklanan düzenli rüzgârları gördük. Ancak çok daha küçük
alanlarda oluşan ve çok daha yerel nedenler ile değişen rüzgârlar belirli bir
tekrara, zamana veya yere bağlı kalmaksızın meydana gelir. Bunların denizciler
tarafından ön görülerek tedbirlerinin alınması gerekir.
Oluşma zamanları, süreleri, şiddet ve yönleri
düzensiz olan rüzgârlar genel olarak:
·
Yeryüzünün
küçük alanlardaki farklı Güneş ışınlarını emme veya yansıtma özelliğinden
kaynaklanan mevzi ısınmaların oluşturduğu basınç farklılığından kaynaklanır.
·
Şiddetleri
ile yönleri topoğrafik nedenler ile değişiklik gösterir.
3.2.
Cephe Geçişlerinde
Oluşan Rüzgârlar
Önceki öğrenme faaliyetinde gördüğümüz gibi
cephe geçişleri kuvvetli rüzgârları oluşturmaktadır. Cephe geçişlerinde
rüzgârlar aşağıdaki şekilde oluşur.
·
Yönlerinde
keskin değişimler olur.
Hatırlanacağı gibi
rüzgârların meydana gelmesine sebep basınç (gradiyent) farkı olduğundan, rüzgârlar
yüksek basınçtan alçak basınca doğru ve izobarı[2] düşük açılarla kesecek şekilde eserler ve bu sebepten
cephelerde rüzgâr istikametlerinde keskin değişiklikler gözükür.
Rüzgârın esiş şekli,
güney ve kuzey yarım kürelerde birbirinin tersi yönde oluşur. Kuzey Yarım
Küre’de gemi cepheye girmeden önce rüzgâr güneyden eser, cephe geçerken
batılar, geçtikten sonra ise kuzey batıdan esmeye başlar.
·
Hızları artar
Cephe bir yere yaklaşırken rüzgârın hızı artar,
geçiş sırasında çok kuvvetlenir ve geçtikten sonrada kesilir veya çok yavaşlar.
3.3.
Gemide Pratik
Tahminler
İnsanoğlu
gemileri yaparak suya indirdikleri andan itibaren daima havanın durumunu bilmek
ihtiyacını duymuştur. Önceleri sadece birbirini takip eden hava olaylarının
gözlemine dayanan tahminler daha sonra meteoroloji biliminin gelişmesi ile daha
bilimsel hale gelmiş, aletli tahminler ile desteklenmiştir. Her ne kadar
günümüzde tahminler tamamen bilimsel yöntemler ile yapılmaktaysa da gemilerde
daha basit kısa süreli ve yerel tahminlere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu neden ile denizcilerin yararlandığı basit
tahminlere aşağıda yer verilmiştir.
·
Havadan
tahminler
o
Mevsimin
olağan olan sıcaklığından fazla olan sıcaklarda bir fırtınanın veya yağmurla
karışık şiddetli bir rüzgârın eseceği beklenmelidir.
o
Ufka
yakın maddelerin gayet berrak görünüşü havadaki nemliliğin fazlalığına delalet
eder.
o
Ufkun
bir cihetinin koyu renkli bulutlarla kaplanmış bulunması o taraftan bir rüzgâr
eseceğine delalet eder.
o
Yıldızların
fazla parlayışı soğuk havaya delalet eder.
o
Havanın
sıcakken birdenbire soğuması fırtına ve rüzgâra işarettir. Şayet soğuk hava ile
beraber yağmur yağacak olursa havanın açacağına hükmedilir.
o
Yazın
havanın soğukluğu şimşeklerle karışık yağmura delalet eder.
·
Güneşin
gurubundan tahminler
o
Boz
renkli açma güzel havaya,
o
Parlak
sarı sema rüzgâra,
o
Hafif
sarı sema rutubet ve yağmura,
o
Yağmurdan
sonra sarı sema iyi havaya,
o
Kırmızı
renk iyi hava fakat hafif rüzgâra,
o
Pembe
ve fıstıki renk şiddetli yağmur ve fırtınaya,
o
Turuncu
renk hafif rüzgâra,
o
Güneş
etrafında kırmızı olarak gurubu rüzgâra delalet eder,
·
Sema
ve denizden tahminler
o
Kuzey
yarım kürede gök gürlemesi, kıble rüzgârının eseceğine,
o
Mavi
Sema geceleyin hafif beyazlık güzel havaya,
o
Deniz
renginin siyah veya yeşil görünmesi havanın sertleşeceğine,
o
Denizin
ayna gibi parlaması fırtınaya,
o
Yağmurdan
sonra kuzey rüzgârı iyi havaya,
o
Gece
sis ve çiğ çok güzel havaya delalet eder.
·
Aydan
tahminler,
o
Ayın
fazla parlaklığı ve civarının kırmızı veya turuncu görünmesi fırtınaya,
o
Ayın
hilal şeklinde iken kırmızı görünmesi şiddetli yağmura,
o
Ayın
doğuşta kırmızı görünmesi sert rüzgâra,
o
Ayın
donuk ve dumanlı görünmesi yağmura,
o
Ayın
etrafındaki halenin iç çevresinin kırmızı veya mor renkli oluşu şiddetli
fırtınaya,
o
Ayın
etrafındaki halenin beyaz renkli olması iyi havaya,
·
Gök
kuşağından tahminler:
o
Gök
kuşağının görünmesi yağmura,
o
Çift
gök kuşağı şiddetli yağmura,
o
Sabah
gök kuşağı fena havaya,
o
Akşam
gök kuşağı iyi havaya delalet eder.
Gemilerde,
yukarıda anlatılan genelde tecrübeye dayalı tahminlerden ziyade, aletli
tahminlere ağırlık verilir. Bilindiği üzere gemilerimizde, basıncı ölçen
barometremiz, ısıyı ölçen termometremiz, rüzgâr yön ve süratini veren
anemometremiz ve havadaki Nispi nemi veren psikometremiz vardır.
Psikometremizden
Nispi nem durumunu okuyarak, bunun yükselmesi halinde yaklaşan bir yağmuru
tahmin edebiliriz. Aşağıda, kuzey yarımkürede, barometre, termometre ve
anemometre ile yapabileceğimiz bazı pratik hava tahminleri belirtilmiştir. Bu
tahminlerde, özel durumlar hariç olarak, güneyden gelen havanın sıcak ve alçak
basınçlı, kuzeyden gelen havanın soğuk ve yüksek basınçlı olduğu ve cephenin rüzgâr
getirdiği göz önüne alınmıştır.
3.4.
Uygulama
Gemide
düzensiz rüzgâr tahmini yapabilmek için;
·
Gökyüzündeki
bulutlanma ve ışıma durumları takip ve tespit edilir,
·
Termometre,
anemometre ve barometre değerleri okunur,
·
Okunan
termometre, anemometre ve barometre değerlerini jurnal kayıtları ile
karşılaştırılır,
·
Tespit
edilen değişimleri aletli ve aletsiz tahmin çizelgelerinden karşılaştırılır,
·
Cephe
geliş değerlendirmesi yapılır,
·
Bulunan
sonuçlara göre rüzgâr tahmini geliştirilir.
[1] Oraj;
gök gürültülü yağmur.
[2] Meteoroloji haritalarında
aynı basınç değerlerine sahip noktaların en yakındaki ile birbirini takip
edecek şekilde birleştirilmesi şeklinde oluşturulan çizgi.
"Yazı, edinilen yeni bilgi, değişim ve yapılan yorumlar ile tekrar tekrar güncellenmektedir. Bu neden ile kopyalayıp almak yerine ihtiyacınız olduğunda tekrar açıp okumanızda yarar bulunmaktadır. Bu yazı her zaman burada olacaktır."
"Yazı, edinilen yeni bilgi, değişim ve yapılan yorumlar ile tekrar tekrar güncellenmektedir. Bu neden ile kopyalayıp almak yerine ihtiyacınız olduğunda tekrar açıp okumanızda yarar bulunmaktadır. Bu yazı her zaman burada olacaktır."
Kısa Özet: Rüzgar tulumu, iniş başlamadan önce kritik olabilecek rüzgarın yönünü ve şiddetli bilgileri verebilecek basit bir alettir. Havadan veya yüksek bir mevkiden bakıladığında fark edilebilmesi için genellikle kırmızı veya turuncu renktedirler.
YanıtlaSil#Rüzgar #Tulumu #Nedir #Nasıl #Çalışır #Windsock #Hakkında #Bilgi #ve#Gerçekleri
https://www.zanalab.com/2019/03/ruzgar-tulumu-nedir-nasl-calsr-wnd-sock.html
Rüzgar Tulumu-Gülü-Windsock
iyi güzelde yazınızda hiç rüzgar tahmini yapmamışsınız ki.Nasıl yapılacak metot nedir.
YanıtlaSil